Atlar ve Liderler !..


Tarih : 7 Kasım 2017 Salı 10:46

Erdal AKALIN’ın kaleminden

“Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle / Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle.”

At, insanoğlunun dünyasını tanımasının ve özellikle ülkeler arasında ister askeri veya isterse ticari yolculuklar yapmasının ilk canlı ortağıdır.  İnsan yaşamına hız ve güç kazandırmıştır.  Bu nedenle de insanoğlunun liderlik simgelerinden bir tanesi de ata binebilmek ve güzel ve de eşkâli düzgün atlarla görüntülenmek sevdası olmuştur dersem, sakın yadırgamayın!  Yukarıda ki dizeleri yazan merhum büyük şair Yahya Kemal’de, fetihlerin en başlı elemanının atlar olduğunu vurgulamaktadır.

At, tek toynaklılar familyasının en bilinen türüdür.  Tek toynaklı bu aile de eşek, zebra gibi diğer hayvanlar da vardır.  Ancak, tek toynaklı hayvanat-ı mahlûkat denince akla hep atlar gelir.  Ki, atların insanoğlu ile ilişkisi de çok, ama çok eskilere dayanmaktadır.  Halen Moğol steplerinde yaşayan ‘tarpan’ türü atların, bu mübarek hayvanın atası olduğuna inanılır. Ve atlar Orta Asya’da evcilleştirilmiş, herhalde Cengiz Han’ın torunları kadar Türklerle özdeşleştirilmiş bir insan dostudur.

Zaman için de kutsal kimliklerle de tanımlanmışlardır.  Örneğin; İslam inanışına göre Peygamber Efendimiz, Burak isimli atına binerek göğe yükselmiştir ( Miraç).

Efsaneleşmiş bazı anlatımlarla adı tarihe yazılmış atlar da vardır.  Gazi Bahadır Han’ın Gökçe’si,  Bamsı Beyrek’in Deniz Kulunu Boz atı, Manas Destanı’nın Ak Kula’sı, Battal Gazi’nin Aşkar’ı ve Köroğlu’nun Kırat’ı unutulmazlar arasındadır.

Osmanlı tarihinde de atlara özel önem verildiği bilinmektedir.  Genç Osman, ‘Sisli-kırat’isimli atı için Üsküdar’da türbe yaptırmıştır.  IV. Murad’ın ölümünde de çok sevdiği üç atına eyerleri ters vurularak cenazeye eşlik etmeleri sağlanmıştır.   Benzeri bir jesti, Ürdün Kralı Hüseyin’in cenaze töreninden de anımsarız.

Ulu Önder Atatürk’ün at üzerinde çekilmiş ve belleklerimize kazınmış bir resmini de anımsayınız.  Kurtuluş Savaşı süresince bindiği, alnında beyaz akıtması olan al aygır, Sakarya adlı attır ki, Gazi ile anılır olmuştur.  O denli önemsenir ki, nişan armağanı olarak İzmir’e gönderilmiş ve Latife Hanım’ahediye edilmiştir.

Ülkemizin demokrasi deneyiminde de ata özel bir ilgi duyulmasına devam edilmiştir denebilir.  Örneğin; merhum İsmet İnönü ve merhume eşinin at ile Ankara gezintileri hatırlanmaktadır.

Ama atın siyaseten meydanlara çıkmasının ana nedeni, Demokrat Parti’nin kuruluşu ile ortaya çıkan bir halkla ilişkiler gösterisidir.  Demokrat sözcüğü, parti tabanınca daha kolay algılansın denerek, ortaya bu benzetme koyulmuş ve Demir Kırat adı ile Demokrat Parti’nin kolay anımsanmasına ön ayak olunmuştur.  Bu sebeple de, merhum Bayar ve Menderes’in yurt gezilerinde ve seçim çalışmalarında kafileye birkaç tane  “Kırat” eklenmiştir. 

Sayın Süleyman Demirel, Adalet Partisi ile siyasete katılınca da at figürü gene ortalara salınmıştır.  Böylece AP’nin DP’nin mirasçısı ve takipçisi olduğu imajı yenilenmiştir.  Atlar, gene demir kırat donlu hayvanlardır ( Beyaza ek olarak gri tonlu atlara demir kırat dendiğini biliyoruz!).  Bu gösteriler sırasında ise Süleyman Bey asla bir demir kırata binerek alanlara çıkmak için hevesli olmamıştır. 

At denince, değerli tıp büyüğümüz ve deontolojik ağabeyimiz Cüneyt Arkın’ı unutmamız olası değildir.  Tarihi filmlerinin her sahnesini bizzat oynayarak ve kovboy filmlerinin at üzerinde akrobasi yapan oyuncularına bir tür nispet yaparak güzel gösterilere imza atmıştır.

Lider olmanın bir vurgulaması da ata binmektir demiştik.  Değerli Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’da, siyasete başlamasının ilk döneminde tarihe geçecek bir resim vermek için ata binmek hevesini kontrol edemeyince olanlar olmuştur.  30 Temmuz 2003 yılında İstanbul’un Bayrampaşa Şehir Parkı açılışında önüne getirilen bir ata binmek istemiş ve dramatik bir şekilde “indi-bindi” eylemine duçar olmuştur.   Daha acısı da, Atatürk benzeri bir resim sahibi olabilmek şansı da böylece yok olmuştur!

(Sayın Tayyip Erdoğan, Cihan namlı atla olan o keyifsiz deneyimi sonrası, halen yerleşke içeriğinde hazırlanan bir manej alanında bilebildiğimiz kadarı ile bazı günler atlar ile küçük geziler yapmakta imiş.  Herhalde artık usta bir binici olduğu gibi, bineceği atı bizzat seçmek dersini de o geçmişten öğrenmiştir.)

Sayın Erdoğan’ın başarısız biniciliği, bir dönemler Ankara’nın 1071 rakımlı tepesinde ikamet buyuran bir başka Türk Büyüğü için hem ders olmuştur ve hem de bir farklılık yaratmak heyecanına fırsat vermişe benzemektedir.  Sayın Abdullah Gül, dönemin Cumhurbaşkanı sıfatı ile gittiği Kazakistan ziyaretinde kendisine armağan edilen atı okşayarak onurlandırmış ve Erciyes adı ile takdis eylemiştir.  Deneyimli bir devlet adamı olarak,iyice sosyalleştirilmiş sakin huylu bir ata binerek gazetecilere görüntü dahi vermiştir.  Ata oturuşuna bakılınca, acemi bir binici olduğu anlaşılmakla birlikte, gene de “indi-bindi” eylemine kurban olmamış olması, her türlü takdirin fevkindedir!  ( Tabii ki, memleket kendisi ile gurur duymuştur!).

Sonunda da olanlar olmuş, zırhlı Mercedes marka güçlü arabalar makam araçları olarak tercih edilmeye başlayınca, atlar siyaset sahnesinin tamamlayıcı unsurları olmak keyfinden mahrum bırakılmışlar ve biz taşralı kalemşorlar için yazılarının sıradan bir konu mankeni olmaya mahkûm edilmişlerdir!

Kıssadan hisse: “Bir at, insanların kendileri ile ilgili hayallerinin bir yansımasıdır ve at bize sıradan varlığımızdan kaçış fırsatını verebilecek güce sahiptir!”  (Anonim).

 Erdal Akalın (06.11.2017)


Etiketler :




Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!
 



ANASAYFA
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM

demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA