avantmen@hotmail.com

İçinde bulunduğumuz hafta Çevre Haftası olarak kutlanır.

Bu hafta Çevre Haftası ama siyasi iktidar Zeytinliklerin imara, sanayiye, madenlere açılmasına yol açacak Yasa Teklifini bu hafta içinde TBMM’ne göndermekten çekinmedi.

Çevre salt o bölgede yaşayan insanların değil , tüm insanlığın ortak varlığıdır. Çevreye zarar vermek insan hakları evrensel beyannamesindeki ve diğer belgelerdeki insan haklarının ihlali anlamına gelir.

Yaşam hakkı, sağlık hakkı nasıl sayılı insan haklarının olmazsa olmazı ise çevrenin korunması da çağdaş insan hakları doktrinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek de; devletin ve vatandaşların en önemli ödevlerindendir. Bu ödevin birinci şartı bilinç; bilincin sağlanması için de eğitimdir.

Ancak bu sorumluluğun rant hırsına kurban edilmesi güzel Ülkemizi ve dünyamızı yok etmektedir. Adeta çevremiz bu hırs ile kuşatılmıştır. Gelecek nesiller; topraksız, susuz, yeşilsiz bir dünyaya mahkum edilmeye çalışılmaktadır.

Tüm canlıları korumak ve gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmak için, hukuk arkadan dolanılarak, doğal alanların sanayi, inşaat, enerji yatırımları nedeniyle tahrip edilmesine son verilmelidir.

Akkuyu Nükleer Santrali yapım çabaları; olur olmaz güzelim yerlere kondurulan termik santraller, çimento barikaları, HES’ler bu güzel Ülke’nin güzel doğasını yok etmektedir. Tüm bunlar yetmezmiş gibi şimdi bir de zeytinliklerin yok edilmesinin önü açılmaya çalışılmaktadır.

En güzel koylarımıza Nükleer Santral yapalım; En güzel derelerimize HES’ler ile kelepçeler takalım; Tarım arazilerine termik santral, çimento fabrikaları ve zehirli atık saçan diğer fabrikaları kuralım; Şehirlerde, dağlarda , ovalarda ağaç bırakmayalım her yeri betonlaştıralım; Ormanı, Ağacı, Yeşil’i yok edelim; Yetmez zeytin ağaçlarını da keselim… Sonra? Sonra ne olacak? Sonra ne yiyeceğiz, ne içeceğiz, hangi havayı soluyacağız?

Yetmez ama devam…

Sevgi ve saygılarımla…