Emekçinin Yok Sayılan Konumu!..


Tarih : 2 Aralık 2017 Cumartesi 11:35

Erdal AKALIN’ın kaleminden

Uzun süredir ülke insanının canını yakan bir istatistik yayınlanıyor kurumlarımızca; işsizlik!  Bu sayılama, devletin istatistiklerini yönlendiren kurumunca bile % 10’nun oldukça üzerinde diyerek geçiştiriliyor.  Yarı tüzel kurumlar ( ticaret odaları v.b ) ve medya organlarının ekonomistleri ise bu rakamın daha yüksek olduğunu ısrarla belirtiyorlar.  Örneğin; çalışabilir genç işsizlerin oranı daha da çarpıcı; % 25!

Aslına bakılırsa, işsizlik sadece bizim derdimiz değildir.  Özellikle son küresel ekonomik kriz ile tüm ülkeler bazında işsizler ordusunun sayıları kabarmaya başlamıştır.  Ancak, konu bizim gibi gelişmekte olan bir ülke bazında incelenirse, özellikle insanların sosyal adalet ilkesinin oldukça dışına ötelenmiş olmaları ve gelir dağılımı adaletsizliğinin öne çıkmış olması dikkate alınınca,  konu daha çok vahimleşmektedir.

AKP İktidarı da, sosyal devlet ilkesi ile sadaka ekonomisi arasında ki farkları kafasında netleştiremediği için, kısa vade içerisinde bir çözüm beklemekte olası değildir. 

Hani, bazı sivil toplum örgütlerinin sıklıkla vurguladıkları bir uyarı vardır: insanlara balık verme, balık tutmayı öğret, şeklinde ki kalıplaşmış bir sosyal adalet ilkesi bile artık anlaşılır olmaktan çıkmıştır, denebilir.

Geriye dönüp bakıldığında ise nerede yanlış yaptık ve halen yapıyoruz demek gerekmektedir. 

1990’lı yıllarla başlayan küresel ekonomik balon, sonunda patlamıştır.  Ülkemiz ise bu balondan önce de bazı sıkıntıları yaşamış ve özellikle 2000 yılı itibari ile ekonomik tablo iyice bozulmuştur.  Kurtarıcı olarak gelen Sayın Kemal Derviş, ekonomik dar boğazı aşmak için finans kurumlarını düzeltmek üzere olumlu girişimler de yapmıştır. 

O dönemin kısa vadeli kurtuluş programı, dış borç alarak sıkıntıyı çözümlemek üzerine kurgulanmış, IMF ve Dünya Bankası destekli küresel finans yardımları ile kısmen bir rahatlama da sağlanmıştır.  Ki, iktidar erkini eline geçiren AKP, bu dönemi belli ki iyi okuyamamıştır.

Dış borç ve ranta yönelik giren dış sermaye artışı ile aslında kötü gidiş hızlanmıştır.  Zira dış borç artarken, cari açıkta hızla yükselmiştir.  Döviz kurunun cazibesi ile ithalat artmış ve ihracat azalmıştır.  Bu kolaylık, özel sektörü keyiflendirmiş, istihdama yönelik yatırımlar askıya alındığı gibi, iç talep azalınca gelir dağılımı da iyice bozulmuştur.  İşsizlik,  özelleştirme mevzuatında da emekçileri yok sayabilmek yanlışı nedeni ile kronik bir hale dönüşmüştür.

Özelleştirme, eğer eylem de kamu çıkarı varsa, kuşkusuz uygulanmalıdır.  Ancak, o kurumun çalışan işçi ve memurlarını yok sayarak ve iş garantilerini görmezden gelerek yapılan özelleştirmeyi, bir başarı olarak sunmak, galiba sadece AKP İktidarına yakışır bir tablo olmuştur.

Satılan birçok kurum ve fabrikanın işlerliği bozularak hurdacılara satılırken, arsaları yap-sat inşaatçılarına peşkeş çekilmiş, buna karşılık bu kurumlara ekmeğini ve istikbalini bağlamış emekçiler yok sayılabilmiştir.  İşin komik yanı da, bu eylemleri gerçekleştirenleri iktidara getiren oyların sahipleri de bu sokağa bırakılan emekçilerdir!

Bir ikisi istisna tutulursa, sendikal kuruluşlar da bu açmazı ve oyunu ya göremeyecek kadar bilgisiz ve deneyimsizdiler, ya da sendika ağalarının kişisel gelecekleri emekçilerin yanında olmayı değil, iktidar erkine yakın durmayı gerektiriyordu.  Her iki durumda vahimdir!

Gelinen nokta, AKP İktidarının ciddi yanlışlarına devam edeceği kuşkusunu yaratmaktadır.  İşsizlik ödeneklerinin komik olması yanında, işsiz bırakılmalarına bilerek göz yumulan emekçilere sunulan taşeron uygulamalarının da sorunu çözmek için yeterli olmadığı iyice su üstüne çıkmıştır.  Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı destekli kömür, gıda paketi ve makarna gibi yardımlarının da yaraya merhem olamadığı anlaşılmaktadır.  Keza, parti kanalı ile temin edilen bir havuzdan yapılan merdiven altı dağıtımlar da çözüm yolu değildir.

Yapılması gereken, devletin özel sektöre vereceği destekle istihdama yönelik üretim çarkını bir an önce çevirmesi eylemidir.  Keza, devletimiz sadece denetçi olmakla kalmamalı ve istihdama yönelik üretici olmak için kolları sıvamalıdır.  Anlaşıldığı kadarı ile yalnız liberal ekonomi ve özel sektör eli ile ekonomiyi yoluna koymak ve özellikle işsizliği önlemek pek mümkün olamamaktadır.  Türkiye, yanlış yaparak kısa süre önce terk ettiği karma ekonomik modele geç kalmadan dönmelidir.   Tabii ekonomi çarkının doğru işlemesi için de demokratik taleplere saygı duymak ve hukukun üstünlüğünü öne çıkartmak elzemdir.

Özel sektör ve üniversiteler AR-GE çabaları yönünden yüreklendirilmelidir.  Böylece yeni istihdam alanları açabilecek kurumlar yaratılır ve özel sektör heyecan duyabilir, ranta dayalı atakların emekçiyi banttan kopararak aç bırakmak riski de asgariye indirilebilir.

Emekçiler derken, sadece endüstri alanı işsizlerini değil, tarım emekçilerini de unutmamak gerekiyor.  Tarım ürünlerinin ülke ve iklim koşulları dikkate alınarak ve ihracat şansları iyi değerlendirilerek yeniden desenlendirilmeside zorunludur.  Halen başarılamayan tarım reformu ise çok ciddi ve hayati bir adım olmak zorundadır.

Bir başka sorunumuz ise Suriye ağırlıklı olarak ülkemize gelen üç milyonu aşkın göçmenin doyurulması ve ikame edilmesidir.   Yaklaşık otuz milyarı aşan bir harcama yapıldığını öğreniyoruz.   Bu rakamlarla nice istihdam yaratacak kurum kurulabilirdi.

Aklımızın erebildiği konuları köşeye taşırken, emekçilerin de makûs talihlerini yenmek için oylarının değerlerini bilmelerinin önemine değinmek isterim.  Emekçi, siyasi yelpazede ki yerini iyice bilmeli ve kendi çizgisini gözden geçirmelidir.  Sandığa gittiğinde de toplum katmanındaki sınıf bilincini beyninde götürmelidir!..

 Erdal Akalın  (27.11.2017)

 


Etiketler :




Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!
 



ANASAYFA
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM

demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA