Gazeteci İbrahim Yalçıner’in facebook NOTLARI


Tarih : 8 Kasım 2018 Perşembe 12:37

Bizim Solumsular (Bundan sonra böyle diyeceğim onlara) şu basit soruyu kendilerine sormuyorlar: 12 Eylül öncesi bütün sol hareketler kendini ulusalcılıkla tanımlarken, nasıl oldu da 12 Eylül sonrası ulusalcılık tu kaka ilan edildi.

Bakın TKP bile UDC (Ulusal Demokratik Cephe) sloganı atıyordu. Mahirler, Denizler MDD'yi ( Milli Demokratik Cephe) savunuyorlardı. Çünkü onlar Anti Emperyalistti.

12 Eylül sonrası emperyalizm unutturuldu insanlara. Tam tersi Emperyalizm hoşgörüsü geliştirildi Sol içinde. Sol "özgürlükçü" oldu birden bire. Tabii özgürlüklerin tanımını Batı emperyalizmi yapıyordu. Bizim solcular birden bire etnik ve mezhep kimliklerinin peşine düştüler, Milli kimlik silinip Alt kimlikler öne çıkarılamaya başlandı. Türk'lük artık Milli kimliğin değil, alt kimliklerin adıydı. Öyle olunca bütün alt kimlikler eşit olmalı ve "eşit vatandaşlık" savunulmalıydı. Oysa vatandaşlık kavramı zaten herkesi eşitliyordu. Burada amaç alt kimliklerin eşitliğiydi. Böylelikle ortak kimlik yok edilecek, herkes kendini alt kimliği ile anacaktı. Öyle ya Türkiye Çok Kültürlüydü. Bunun için Önce Ortak kimliğin adı Türk'lük silinmeliydi.

Bu noktada üç siyasi hareket birlikte hareket ettiler.

Çünkü üçünün de düşmanı milli kimlik ev onun adı Türk'lük idi. Bu üç hareket siyasal islamcılık ( çünkü zaten onlar milletçi değil, ümmetçilerdir), Kürt Bölücülüğü, Batı Liberalizmi'nden oluşuyordu. Türkiye'de ulusalcılığa ilk savaş açanın Fetö'cüler olduğunu hatırlatalım bu arada. Bu üç hareket bunun için Andımıza karşılar. Peki Türkiye'de milli kimliğin ve milli devletin kurucusu CHP'nin tavrına ne diyeceksiniz. Genel başkanına bakın ses çıkarmıyor, çünkü Onu batı Liberalizmi yönetiyor. Öte yandan Sokaktaki CHP'li andımızla yürüyor. Gövde ayrı, baş ayrı yerde.. Yalnız gövde kendi kafasının koparılıp yerine başka kafalar yerleştirildiğinin henüz farkında değil... Tıpkı kafası kesildiği halde kendini hala canlı zanneden Horozlar gibi CHP'nin hali. Asıl sorun burada..

----------

Kimi bilerek, kimi bilmeyerek Mersin'in çok kültürlü, çok kimlikli bir kent olduğunu söylüyor, yazıyor. Mersin çok kültürlü, çok kimlikli bir kent değildir. Bazı kültür ve kimlik öğelerindeki farklılıklar çok kültürlülük ve çok kimliklik anlamına gelmez. Çok kültürlülük Batı'da üretilmiş siyasi amaçları olan bir kavramdır. İşin garibi, Batı'da bu kavramı gündeme getirenler kendi toplumlarında yarattığı tahribattan dolayı bundan vazgeçtiler. Bizim nakilci aydınlar hala kullanıyorlar, yazık. ( çok kültürlülük nedir? başlıklı çok geniş bir yazı yazmayı düşünüyorum. Şimdilik dikkat çekmek istedim.)

---------

Mirza Turgut’la 4 yıl boyunca Antakya cezaevinde beraber yattık. Ben ondan önce hapisten çıktım ve kitaplarımı ona bıraktım, çünkü cezaevinde en zor bulunan, en değerli şey kitaptı. Sonra Mirza da çıktı hapisten kitaplarla birlikte. Orhan Hançerlioğlu’ nun 7 ciltlik Felsefe Ansiklopedisine başka düşkündüm o zamanlar, gelgelelim isteyemedim. Bu gün kendisi verdi kitaplarımı, çok sevindim. Anısı var çünkü. Hatay cezaevi görülmüştür damgalı, çok sevdiğim ansiklopedi yeniden elimde, bu arada Mirza’ ya teşekkür.


Etiketler :




Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!
 



ANASAYFA
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM

demokratmersin.com © Copyright 2007-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA