Irgatlar seslendi: Biz de insanız


Tarih : 17 Nisan 2019 Çarşamba 12:45

Karataş’ta 130 kilometre yol boyunca bin kadar çadırda yaşayan tarım işçileri insanca yaşam istedi. Soframızda alınteri olan işçiler, ‘Suyumuz yok, elektriğimiz yok, çocuklarımızokuyamıyor’diyor  

YUSUF ÇELİK / MERSİN

Nerede bir tarım faaliyeti varsa onlar muhakkak oradadır. Pamukta, karpuzda, üzümde, elmada, portakalda, domateste, nohutta, buğdayda, mısırda onların alın teri var. Ama onlar insan mı değil mi, toplum olarak hâlâ karar vermiş değiliz. Eğer bir gün doğru bir karar verirsek o zaman birçok beladan da kurtulmuş olacağız. Tarım uzmanı Hasan Aslan Nurdoğdu’nun deyimiyle “Başta terörden kurtuluruz. Aynı zamanda cehaletten, şeyh ve tarikatlardan yani ortaçağ karanlığından kurtuluruz, aydınlanmaya kavuşur ve gerçek demokrasiyi yaşarız.”

Mersin’den turfanın yurdu Adana Karataş İlçesi’ne giderken, Çukurova’nın bu bereketli topraklarında 130 km. yol boyunca hep onları gördük. Yolun sağında ve solundaki çadır obalarında... Kiminde kırk, kiminde yüz, kiminde bin çadır. Karataş’ın Tuzla bölgesindeki bin çadırda, çoğu Şanlıurfa’dan gelmiş 6-7 bin kişi yaşıyordu. Kimileri artık oralı olmuş yaz kış kalıyorlar, kimileri beş ay sonra tekrar memleketine gidiyorlarmış. Kimileri de Siverekli Hasan Keklik gibi yurdu dolaşıyor. “Siverek’te sadece iki ay kalıyoruz. Beş ay buradayız, ondan sonra Kayseri’ye gidip pancarda çalışıyoruz. Bir ay kaldıktan sonra Konya Kula’ya gidiyoruz kimyon toplamak için. Bir ay sonra da Uşak’tayız, 15 gün nohut topluyoruz. Daha sonra Manisa Turgutlu’ya 40 günlüğüne üzüm için. Daha sonra Hatay Kırıkhan’dayız pamuk için. Peki kazanabiliyor muyuz? Kazancımızın yarısı nakliye parasına gidiyor. Örneğin Manisa’dan Hatay’a kamyonlar 4 bin liraya götürüyor.”

TUVALET BİLE YOK

Gezdiğimiz tüm çadırlarda sorduğumuz sorulara aynı cevapları aldık. Diyorlar ki: Önce bizim de insan olduğumuzu kabul etsinler. Bir insan ne ister? Önce su ister, suyumuz yok. Elektriğimiz yok. Çocuklarımız okuyamıyor. Çadırlara yakın yerlere okul yapılmalı. Suriyelilere okul yaptılar. 2000 çocuktan sadece 20 çocuk okula gönderebildik. Yolda köpekler saldırıyor. Bir tane servis koymuşlar, servisle ancak 15 çocuk gidebiliyor. Okulda çocuklarımızı dövüyorlar, bizi hor görüyorlar. Bazı öğretmenler bile aynı tavrı gösteriyor. Ayrıca burada 600 700 çadır var ama ilkel bir şekilde bezlerle örtülü tuvaletleri kullanmak zorundayız. Kaç çadır varsa o kadar tuvalet olmalı. Özellikle yazın sivrisinekler bu tuvaletlerden peydah oluyor. Sağlık ocağı yapsınlar istiyoruz. Her defasında hastamızı şehre götüremiyoruz. Her on çadıra çamaşırhane ve banyo yapılmalı. İşe giderken çadırlara bekçi bırakalım günlüğünü verin diyoruz vermiyorlar. Çalışanlara iki saate bir çay dağıtan, su getiren olsun diyoruz, ancak 25 kişi olursa kabul ediyorlar. Her çadırda 6-7 kişi kalıyor. Çoluk çocuk, yaşlı, kadın erkek hep beraber. Çadırlar yağmur yağınca su basıyor. Bizi bu eziyetten kurtaramazlar mı?

Her aileye bir konteynır veremezler mi? İşe götürürken de adam seçiyorlar. Evimizi barkımızı bırakıp buralara kadar gelmişiz. Ücret günlük 60 TL. Ama işsiz geçen günlerimiz de oluyor.


Etiketler :




Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!
 



ANASAYFA
HABER ARŞİVİ


KÜNYE


İLETİŞİM
MASAÜSTÜ GÖRÜNÜM

demokratmersin.com © Copyright 2007-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden
yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA