KENT SEVDASI, KOLTUK SEVDASIYLA ORANTILI OLUNCA...

Her fırsatta beş dönem yaptığınız belediyecilikten, siyasi hayatınızdan, tecrübelerinizden bahseder durursunuz... Açıkçası Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne aday olduğunuz dönemde de bir çok kişi için umut olmuştunuz.. Ama bugün size oy verenlerin yakınmalarını, şikayetlerini, pişmanlıklarını göremeyecek kadar kör, duyamayacak kadar sağır olmuş durumdasınız... Bu durum tespitini de ancak kurduğunuz o küçük 'sulta'dan ve oluşturduğunuz "biat" duvarından çıktığınızda görebilirsiniz...

Gerçi bu durumu görmenizin de çok önemi yok.. Kendinize felsefe edindiğiniz "biat" kültürü ve "sulta"nın getirdiği kibir ile ego buna engel olacağı için, eleştiriye vereceğiniz tepki de herkesçe bilinen bir gerçek. Bu tavrınız özellikle 15 Temmuz tarihinden itibaren deyim yerindeyse tavan yapmış durumda. Tahammül noktanız kızmaktan nefrete, öfkeden kine döndü. Sıradan toplantılarda dahi yüzünüzü ekşiterek, kelimeleri tükürüp, eleştiri noktasını hedef göstermeye başladınız. Tabi gösterirken ağza alınmayacak hakaretler, yakıştırmalar, aşağılamalar yaptınız. Bir kent yöneticisine! yakışmayacak tavırlar içerisinde, sizden olmayanı adeta kurban ettiniz. Eksik ve eleştirel yanlarınızı haber yapan İmece Gazetesi'ni de sürekli taraftarlarınızın önüne atıp, onların bize yaptığı küfür, hakaret ve tehditleri keyifle izleyerek ruhsal tatmin yaşıyorsunuz...

Bu haberlerden rahatsız olmanız doğaldır, ama doğruyu görmeniz açısından, gelenekçi yapınızın harekete geçmesi ve Şeyh Edebali'nin Osman Bey'e nasihatini anlamanız gerekiyor. Milyonluk kent yönetip kendinizi mükemmel ve kusursuz görmek narsizme teslim olmaktır. Hata yapmadığını düşünmek hatanın ta kendisidir.. Ama o tepeden bakan tavrınız yok mu!.. Gerçekleri yüzünüze bağırsalar dahi, burnunuzu göklerden indirmeyen yapınız, bize yazdığınız bültende ki gerçekleri bile görmenize engel oluyor... 

İyi Parti'ye gönderilen! "çiçek sepeti"ni sözde otel sahibinin sorumsuz davranışına bağlamanıza rağmen, İmece Gazetesi'ne yine her zaman ki gibi nefret ve kin kusmuşsunuz... Demek koltuk sevdası böyle bir şey...Koltuğu kaybetmemek için birilerini hedef göstermek, aşağılamak, senden benden diye ayırmak gerekiyor sizin nazarınızda... Bak Başkan!...Çok belediye başkanı gördü bu basın ve bu kent... Son 35-40 yılda Kaya Mutlu, Okan Merzeci, Halil Kuriş ve Macit Özcan geldi geçti hayatımızdan... Biliniz ki bu başkanlar sizden daha ağır eleştirildiler, ama hiç biri nezaketinden ödün vermedi.. Size yabancı gelecek belki, ama bir kent yönetme sorumluluğuyla hareket eden bu başkanlar haksızlığa uğradığını hissettiklerinde ya usulen uygun bir dille açıklama yaptı ya da yasal yollara başvururdu.
Size son sözümüz...Özellikle 15 Temmuz'dan sonra ki süreçte yürüttüğünüz algı operasyonlarından vazgeçin! İnsanların aklı ile oynamayın! Rüzgarın savurduğu yöne uçmayın... Bu panik, korku ve çırpınış sizi ele veriyor dikkat edin!.. Ayrıca yönettiğiniz kenti ve insanları iyi tanıyın! Zeka seviyesi oldukça yüksen olan Mersinli sabah giden çiçek ile akşam Koray Aydın'ın gözüne sokulan çiçek arasında ki 7 farkı seçebilecek kadar akıllıdır. Bu siyasi manevranızı da elinize yüzünüze bulaştırdınız ya. Şimdi üstüne basa basa yeniden söylüyoruz, sizin kent sevdanız koltuk sevdanızla orantılıdır.. Sizler yolcusunuz bizler hancıyız... Yolculuk başladığında sevdanız da bitecek...

İMECE GAZETESİ