Nedim İnce’nin Kaleminden: Yaşlandıkça...


Tarih : 18 Ocak 2016 Pazartesi 11:01

Nedim İNCE

YAŞLANDIKÇA…

nedimince@gmail.com
13 Ocak 2016, 09:56
   
Geçen hafta sonu İstanbul’da çok mutlu olduğumuz bir gece yaşadık; 36 yıl önce Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden birlikte mezun olduğumuz arkadaşlarımızla.
Dilara ve sevgili eşi Ersin Nuzumlalı güzel bir organizasyona imza atarken, uzaklardan, ABD’den gelen sevgili Ayşegül Şahin de etkinliği harika düzeye taşıyacak katkılarda bulundu.
Seksenin üzerinde, yaşı altmışları bulmuş sınıf arkadaşlarımızın içtenliği, coşkusu ve neşesi, geceyi hep birlikte mutlu bir şekilde yaşamımıza yetti.
Bazılarımız bir süredir yapılan sınıf toplantılarında senede bir iki kez düzenli görüşürken bazılarımız ise mezuniyetten sonra ilk defa karşılaşıyorduk; yani 36 yıldır bir birimizi görmemiştik.
Aradan bunca zaman geçmesine, fiziksel ve sosyal olarak farklılaşmamıza rağmen ilk karşılaşmadaki bu sıcaklık, sevinç nedendi? Peki, sonraki karşılaşmalarda da artarak sürmesinin sebebi hikmeti…
Mezuniyetten bu yana; pratisyen hekim, uzman hekim, akademisyen olarak bazı farklılıklar yaşansa da hepimizin aynı mesleği yapmasının sağladığı ortaklaşma bunu açıklamaya yeter mi? Yeterse diğer hekimlerle de benzer duyguları yaşamamız gerekmez mi?
Altı yıl aynı tıp fakültesinde okumanın yarattığı ortak anılar bu samimiyetin nedenidir belki. Ama onların da birçoğu buhar olup uçtu, kalanlarda hafızamızda tekrar kurguladıklarımız. Sanki katkısı olsa da tek başına açıklamaz gibi geliyor bana.
Benliğimiz çocuklukta oluşurken, ergenlik ve gençlikte gelişip, pekişmekte, büyük oranda istikrarlı hale gelerek artık hayatımızın referansı görevini üstlenmektedir. Benliğin oluşumuna katkı sunan toplumsal iklim, etkilendiği değerler, yaşam biçimi, ekonomik ve sosyal koşullar birlikte mekân ve zaman üzerine yükselen hafızadır; hafızanın olmadığı yerde benlikten söz etmek mümkün değildir.
Son yıllarda gerek ülkemizde gerekse dünyada, benliği etkileyen tüm koşullar neredeyse ışık hızı ile değişmektedir. Evrimin mirası olan yeni çevreye uyum yeteneğimizi, referansımız olan benliğimiz ile kullanmakta ve akıp giden hayatın içinde kalmaya çalışmaktayız. Ancak büyük oranda gelişimini tamamlamış benlik, değişen dış koşulların hızına ayak uyduramamakta ve her uyum çabası ister istemez benliği hırpalayıp insanda bir gerilim oluşturmaktadır.
Bir birinden farklı da olsa, ortak zaman ve mekân hafızasında oluşmuş ve nispeten ortak anılara, değerlere sahip benliklere sahip altmışlara merdiven dayamış, onu bir miktar aşmış biz sınıf arkadaşları bir araya geldiğinde; birlikte geçmişe yaptığımız yolculuk, hırpalanmış benliklerimize iyi mi gelmektedir?
Ya da yaş gereği hayatın sonuna doğru yaklaşmanın ve hayata veda edip aramızdan ayrılan arkadaşlarımızın getirdiği duyarlılıkla, hala yaşıyor olmamızın sevincini paylaşmak mıdır?
Ya da Sevgili Ayşegül’ün; “Önemli olan uzun yaşamak değil, yaşadığımız yılları güzel yaşamaktır. Yaşlılar evinde her gün bir birimizin adını yeniden öğrenmeye çalışacağımız zamana 20-25 yıl kaldı. Bu süreyi güzel yaşayalım. Sağlığımıza dikkat edelim. Birlikte olacağımız her yıl bir birimize en güzel hediyedir.” Gerçeğini hepimizin derinden hissetmesi midir?
Sanırım hepsi…


Etiketler :




Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!
 



ANASAYFA
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM

demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA