Mustafa Pamukoğlu, ülkemizin tarımsal sorunlarını yazdı...


Tarih : 20 Eylül 2016 Salı 18:07

TARIMDA MİLLİ EKONOMİYE GEÇİLMESİ ZORUNLUDUR

Tarımda önemli dönüşüm-1

Mustafa Pamukoğlu

15 Temmuz darbe teşebbüsünün en yararlı sonuçlarından biri AKP’nin ekonomide üretimin ne kadar önemli ve köklü yapısal değişikliğe gitmenin ne denli gerekli olduğunu anlamış olmasına katkı yapmasıdır. Hani bir şeyi anlamamakta ısrar edenlere derler ya, “kafasına taş düşmeden anlamaz”; AKP’nin geldiği nokta da bu. Geçenlerde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik tarımda yapısal dönüşüm seferberliği ilan ettiklerini açıkladı. Paketi açıklamadan önce tarımımızın mevcut durumuna bir bakalım.

 

TARIMSAL SORUNLARIMIZ

Ülkemizde tarım öteden beri ihmal edilmiştir. Buğdayı, pamuğu ve çoğu tarımsal ürünleri ithal eder hale geldik. Yılda 500 bin hayvan ithal ediyoruz. Buna sebep milli üretim anlayışına sahip bir tarım politikamızın olmamasıdır.

Tarımda toprak ve nüfus en önemli iki bileşendir. Nüfus artışı ile toprak arasında dengesizlik emek ucuz bir yapı meydana getirmektedir. En önemli sorun budur. Bunun yanında tarımdaki sorunlarımızı şöyle sıralayabiliriz; bu sorun listesi çoğu akademisyen ve tarımsal kurum ve kuruluşlar tarafından kabul edilmektedir:

 

- Tarımda verim düşüktür.

- Geliştirici tarımsal yatırımlar yapılamamaktadır.

- Tarımda yüksek oranda gizli işsizlik vardır.

- Örgütlenmeler yetersizdir.

- Rekabet gücü diğer ülkelere göre düşüktür.

- IMF ve Dünya Bankası küresel tarım dengesi sağlamak adına (!) gelişmekte olan ekonomilerin tarımına müdahale etmektedir. Birçok dayatmalarda bulunmaktadır.

- Köy hizmetleri örgütlenmesinin 2005’te kapatılmasının ardından bu hizmetler, belediyelere devredilmiştir.

- Tarımsal araştırma enstitülerinin kapatılması.

- Türkiye tarımına büyük tarım şirketlerinin hakim olması ve birçok ürünün üretilmesinden vazgeçilmesi. Ürün çeşitliliğimizin yok edilmesi.

- Tek tip, tohumda dışa bağımlı ve ilaç kullanımını zorunlu kılan bir anlayışın değişmemesi.

- Tohumda küresel sömürü şirketlerinin patent egemenliğinin olması.

- Kayıt ve istatistik sistemlerinin eksikliği.

- Tüm teşvik ve primlere rağmen finansman ve destekleme eksikliği vardır.

- Tarımsal üretimdeki girdilerden yüksek vergi alınmaktadır.

- Tarımsal eğitim öğretim yeterli değildir.

- Tarım sistemlerde büyük eksiklikler vardır.

- Üniversiteler ve diğer ilgili kuruluşlar çiftçileri, yeterince dünyadaki gelişmelerden bilgilendirmemektedirler.

- Tarımsal pazarlama eksiği belirgindir.

- Halkımız ve çiftçilerimiz tarım ve çevre ekonomisinden bihaberdir.

Yapısal dönüşün paketinde önemli yer tutan havza nedir, havzalarımız nelerdir, çiftçilik ve hayvancılık nasıl tanımlanıyor; bunu hatırlamakta yarar var.

HAVZALARIMIZ

Havza, bir nehir ya da göl havzası, nehrin kaynağı ve sonlandığı yer arasında kalan ve nehre su veren tüm alanı kapsamaktadır. Kapalı havzalar, sularını denizlere kadar ulaştıramayıp kuruyan, yeraltına sızdıran veya göle dökülüp kalan akarsulardır. Kapalı havzaların oluşmasında yer şekillerinin oluşumu ve iklim etkilidir. Kapalı havzalar genellikle iç kesimlerde, kurak iklim bölgelerinde görülür. Açık havza, sularını akarsular aracığıyla deniz ve okyanus gibi açık sulara ulaştıran havzalardır. Açık havzalar ise kıyı kesimlerde ve nemli iklim bölgelerinde görülür.

Kapalı havzalarımız; Van Gölü, Tuz Gölü, Burdur Gölü, Konya ovası, Akarçay, Seyfe Gölü, Develi, Afyon Suları, Acıgöl, Tomarza’dır.

Ülkemiz akarsularından kapalı havzalı olmayanların tamamı açık havzalıdır. Açık havzalı akarsularımızın bazıları: Sakarya Nehri, Bartın Çayı, Kızılırmak, Yeşilırmak, Çoruh, Seyhan, Ceyhan, Dalaman Çayı, Göksu Nehri, Fırat, Dicle, Gediz, Bakırçay, Küçük Menderes, Büyük Menderes...

ÇİFTÇİLİK

Geçimini, toprağı ekerek sağlayan kimselere çiftçi veya rençber denir. Yaptıkları işe ise çiftçilik denir. Türkiye’de çiftçiler yüzde 34 istihdam, yüzde 43 işgücü ve ulusal gelire de yüzde 12 dolayında katkı sunmalarına karşın, ulusal gelirden sadece yüzde 1 civarında pay almaktadırlar.

Çiftlik, insanların bitki ve hayvanları yetiştirip yararlandıkları işletme. Günümüzde pek çok tür çiftlik vardır; balık, inek, koyun, domuz, mantar, tavuk, arı ve devekuşu çiftlikleri gibi.

HAYVANCILIK

Çiftçiliğin temel konusudur. Hayvanlardan elde edilen süt, yoğurt, peynir, yumurta, et, gibi gıdaların yanında deri, yün ve gübrelerinden de istifade edilmektedir. Bir kısmı da binek olarak kullanılmaktadır. 16.9.2016

 

Tarımda önemli dönüşüm-2

Mustafa Pamukoğlu

Cuma günlü yazımızda Bakan Faruk Çelik tarafından “Milli Tarım Seferberliği” ilan edildiğini açıklamış ve tarımımızın içinde bulunduğu sorunları analiz etmiştik. Bugün de 2017’de uygulamaya geçecek bu paketin içinde neler var,onları değerlendireceğiz.

 

DÖNÜŞÜMÜN TEMELİ

Bu dönüşümün ana ilkeleri şöyle:

| Tarımsal ürünlerde, tarımsal girdilerde ve hayvancılıkta gereksiz ithalatı ortadan kaldırmak. Yerli üretime geçmek.

| Çiftçiyi ve işletme sahiplerini destekleyerek topraktan satışa kadarki aşamaları sağlıklı bir zincir haline getirmek. Her halkanın mutlu olmasını sağlamak.

| Verimliliği sağlamak.

| Son 15 yılda iki Trakya büyüklüğünde (27 milyon dönüm) azalan tarımsal üretim alanımızı artırmak.

| Yani milli bir anlayışa geçmek ki bu da köklü bir dönüşüm demektir.

 

ÜRETİM BÖLGELERİ

Havza bazlı üretim sistemine geçiliyor. Hangi bölgenin hangi ürüne uygun olduğu belirlenmiş durumda. Ekim bu havzalarda hangi ürün ekilmesi gerekiyorsa o ekilecek. Alternatif ürünler de olacak. İhtiyaç neyse o üretilecek.

941 havza belirlenmiş durumda. Buralarda ekim yapılacak. Buralarda yapılacak ekimler ve belirlenmiş ürünler desteklenecek. 2017’de bu sistemin uygulanması ile tarımda 11 milyar liralık hasılat bekleniyor.

Bu sistemi belirlenmiş bölge ve belirlenmiş ürün sistemi olarak adlandırmak mümkün.

 

HAYVANCILIKTA İTHALATA SON!

Tarım ve hayvancılık ülkesi Türkiye’nin hayvancılıkta dışa bağımlı olması ve son 4 yılda 4 milyon baş canlı hayvanın ithal edilmesi ve bu ithalata 4 milyar dolar para ödenmesi hayvancılıkta da köklü bir değişimi gerekli kılıyor. Bunun için atılan ilk adım kamu ve özel sektör tarafından kurulacak damızlık çitlikleri.

İlk aşamada 22 ilde 20 tane damızlık çiftliği kurulacak. Biri hangi hayvan besiciliği yapmak istiyorsa damızlık çiftliğinden o hayvanı alacak ve üretecek. Yani besi hayvanlar artık ithal edilmeyecek bu besicilik çiftliklerinden temin edilecek.

Damızlık çiftliklerindeki besili hayvanların yarısı erkek yarısı dişi olacak. Erkekler besi olarak, dişileri süt ve damızlık için kullanılacak.

1980’de 85 milyon olan hayvan varlığımız 53 milyona düşmüş durumda. Bu alınacak tedbirlerle hayvan varlığımızın artırılması hedefleniyor.

 

YEM FİYATLARI

Damızlık çiftlikleri ile yerli hayvan varlığını yaratırken yem fiyatlarının da aşağıya çekilmesi için

Türkiye’nin her yerinde yem bitkileri de yetiştirilecek. Havza bazlı üretimin içinde yem üretimi de önemli bir tedbir olacak.

Hayvan otlak yerleri (meralar) hayvancılıkla uğraşanlara 20 yıllığına verilecek. Bunun için meraların ıslah edilmesi şartı aranacak. Köyün tamamı hayvancılık yapıyorsa meralar köy tüzel kişiliğine tahsis edilecek.

Bununla beklenen fayda 14.6 milyon hektar olan ( 40 yıl önce bu rakam 28.7 milyon hektardı) meraların ıslahı ve verimli kullanılması ve yem fiyatlarının düşürülmesi olacak.

Hayvan besiciliği ile hayvan varlığımızın artırılması ve üretim girdilerindeki maliyet düşüşleri ülkemizde tüketilen etin kilosunun 15 avrolardan aşağıya düşmesine sağlayacak.

 

ŞAP HASTALIĞI

Hayvancılığın en büyük belası şap hastalığı. Bunun zararlarını ortadan kaldırmak için alınacak önlemler şunlar:

| Şaptan ari bölge belirlenmesi. Antalya’dan Sinop’a uzanan bir sınırın batısı şaptan ari bölge olacak. Bu şekilde Türkiye’nin yarısı şap hastalığına karşı korumalı bölge olmuş olacak.

| Doğudan batıya hayvan geçişleri için üç merkez ilan edilecek. Bu merkezlerden sadece geçiş sağlanacak. Bu merkezlerde hayvanların gerekli kontrolleri yapıldıktan sonra batıya geçiş izni verilecek.

| Bu bölgede arilik sağlandıktan sonra doğu bölgesi için de aynı sistem uygulanacak.
 

TARIMDA GELİNEN NOKTA

Rusya, Almanya, Fransa, Ukrayna’dan buğday, İngiltere, Hırvatistan’dan arpa,Gürcistan’dan saman, ABD, Yunanistan, Türkmenistan, Hindistan’dan pamuk, ABD, Vietnam, İtalya, Tayland’dan çeltik ve pirinç, Arjantin’den soya, ABD, Arjantin, Brezilya’dan Mısır, Etiyopya, Bangladeş, Mısır, Çin’den kuru fasulye, Kanada’dan nohut ve yeşil mercimek, ABD, Ukrayna, Kanada’dan bezelye, Bulgaristan’dan kurbanlık koyun, Şili, Uruguay, Fransa’dan büyükbaş hayvan ithal eden ve dışarıya bağımlı olan ülkemizin tarımda milli ekonomiye geçmesi zorunludur. Son 15 yıldır ülkeyi yöneten AKP’nin bu seferberlik ilan etmesi de aslında bir itiraftır.

Bu kadim Anadolu toprakları dünyayı doyurabilecekken sanayi ülkelerinden tarım ürünleri ithal edilmesi bizim durumumuzu göstermeye yetiyor. Bu nedenle bundan sorumlu olan AKP de olsa nedamet getirip milli ekonomiye dönüşünü desteklemeliyiz. Bu seferberliğin tembelleşen köylümüzü de harekete geçireceğini umut ediyoruz! 18.9.2016

Kaynak: Aydınlık Gazetesi


Etiketler :




Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!
 



ANASAYFA
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM

demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA