Çeşitli tarihlerde Mersin’e gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, hemen her gelişinde bir vesileyle;

“Mersin’liler Mersin’e sahip çıkınız” sözlerini söylemiş ve ardından da, neden bu sözü söylemesi gerektiğinin açıklamasını yapmıştır.

Atatürk 1937 yılının Kasım ayında Mersin’e gelir. Mersin’in iklimi hastalığına iyi geldiği için yaklaşık 3 ay Mersin’de kalır. 1938 yılının Ocak ayının son günlerinde de Mersin’den ayrılmaya karar verir.

O yılları yaşayan Hamdi Gözneli şöyle anlatır:

“Mersin’deki hava değişiminin Atatürk’e çok iyi geldiği ve sağlığında gözle görülür düzelme olduğu söyleniyordu.

Mersin İstasyonundan Ankara’ya gideceği haberleri üzerine, yüzlerce- binlerce Mersin’li gibi ben de istasyona gittim. Mersin Emniyet Müdürlüğü güvenlik ve organizasyonu yapıyordu. Tanıdığım Komiser Emin Bey vasıtasıyla Atatürk’ün veda konuşması yapacağı kürsünün çok yakınında bir yer buldum.

Atatürk coşkulu alkışlar ve tezahüratlar eşliğinde kürsüye çıkarak halkı selamladı. Sol elinde baston vardı ve sağlıklı görünüyordu. Ata’nın sağlıklı görüntüsü Mersin’lileri çok sevindirmişti. Alan alkıştan tezahürattan adeta inliyordu.

Atatürk’ün sağında Vali Bey, solunda Belediye Başkanı Mithat Bey vardı. Kürsüye çok yakın olduğum için konuşmaları rahatlıkla duyabiliyordum. Tören başlamamıştı. Atatürk, Belediye Başkanına dönerek, sağ eliyle KUZEY tarafını gösterip;

“Ben size kuzeye doğru 5 geniş cadde açılmasını söylemiştim. Neden bugüne kadar başlamadınız?” diye sordu. Mithat Beyin adeta fısıltıyla verdiği yanıtlarını duyamamıştım ama Atatürk’ün kızdığını gözlemledim. Ardından da,

“Olmaz böyle bir şey! Bu caddeler hemen açılmalıdır. Bunu yaparken de Güney’den Kuzey’e doğru olmasına dikkat edilmeli ve iskan sahası Kuzey’e doğru kaydırılsın!” dedikten sonra sesinin tonunu biraz daha yükselterek;

“Reis Bey… Reis Bey! Tekraren söylüyorum, şahsınızla Mersin’lilere hitap ediyorum. MERSİN’E SAHİP ÇIKIN. Burası yakın zamanda bir Nice… Bir D’Azure gibi Dünyaca ünlü sahil şehirlerinin arasında yerini alacaktır.”

“Tekraren söylüyorum” derken, 17. Mart. 1923’de Mersin’e geldiklerinde “Mersin’e sahip çıkın” demişler ve bu sözlerinin iktisaden Mersin’e sahip çıkın anlamında söylediklerini belirtmişlerdi. Ama son konuşmasında söylediği sözünü ise Mersin’e her anlamda sahip çıkılması anlamında söylemişlerdi.

Aradan yıllar geçti. 1957 yılında Mersin’e geldim. Mersin’in bir “taş yığını” haline geldiğini üzülerek gözlemledim. O dönemin Belediye Başkanı Mithat Beyi sordum, Mihrican Yaylasında olduğunu söylediler. Yaylasına kadar gittim. Çok yaşlanmıştı. Çok candan karşıladı ama beni hemen hatırlayamadı. 1938 Ocak ayındaki İstasyondaki olayları anlattığımda;

Önce biraz irkildi, düşünmeye başladı… Hafifçe gülümseyerek, “Evet evlat hatırladım. Mersin’in bu hale geleceğini tasavvur dahi etmemiştik.” Demekle yetindi.

Atatürk Mersin Caddelerinin geniş tutulmasını, yerleşim alanlarının Kuzey’e kaydırılmasını, böylece verimli toprakların korunacağını ve sonraki yıllarda Mersin’in Nice (Nis) gibi Dünyaca ünlü turistik şehirlerden biri olacağını 90 YIL ÖNCE görmüş ve bunu İKAZEN bildirmişlerdi.

Büyük Atatürk’ün ömrü biraz daha uzun olabilseydi, bugün Mersin’in türü ve benzeri kalmayan ŞEKERPARE ve MERSİN YAFASI portakal ağaçlarının yetiştirildiği verimli topraklar BETON YIĞINLARININ altında kalmazdı.”

Büyükşehir Belediye Binasının denize bakan cephesinde Atatürk’ün vecizesi “MERSİN’LİLER MERSİN’E SAHİP ÇIKINIZ” sözleri IŞIKLI olarak yazılmıştır.

Büyükşehir Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın da;

Atatürk’ün sözlerinin hemen altına yazdırdığı, “ATA’M EMANETİNE SAHİP ÇIKIYORUM” sözlerini ve

100 yıldır Mersin’e ‘NASIL SAHİP ÇIKILDIĞININ’ yorumunu saygıdeğer okuyuculara bırakıyorum…