Avukat İzzet Uludağ 

Bugünlerde çok ilginç durumlarla karşı karşıya kalıyoruz:

Geçtiğimiz haftalar içinde bazı CHP’li arkadaşlarımız, 81 yıl önce genç ve devrimci cumhuriyetin savunucusu Asteğmen Kubilay’ın şehit edilmesini lanetlediler. Kubilay’ın neden şehit edildiğini hiç düşünmeden yürekleri yanarak andılar, ardından gözyaşları döktüler, yakındılar.

Maalesef aynı arkadaşlar, Atatürk’ün kurduğu Türk milli Devleti’ni yıkmak için terör dâhil her aracı, her yolu ve yöntemi kullanmaktan asla çekinmeyen, bunlar için de ABD’den destek alan ve genç devrimci cumhuriyetin bütün ülke sathında yaygınlaşmasını, hâkim olmasını önlemek için isyan eden Şeyh Sait ve Seyit Rıza’nın isimlerini meydanlara veren, altında basın toplantıları yapacakları heykelleri diken ve bu heykelleri de yeterli bulmayarak Türk millî Devleti'ne meydan okurcasına Selahattin DEMİRTAŞ’ın “Daha APO’nun heykelini dikeceğiz, heykelini” diye nutuklar atan ve Anayasa Mahkemesi tarafından da terör eylemlerinin odağı haline geldiği için kapatılması gereken HDP ile tıpış tıpış ardına düştükleri CHP üst yönetiminin –açık ya da gizli fark etmez- yaptığı şer ittifakını içlerine hiç rahatsız olmadan sindirebiliyorlar.

Genç Türk Cumhuriyeti’ni korumak ve muhafaza etmek için Asteğmen olarak vatan görevini yaptığı sırada gericiler tarafından şehit edilen KUBİLAY ile bu cumhuriyeti emperyalistlerin desteği ile yıkmak için isyan eden bölücü Şeyh Sait ve Seyit Rıza’nın yan yana gelmeleri mümkün müdür?

Şehit KUBİLAY’ın hedefi, genç devrimci Cumhuriyet’i korumak ve gerekirse bu uğurda ölümü göze almaktır;

Şeyh Sait ve Seyit Rıza’nın ve bunların takipçisi PKK/HDP’nin hedefleri, ne pahasına olursa olsun devrimci Cumhuriyet’i yıkmak ve ABD'nin kontrolünde sözde bağımsız bir Kürdistan kurmak için ülkeyi bölmektir!

Bu, birbirine taban tabana zıt hedefler aynı mıdır?

Bu iki eylem Atatürk önderliğinde verdiğimiz Kurtuluş Savaşı ve Sömürgecilik gibi birbirlerine karşıttır. Bunlar, birbirinden tamamen farklıdırlar ve asla yan yana gelemezler, getirilemezler!

Şehit KUBİLAY için içten ağıt yakan, gözyaşı dökenler Şeyh Saitlerin, Seyit Rızaların yolunun takipçisi PKK/HDP ile duygudaş olamazlar, onları bugün de Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti karşıtı ve düşmanı olarak değerlendirirler.

Ancak görünen somut durum, siyasi olduğu kadar ağır bir psikolojik vakadır esasen! Şizofrenik bir tablodur dersek yeridir!

Bu düpedüz günümüzün en yaman çelişkisi değil midir?

Bu ülkemiz ve Türk Milleti’nin geleceğini akından ilgilendiren olaylarda ve saflaşmalarda bile çelişkileri bile fark edemeyecek bir duruma düşürülmek, beyinleri yıkanmak, mankurtlaştırılmak!

Bu tür çelişkiler, giderek artacak, Atatürkçülük etrafında bir bulanıklık yaratılmaya hız verilecek, HDP bir yana PKK bile haklı ve masum gösterilmeye gayret edilecektir.

Uyanıklık zamanıdır!