saadet05@yahoo.com / 23 Haziran 2017

Onlar, okullarımızda; okulumuzun, öğretmenlerimizin, tüm çalışanlarımızın, annelerimizin ve babalarımızın ve elbette öncelikli olarak biz öğrencilerin birer parçasıydılar. 
Devlet memuruydular. 
Okullarımızın temizlik işlerinden sorumluydular. 
Sadece o değil tabi, birimiz sendeleyip yere düşsek yürekleri acır, yanımıza koşarlardı. Okula girişlerin ve çıkışların sorumluluğunu da kendiliklerinden üslenmişlerdi. 
Annelerimizi ve babalarımızı, yakınlarımızı da tanırlar ve gereken özeni gösterirlerdi. Ortaokulda da liselerde de aynı sistem vardı. 
Okullar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olup Kocaman büyük bir ailenin küçücük birimleriydiler. 
Yatılı tüm okullarda da aynı sistem en iyi biçimde sürdürülmekteydi. Hatta daha da candan aile ortamları özellikleriyle… 
Sonra ne mi oldu? 
VATAN, tüm kurum ve kuruluşlarıyla satılığa çıkarıldı. 
Cumhuriyet’in tüm değerleri “Sata sata bitiremedik” pervasızlığıyla satıldı, satıldı ve satılıyor… 
Devlet, ”Hantal” olarak nitelendirildi ve ağırlıklarından (!) kurtarıldı… 
Tüm kurum ve kuruluşlar özel-LEŞ-tirildi. 
“Müstahdem” ya da “Hademe” dediğimiz, devlet memuru sıfatlı çalışanlarımız buharlaştırıldı. “Özel temizlik şirketleri” denilen ucubeler yaratıldı. Veliler, dersliklerinin her türlü giderini karşılamakla görevlendirildi. Masa, tahta, silgi, tebeşir, ısıtma ve soğutma sistemleri de dâhil… 
Temizlik şirketi çalışanlarının ücretleri veliler tarafından karşılansın istendi. Belediyeler de aynı sistemsizlikle yönetilmeye başlandı. İnsanın aklına gelmez mi peki, belediye çalışanları ne iş yapar diye… 
(Mersin Yenişehir Belediyesi bu sistemsizliği kabul etmemiş ve taşeron vb. akıl dışılıkları reddetmiştir.) Gelelim Türk Silahlı Kuvvetleri yapısına; Hastahaneleri kaldırıldı. Okulları kapatıldı. Yemek vb. hizmetler özel-LEŞ-tirildi… Sonuç? Yandaş yemek firmalarının birkaç ay içerisinde binlerce askerin zehirlenmesi ile sonuçlanan akıl almaz olayları… Devletçiliğin, halkçılığın dışlandığı bu sistemsizlikte Özel-LEŞ-tirmeler öne çıkarıldı. 
1)      Sistemsizlik, çok ”Özel” olduğu için karşıt sesler duyulmadı, duyulmak istenmedi, 
2)      Ya, leş kargaları üşüştü, ya da “Leş” kabul edilerek üşüşüldü. 
*                      *                     
İnşaat sektöründe; satılan evlerin yarısı yabancılara ait. Ciddi bir oranı da Araplara… “Gidecek başka yerimiz yok” diyoruz amma, bu gidişle oturacak evimiz de kalmayacak… Olmazsa olmazlarımız artık çok çok çok belirgin: 
Devletçilik, 
Halkçılık, 
Cumhuriyetçilik, 
Milliyetçilik, 
Devrimcilik, 
Laiklik. 

Ne FETÖ’ye söz söylemekten çekinerek, ne PKK’nin yasal kolu HDP ile kol kola yürüyerek bunları gerçekleştiremezsiniz! 
Günü birlik değil, ufkun ötesini görelim artık!