Ege Adaları İle İlgili Bir Yazı!..


Tarih : 14 Ocak 2018 Pazar 23:06

Erdal AKALIN’ın kaleminden

Son aylar içerisinde sıkça gündemde olan bir konu, Ege Denizi’nde yer alan 18 adanın ve bazı kayalıkların Yunanistan tarafından işgal edilmiş olmasıdır.  Konuyu gündeme ısrarla taşıyan ise Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreterliği görevini bir dönem yürütmüş olan Em. Kur. Alb. Ümit Yalım olmuştur.

Bu konu, gerek Dışişleri Bakanlığı ve gerekse hükümet yetkilileri tarafından hiçbir şekilde tatmin edici şekilde açıklığa kavuşturulmamıştır.  Bu durumdan iyice yüreklenen Yunan yetkilileri alay edercesine bu adaları silahlandırmışlar ve hatta kebap partileri yaptıklarını medyaya sızdırmışlardır.

Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Yunanistan’a yapılan resmi ziyarette de bu konunun gündeme taşınmamış olması kanımca manidardır.

Bu konuyu, 16.03.2010 tarihli yazım ile Mersin İmece Gazetesi köşeme taşımıştım ve ‘Entelektüel Fahişelik Adına Bir Örnek’ başlıklı yazım ile konuyu kendimce irdelemiştim. 
Şimdi yeniden değinmek gereksinimi duymaktayım.

2009 yılında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi bünyesinde Türkiye Cumhuriyeti adına 12 milletvekilinin görevliolduğunu biliyoruz.  Sekiz tanesi AKP milletvekilidir (Mevlut Çavuşoğlu, Ruhi Açıkgöz, Lokman Ayva, NursunaMemecan, Mehmet Sayım Tekelioğlu, Özlem PiltanoğluTürköne, Mustafa Ünal, Erol Aslan Cebeci).   İki üye CHP’li (Birsen Keleş ve Haluk Koç) ve iki üye ise MHP milletvekilleridir (Tuğrul Türkeş ve Ertuğrul Kumcuoğlu).

2010 yılının Ocak ayında, Konsey Başkanlığı sırası ülkemize gelmiştir.  AKP delegasyonu başkanı olan Mevlut Çavuşoğlu başkan adayı olur.  Oylama sırasında AKP üyesi olan milletvekilleri olumlu oy kullanırken, MHP’li iki üye ve CHP adına orada bulunan Birgen Keleş hayır oyu atarlar (H. Koç, o sırada ülkemizde olduğundan oy kullanmamıştır).

Mevlut Çavuşoğlu, başkan olmadan önce de bir öneriye katkıda bulunduğu için özellikle anımsanır.  Şöyle ki; 24.06.2009 tarihinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne beş imzalı bir önerge verilmiştir.  Bu önerge ile Ege Denizi içerisinde yer alan bazı adaların ve bu adalarda konuşlanmış bazı köylerin Türkçe olan isimlerinin Rumcaya çevrilmesi önerilmektedir.  Önergeye imza koyanlar ise; Davud Harutyuryan, Rafi Hovenasyan, ArmenRustanyan, AndrozKiprianu ve Mevlut Çavuşoğlu’dur (üç Ermeni, bir Rum ve bir Türk).   Almanya delegesi Hakkı Keskin ve Azerbaycan delegesi Abbasov önergeyi imzalamayı ret etmişlerdir.

Bu önerge, 26.06.2009 tarihinde kabul edilir.  Oylama da sekiz AKP’li üye evet derken, MHP ve CHP üyeleri hayır demişlerdir.  (AKP delegesi olan o dönem milletvekili Sayın Özlem PiltanoğluTürköne, İmece Gazetesi içeriğinde yazımın çıkmasını takiben bana yazdığı tekzip mektubunda kendisinin de Bozcaada ve Gökçeada köylerinin Türkçe yerine Rumca anılması için hayır oyu kullandığını ifade buyurmuştu).

Şimdi gelelim bu yazıdan benim muradıma, daha doğrusu tahminime.   Sayın Mevlut Çavuşoğlu’nun üç Ermeni ve bir Rum milletvekiline ek olarak beşinci parlamenter olarak önergeyi imzalamış olması kanımca önemlidir.   Zira bu görevde olan bir parlamenterin Dışişleri Bakanlığı ve özellikle hükümetin onayı olmadan bu öneriye kendince imza koyabilmesi olası değildir.   Acaba; AKP İktidarı, Avrupa Birliği oylaması sırasında Yunanistan’ın ülkemizi veto etmesini önlemek üzere özel ve gizli bir protokol ile bu adaları ve kayalıkları Yunanistan’a terk mi etmiştir?

İşte bu nedenledir ki, aylar boyu konu medyaya taşınmış olmasına karşın iktidar kanadından bir ses çıkmamaktadır.   Keza Sayın Ümit Yalım’ın bu gizli protokolü bildiğini ancak bizzat hükümet tarafından açıklanmasını beklediği için ısrarla seslendirdiğini tahmin ediyorum. 

 Bu durumda artık 18 adamızın üzerine bir bardak su içmemiz gerekmektedir!

Bu konu, 2009 ve 2010 yılında da medyanın gündemine taşınmıştı.  Kanal B Bekleme Odası Programı içeriğinde Gürbüz Evren konuya değinmişti.   Keza Dailymotion’da Güncel Meydan isimli programda da söz edilmişti.

Umarım bu yazı ile ilgilenen milletvekillerimiz, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tutanaklarına göz atarak veya böyle bir protokolün varlığı söz konusu ise Dışişleri Bakanlığı nezdinde soru sorarak konuyu irdeleyebilirler.  Hatta en azından Sayın Dışişleri Bakanı konu ile doğrudan ilgili olduğundan kendisine bu konu sorulabilir diye düşünüyorum.   Ha, bir yanıt verilir mi, yoksa devlet sırrıdır diyerek üstü kapatılır mı, orasını bilemem!..

Kıssadan hisse: “Yalan dörtnala gider, gerçek adım adım yürür ama gene de zamanında yetişir!”    (Norveç atasözü).

                                                                                       Erdal Akalın (07.01.2018)


Etiketler :




Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!
 



ANASAYFA
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM

demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA