Suriye’deki Beyaz baretlilerin (Suriye’deki ajanlar da diyebiliriz.) bir numaralı yöneteni (İsterseniz lideri deyin.) İstanbul’da ölü bulundu.

Öldü mü, öldürüldü mü, kaza mı geçirdi, intihar mı etti? Bu satırlar tuşlanırken gerçek açığa çıkmamıştı.

Gerekli incelemeler ilgili makamlar tarafından elbette ve zorunlu olarak yapılacaktır. (“Yapıldı”  görünüşü mü verilecektir, diyorsunuz yoksa?)

Bunlarla ilgilenmiyorum şimdi.

Benim dikkatimi çeken; neden bu ve benzeri olaylar benim ülkemde oluyor?

Temizleme kanalı mıyız?

Kirlenenler benim ülkemde mi aklanmaya çalışıyorlar?

Bu ve bunlara izin mi veriyoruz yoksa?

Cemal Kaşıkçı’yı anımsadım hemen. ABD’de iken, evlilik işlemlerini orada yapabilecekken, ünlü gazeteci ülkeme geliyor. Gündüz aydınlığında, yaşamın hareketli olduğu yerde ve saatlerde, aslında göz önünde hâlâ açıklan-a-mayan bir biçimde külleri bile bulun-a-mayan biçimde yok ediliyor.

Kameralar işlevsiz, gören kimse yok, işlerini bitirenler ellerini kollarını sallayarak binadan çıkıyorlar.

Ceset? Yok!

Kimyasal uzmanların da aralarında bulunduğu ekibin cesedi yok ettikleri açıklanıyor.

Külleri?

Yeri belli olmadığı için yok!?

IŞİD elemanları ülkemde huzur içinde yaşam sürdürüyorlar. Toplantılar yapıyorlar. Eleman yetiştiriyorlar. Bu kadar ayyuka çıkmanın sonunda şimdi, ülkelerine gönderiliyorlar!?

Terörist örgüt PKK, sokaktan, evlerden devşirme yapıyor. Çocuk da olabilir. Önemli olan Kandil’e yığınak yapabilmek.

Ne oluyor?

Neden benim ülkem?

Kara para aklamayı az-çok biliyorduk da, cinayetlerin de bunların arasına girebileceğini düşünememiştim…

“Sen kapını sağlam tut, komşunu hırsız çıkarma” demişlerdi atalarımız oysa…

Ne mülteci akınından arınabildik, ne de cinayetlerden

Demek ki, kapımız hiç sağlam değil.

Neden?

Saadet Pesen saadet05@yahoo.com 15/Kasım/2019 İmece