Ben Şehir Hastanesini Yazmayacağım 

Geçtiğimiz haftanın en konuşulan konusu Mersin Şehir Hastanesi oldu.
Açıldığında bu kadar konuşulmamıştı.
Hani derler ya, “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” diye…
Reklamın kötüsü olur hem de çok kötüsü olur ki herkes asıl meseleyi konuşmaz.
O yüzden bu iş reklam boyutunda değil, bildiğiniz skandal boyutunda ülke gündemine yansıdı.

***

Karşılıklı açıklamalar, tarafların birbirlerini yalanlamaları derken konu özünden çok uzaklaşmış.
O yüzden ben Şehir Hastanesini yazmayacağım.
Çünkü ilk açıldığında bu hastane ile ilgili iyi ve kötü yanlarını anlatan bir yazı dizim olmuştu.
Şöyle bir geriye dönüp baktım neler yazmışım.
Sonra anladım ki, bugün konuşulan ne varsa, ilk açıldığında da aynı sorunları konuşmuşuz.
“O zaman bu konu bugün niye bu kadar mesele oldu?” diye sorabilirsiniz.
Seçim var…
Herkes kendi açısından haklı ama haksız duruma düşmek istemiyor.
Hastane yönetimi, İl Sağlık Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi, minibüs esnafı “kabak başımıza patlamasın” diyor.
Ama vatandaşı dinleyen yok.
Çünkü bu hastanede sıkıntılar var; herkeste bunu biliyor ama yok gibi davranıyor.
Elbette ciddi artıları da var.
Fakat bugün biz bunları değil, başka şeyleri konuşuyoruz.
Gerçi zamanında konuştukta ne oldu!
Yazı dizisi ile anlattıkta ne değişti!

***

Bir hastanenin doluluk oranı ve yapılan ameliyat sayısı ile övünüyorsak toplumsal bir sorun var demektir.
Bu kentte ciddi hasta ve hastalık var demektir.
Biz bunları bırakmış neler tartışıyoruz.
O yüzden ben Şehir Hastanesini yazmayacağım!

Serkan TULTAK