1 KASIM günleri, Türkiye Devrim Tarihi'nde önemi yeterince kavranamayacak  biçimde yer tutmaktadır. 

     1 Kasım 1922 günü, Kurtuluş Savaşı'nı yöneten TBMM'nin varlığı nedeni ile zaten işlevsiz bir hale düşen saltanat, Türk milletine yol verebilmek için hukuken de kaldırılmıştır.
     Böylece sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir kitle olmak için yola düşen "kimsesizlerin kimsesi" olanlara tarihî bir  yol açan, fırsat veren cumhuriyetin önü açılmıştır.
     "Türkiye cumhuriyetini kuran Türkiye halkı ...", emperyalist güçlerin İzmir'de denize dökülmesi,  işgale son verilmesi sonrasında pranga ve zincirlerinden kurtularak, saltanatın fiilen ve hukuken kaldırılması ile,  parçalanmış, dağıtılmış, bölünmüş bir toplum olmaktan çıkıp artık -cumhuriyet, fazilettir ya- cumhuriyetin kendi gibi erdemli, özgür bireyini, alan değil, veren, halkçı yeni insan tipini yaratıp aynı gelecek umudunda, Büyük Uyum Dünyası hedefine ilerleyen büyük insanlık yürüyüşünde  Türk Milleti olarak devrim tarihi sahnesine ayak atmıştır. 
     1 Kasım 1928 günü de bu devrimci sürecin önemli aşamalarından biridir. Bu tarihî günde, milleti ruhen, fikren de saracak, haddeden geçirip birleştirecek olan milli Eğitim ve Öğretim devrimi, yeni Türk  alfabesinin kabulü ile gerçekleşmiştir.
     Cumhuriyetin, Türk istiklalinin korunması ve muhafazası için milletin gönlünü fethetmesi için Atatürk rotasında devrimci süreç devam ediyor,  etmek zorundadır.
     Atatürk devrimleri, ekonomik, toplumsal, hukuki, siyasal, ülkemizin maddi ve manevi bütün alanlarında birliği, bütünlüğü sağlayarak, toplumu fethederek, gönülleri gelecekte birleştirerek genç Cumhuriyeti ve istiklalimizi ayakta tutmaya devam edecektir.
     Devrimler,  ülkemizin milli güvenliğinin korunduğu, bölgemizin emperyalist güçlerden, terör örgütlerinden temizlendiği, bunun için planlanan Barış Pınarı Harekâtının Türkiye ve Suriye'nin el ele vermesi ile nihai amacına ulaştığı süreçte,  ülkemize ve bölgemize huzurun gelmesi ile de Atatürk'ün dediği gibi durmaksızın sürecektir.

Avukat İzzet Uludağ