MERSİN TAKANAKUY OLMASIN


Tarih : 8 Kasım 2018 Perşembe 16:04

Esat Durak Yazdı

Takanakuy… Peru’nun Santotomas kentinde yapılan geleneksel bir festivalin adı..

Dünyada kutlanan yüzlerce festivalden sadece bir tanesi.

Aslında adı festival. İçeriği bir tür hesaplaşma. Yıl boyunca insanlar aralarında yaşadıkları anlaşmazlıkları, içlerinde biriken öfkelerini açığa vuruyor hem de yumruk ve tekmelerle.. Festival günü sevmediğiniz birini alana davet edip canına okuyabiliyorsunuz..

Bu şiddet eğilimli festival gözünüzün önüne sevmediğiniz tipleri getirdi değil mi ?

*********

2010 yılında Narenciye’nin Başkenti edasıyla yola çıkıp, 2014’te sessiz sedasız aramızdan ayrılan festival yeniden gündemimizde..2018’te komşuda yapılan ve büyük gürültü çıkaran portakal çiçeği festivalinin kelebek etkisi Mersin’in damarlarına yeniden kan pompaladı. Kimine göre siyasi, kimine göre maddi nedenlerle ara verilen Narenciye Festivali , birkaç gün sonra Mersinlilerle yeniden buluşacak.

Bana göre ufkunda tarım kenti olmanın dışında pek de bir şey kalmamış olan Mersin’in, Narenciye gibi lokomotif bir ürün yelpazesi ile Dünya’da konuşulması gerekirken, festivali ile bir dargın bir barışık olmasına anlam vermek mümkün değil. Aslında kentteki kısır çekişmelerin, koordinasyon eksikliğinin, lobisizliğin kurbanı olan festival, iyi planlanması halinde tarımsal markalaşmanın önünü açabilecek bir hamle..

Kendine Narenciye’nin başkenti diyebilmenin bedeli sadece üretmekten geçmiyor.. Tarımsal markalaşmanı sağlamazsan bir yerde ismin Washington, bir diğer yerde Valencia olarak anılıyor.. Sen, ürünün para etmiyor diye sokağa attığın ve araç trafiğini kapattığın portakallara ağlarken, adam İtalya’da Portakal savaşı festivali yapıyor. Yıllardır dünya, tribündeki Hollandalılara “Portakallar” diyor… Bize de işin posası kalıyor..

Evet dünyanın narenciye deposu olabilirsin ama o deponun içini sadece portakalla, mandalinayla, limonla değil teknolojiyle, iletişimle ve tanıtımla da doldurmalısın. İşte tam da bu  yüzden bu festival bu kadar önemli.. Festivaller “İçeriğe estetik kazandırma” sanatıdır. Narenciye Festivali bu estetiği istikrarlı bir şekilde yakalar, özgün fikirlere açık olursa hem ürün hem de marka değerinde önemli bir aşama kaydeder.

Festivalin bozulan istikrarı elbette aşılması gereken bir sorun. Öylesine bir yerleşke sağlanmalıdır ki bu festival için siyasi yada ekonomik otorite olarak kimin gelip kimin gittiği önemli olmamalı. Festival tüm katmanların görev bilincinde olmalı, zihinlere yerleşmeli.

Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir kentini önemseyen bir iş dünyası lideri. Biliyorum ki festivale verilen ara bizim gibi onunda canını uzun süredir sıkıyordu. Ne varki çok kimlikli bir kent olmayı fakirliğe dönüştüren Mersin’de kollektif bir iş yapmak, herkesi o işe odaklamak ve dikkatini çekmek öyle kolay bir iş değil. Festivalin hatrı sayılır bir bütçesi var. Ufku ve öngörüsü eksik kişi ve kuruluşlar bu tip organizasyonlara gündelikçi gibi bakıyor ve bütçe ayırmıyor. Böylelikle Başkan Özdemir’e haddinden fazla yük biniyor.. Yaşananlar da ona “Alemin delisi benmiyim arkadaş“ deme hakkını veriyor..

Mersin’in yeniden başkent olma denemesidir bu festival.. Umarım yeniden yarım kalmaz.. Bu istek ve heyecan dönemlik ilişkilere, dar bakış açılarına ve düşük bütçelere kurban gitmez.. Ve festival  dilerim “Bu defa bizde pişer komşuya düşer” tadında geçer..

Aksi takdirde Özdemir’e önerimdir ;

Takanakuy  hem daha düşük bütçeli hem de daha yüksek bedeli olan bir festival..

Belki Mersin’i kendine getirir …


Etiketler :




Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!
 



ANASAYFA
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM

demokratmersin.com © Copyright 2007-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA