Nisan ayının ilk yarısında olacağı anlaşılan yeni anayasa tasarısının referandum sürecinin kampanyası, T.B.M.M. den iletilen tasarı henüz Sayın Cumhurbaşkanı tarafından imzalanarak Resmi Gazete de yayınlanmadan başladı. Özellikle AKP tarafından başlatılan ‘Evet’ sloganlı TV gösterileri kamuoyuna sunulmaya başladı. Rıdvan Dilmen’in başrol oyuncusu olduğu evet diyenlerin çekimine, Arda Turan ve Burak Yılmaz katıldılar ve şarkıcı Murat Boz da orada boy gösterdi.

Rıdvan Dilmen’in bu rolüne kendi beklentileri açısından itirazımız yoktur ama milli takım oyuncularının kendilerini siyasete meze etmelerini anlayışla karşılamak zordur. Gerçi sosyal medyada da yorumlar başladı ve bir tür kampanya bu alanda da yürütülüyor artık. İlerleyen günler içerisinde bu hareketlenmelerin artacağı kuşkusuzdur. Sosyal medya ağından siz okurlarım için bir ileti seçtim. Sayın Cüneyt Şaşmaz tarafından iletime sokulan söz konusu bu iletiyi, mesleği reklam sektörü olan ‘bir bilen’ kaleme almış.

Kampanya yürütebilmek konusunda deneyimli olduğu anlaşılan Ateş İlyas Başsoy’un önerilerini ilgilenenler için yol gösterici olarak görmekteyim. Buyurun birlikte okuyalım; (Ateş İlyas Başsoy'u bilenler vardır, reklamcıdır; "AKP neden Kazanır CHP neden Kaybeder" kitabının da yazarıdır.) Yazı, Ateş Bey'e ait... “Referandum sürecinde hepimize düşecek çok iş var" diyor, yazı şöyle: “Trollerle vakit kaybetmeyin. Beyni yıkanmış embesillere, amigolara laf yetiştirmeyin. Bir faşisti ikna etmeye çalışmayın. Bunlar zaman kaybıdır. Ayrıca moralinizi ve dengenizi bozar ki amaçları budur. Bu yılanlar bunu bile bile yaparlar. Aynı şekilde kendi kendinize propaganda da yapmayın. Birbirinizi gaza getirirken söylemi yükseltmeyin.

Basit konuşun. Ve sadece "siyasetsiz seçmene” konuşun. Yani fanatik olmayan, sözden anlayan ama an itibari ile "evet" diyecek olan makul insanlarla konuşun. Onları aşağılamayın, tüm "evet’çileri” bir potaya koyup kamplaştırmayın. Sevgi, saygı ve anlayışla konuşun. Konuşmanın ilk cümlesi, insanların bir oranda sempati duyduğu lidere küfür olmasın. Anlayışlı olun çünkü bu ülkede akıl almaz bir medya tahakkümü var. Doğru bilgiye ulaşamayan ama çarpıtılmış bilgiyle sistemli olarak kandırılan, iyi niyetli, ahlaklı ve temelde ülkenin refahını isteyen milyonlar var. Öfkeden delirdiğinizi ve bardağınızın taştığını biliyorum; ama sizi bu hale getirmek de bilinçli bir iş. Bu tuzağa düşmeyin. Ortada seçim sonucunu değiştirecek milyonlarca akıllı kardeşimiz var.

Haziran seçimlerinde hem CHP, hem HDP, umut dolu, kendine güvenen ve halkı kucaklayan bir dil tutturdu. Ve AKP'ye inanmayanlar yüzde 60 aldı. Bu seçimde de aynen böyle güler yüzlü, sabırlı ve öğretici olmamız gerekiyor. Gerçekte kan kusuyor olsak bile...” *** AK-ŞAKA, yetkilerin sınırsız ve denetimlerin ise nerede ise matematiksel bir bilinmeze endekslendiği bu yeni düzenin, parlamenter demokrasiden daha çok tek adam rejimini çağrıştırdığını düşünmektedir. Kişisel oyu, bu düşüncesine koşut olarak gerçekleşecektir.

Erdal Akalın (27.01.2017)