Çalışan Gazeteciler Bayramı


Tarih : 15 Ocak 2019 Salı 13:31

Ender Erdemil

Medya, içine basını da alan geniş bir süreçtir. Televizyon yayıncılığıyla başlayan medya süreci; bilgilerin elektrik akımcıklarına dönüştürülerek paylaşılmasını sınırsız kılan internetle, önüne geçilmez bir güç haline geldi. Küreselleşmecilerin ve bilimsel demokratik devrim saçmalığını savunanların iletişim konusunda dedikleri tam da buydu. Sınırsız iletişim ağlarıyla bilgilenen ve bilinçlenen dünya halkları, yeni toplum düzenini de kuracaklardı.

Bunu savunanlar, dış etkilerden arındırılmış ortamda; örneğin havası boşaltılmış bir fanusta deney yapanlar gibiydi. Onlara göre dünya birden değişmiş, iletişim olanaklarıyla devrimciliğin de yolu açılmıştı. Başka bir deyişle yan çizme doktrinini yaratmışlardı.

Oysa küreselleşmeciler, medya sürecini kullanıp dünyada tek tip insan yetiştirme peşindeydi. Bunu da becerdiler…

Para onlardaydı. Sanatçıya, bilim adamına, gazeteciye, herkese parayı veren onlardı. Onların gösterdiği yolu açmaya çabalayanlar ünlü oldular, başarılı sayıldılar. Ekonomik sıkıntıları olmadı.

Algı yaratmada medyanın üstüne yoktu.  Küreselleşmeciler medyayı iki yönde kullandılar.

1. Olmayanı var etme: Bunlar; yalan haber, değersizleri başyapıt yapma, toplum düşmanlarını kahraman yapma gibi eylemlerdi.

Suriye devletini medya katil ilan etti, toplumu inandırdı. Uygurlara işkence yalanını medya yaydı, toplumu inandırdı. Orhan Pamuk’un hiçbir şey anlatmadığı romanlarını medya başyapıt yaptı. Ergenekon davalarını medya başlattı. Yalan haberler insanları öldürdü. Medya, bilgiyi ve toplumun zihnini kirletti.

2. Var olanı saptırma: Barış, eşitlik, Atatürkçülük, insan hakları gibi kavramların; anlaşılmaları gerektiğinden başka türlü anlaşılmalarını sağlama çabası.

Atatürk’ün özel hayatını sevecen bir biçemle sunup basitleştiren, insanların, onun ilkelerini düşünmek yerine boş düşüncelere dalmasını sağlayan medyaydı. Atatürk düşmanlarının yazdıklarından onu öven bir cümleyi çıkarıp, onları Atatürk hayranı ilan eden de medyaydı. Dindarlığını öven, yüceliğini, dünyanın bilmem neresinde heykeli olduğuna bağlayan, yanlış/doğru ama saptırıcı bilgilerle, düşüncelerini değil başka şeyleri tartışmamızı sağlayan medyaydı.

Barışı sağlamak için teröristi savaşan taraf gösteren, teröristle barışırsak savaşın biteceği saçmalığını ileri süren ve toplumun çoğunluğunu bu düşünceye inandıran medyaydı.

İnsan haklarını, kişi dokunulmazlığını hiçe sayan, çocukları ve kadınları kalkan yapan teröristle savaşı insan hakkı ihlali gösteren medyaydı.

Eşitliğin ancak üniter devletin parçalanıp “etnik kimliğe dayalı devletçiklerin” kurulmasıyla sağlanabileceği algısını medya yarattı.

Var olanı saptırma konusunda medyanın yaptıklarına, burada yazmadığımız daha yüzlerce örnek bulabilirsiniz.

Çalışan gazeteci bu işin neresinde?

Küreselleşmeciler çalışan gazetecinin önüne iki seçenek koydu. Ya onların gösterdiği yoldan yürüyüp “tek tip insan yaratma”, “toplumu yalanla kuşatma”,  “bilgiyi ve toplumun zihnini kirletme” işlerinde çalışacaklardı; ya da işsiz kalıp bir köşede ekmeğe muhtaç yaşayacaklardı.

Birinci seçenek, çalışan gazeteciye servet getirdi. Servet sahibi olamayanlar da ünlü olup rahat yaşadılar.

İkinci seçenek, çalışan gazetecinin çilesi oldu. Onurunu feda etmeyenler, yoklukla yaşadılar.

10 Ocak çalışan gazetecilerin günü. Çalışan gazetecilerin büyük çoğunluğu, toplumun zihninin kirletilip kolay yönetilir hale gelmesine çalışıyorlar. Refah içindeler.

Bu yolu seçmeyenler de iş bulabildiğine sevinip azıcık aşıyla gününü geçirmeye çalışıyor.

Bu koşullarda çalışan gazetecilerin bayramı nasıl kutlu olsun?

 Ender Erdemil, 11 Ocak 2019

 


Etiketler :




Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!
 



ANASAYFA
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM

demokratmersin.com © Copyright 2007-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA