Günümüzde, özellikle seçim öncesinde bu iki kavram kapışıp duruyor!

Liyakat mı, Sadakat mı esas alınmalıdır, bu seçimde de aday listeleri düzenlenirken?
Kimi, liyakatı; kimi de, sadakatı ön plana almanın doğru olduğunu ileri sürüyor.
Bunlar çarpışıp dursunlar.
Ama çarpışanlar, aslında sadece liyakat ile sadakat değildir.
Bu iki özellik bir arada olmayınca, ortaya bir şey çıkmaz ki zaten.
Çarpışanlar, menfaatlerdir, tarafların kişisel, lobisel beklentileridir.
Çıkarlar çarpışıyor esasen! 
Ahbaplık ilişkileri, hemşehricilik, öznel inanç ve etnisite ortaklığı, akrabalık ve aşiret bağı, rant ve ihale kavgası da yüksek (!) siyaset arenasında eli kolu serbest, rahatça dolaşıyor.
Bu ilişkiler, milletin birliğini, ekonominin dirliğini, planlı üretimin artmasını esas almıyor, sağlamıyor.
Aksine sonuç olarak da ortaya, kargaşa, kaos, soyut şekilsiz bir kutuplaşma, yenilgi çıkıyor.
Çatışmanın, kapışmanın, ayrışmanın olmadığı, kıskançlık ve neredeyse düşmanlığın yaşanmadığı, ideolojik ve program etrafında çelik gibi sağlam duran bir siyasi yapı görüyor musunuz?
Bu tablo, Türkiyemize çok ağır sonuçlar dayatıyor. 
Bize gösterilen ilkesiz, programsız, sadece aritmetik bu hesaplarına dayalı, geleceğin ne getireceği asla belli olmayan ittifaklara rağmen, bu durum, maalesef Türk milleti ve Türk milli devleti için bütünleşme değil, grup ve kişisel çıkarların merkeze alındığı, milletleşmenin güçlendiği, milletin zenginleştiği değil, bu sistem içinde sadece bireyciliğin yükseldiği bir döneme itiyor bizi.
Biz, karamsarlıktan başka bir şey vaad etmeyen bu tabloya mahkûm değiliz.
Gidişatın tersine mecburuz.
Tersi durumda ise;
Fikirlerin çarpışmasından gerçeğin ışığı ortaya nasıl çıkarsa, bu iki kavramın kaynaşmasından, bir arada olmasından, haddeden birlikte geçirilip tek parça (hemhal) olmasından da insanlığın geleceği şekilleniyor.
Bizim milletçe geleceğimiz de ALTI OK'ta ve ATATÜRK'te bir anlam ve bütünlük kazanıyor.
ALTI OK'un kalıcılığı için sadakat, millete hizmet edebilmek için liyakat esastır. 
Biri olmadan diğeri asla olmaz. 
Kim beğenir ki bu özelliklerin bir arada olmasını, bu rantçı dünyada ya da serbest piyasada, hatta bu rantiye siyaset sahnesinde? 
Para, pul etmez ki bunlar (!)!
Ama biz, geleceğe mecburuz.
Atatürk ve ALTI OK bizim geleceğimizdir, 1930'lu yıllarda olduğu gibi.
Bu nedenle, bireysel çıkarların çatışması yerine, sadakat ve liyakatın kaynaşması için varlığımızı Türk Varlığına Armağan Etmek ve Atatürk İradesine Sarılmak Zorunludur.
Yaşasın SADAKAT!
Yaşasın LİYAKAT!