18 Ocak tarihli köşe yazımda Milli Mutabakat’ın Mersin’e etkisinin neler olabileceğini kaleme almıştım. Şimdi Mersin’de çatı aday formülü üzerinde konuşulmaya başlandı.  Konuyu biraz derinleştirmekte fayda var. 

Ak Parti ve MHP bu mutabakat çerçevesi içerisinde ortak aday formülünü benimsemiş gibi görünüyor. Mersin’de yerel seçimlerde aday üretmekte zorluk çeken Ak Parti’nin MHP adayı ile seçime girmesi olasılığı gün geçtikçe belirgin hale geliyor. Mevcut Başkan Burhanettin Kocamaz hem siyaseten hem de bulunduğu konum açısından en iddialı aday gibi.. Toplumun bazı kesimleri açısından tartışılan  projelere imza atan, gönlüne ve temposuna göre yönetim kadrosu kurmakta uzun süre sıkıntı çeken, bu da yetmezmiş gibi  FETÖ meselesinde mercek altına alınan ve hali hazırda müfettişlerin detaylı incelediği bir kurumun başında olan Burhanettin Kocamaz, geçirdiği bu evreye rağmen milli mutabakat formülü için Mersin’deki ilk adresi olacağa benziyor. 

Mevcut siyasi erk Mersin’deki planlamayı yaparken bir çok parametreyi de yan yana koymak zorunda. Kocamaz’ın yaşam ve siyasi odağı olan Tarsus, Mersin siyasetinin aort damarı. Bunu sadece bir siyasi parti üzerinden kurgulamıyorum. Bakın CHP’ye .. Adil Aktay , Serdal Kuyucuoğlu, Vahap Seçer, İstemihan Talay gibi isimler, Tarsus’ta sadece Antik Roma Yolu olmadığının kanıtı gibiler. Yerel iktidarın yolu da Tarsus’tan geçiyor. O nedenle Kocamaz’ın Tarsus angajmanı mutabakat için önemli bir veri. 

Yörük olarak tabir ettiğimiz 2. bölge oylarını belirleyecek iki unsur var. Biri siyasi diğeri de ekonomik. Demografik yapısı itibariyle “Vatan-Millet-Ezan-Bayrak” terminolojisi ağır basan 2. bölgenin tarlaları , genel ve yerel iktidarın ekonomik değirmeninden taşınacak su ile verimli bir araziye dönüşecek ve bu da isim kim olursa olsun mutabakatın adayına büyük bir avantaj sağlayacak. Seçimin dengelerinin değişmesi için diğer partilerin aday stratejisi ve ittifak formülü,  mutabakat adayının profiline ve gücüne yakın olmak durumunda.. 

Bir diğer kritik bölge ise Kürt vatandaşlarının yoğun olarak yaşadığı hinterlant.. Kürt oylarının yönelimi ve sayısı seçimin ibresini ciddi manada etkileyecek. Milli Mutabakat bu alanda istediği karşılığı alabileceği yumuşak iklimi yaratacak bir aday bulmak zorunda. Bu kritik bölgenin aday profilini ise Kocamaz’dan çok Kürt vatandaşlarının yoğun yaşadığı Toroslar’da her seçim açık ara birinci olan Hamit Tuna taşıyor. Tuna, vatandaş teması, sosyal belediyecilik anlayışı, dokunabilirliği ve soft siyasi kimliği ile milli mutabakatın seçim öncesi hesaba katmadığı bölgelere uzanan eli olabilecek güçte... 

O günde yazmıştım eğer yerelde bir anlaşma sağlandığı takdirde Milli Mutabakatı’nın tercihi bu iki aday dışına çıkmaz. Kocamaz yerel iktidarını, Tuna da Mersin’in özel yapısına uyan ve dengeleri gözeten bir kimlik olma avantajını seçimlere yansıtacak isimler olacak. 

Öte yandan, bu iddialı iki adaydan biri ile yola çıkması muhtemel bir milli mutabakatın karşısına parti içi tartışmaları gelenek haline gelen CHP’nin tek başına dikilmesi bu maçı oldukça zora sokabilir. Bunun için ulusalcılarla , yeni solcuların parti içi mücadelesinin seçim meydanlarına inmeden çözülmesi ve asgari müşterekte birleşen  bir siyasi jargon oluşturulması gerekir.. Unutulmasın ki ; Mersin genel siyasetin etkilerini en çabuk hisseden ve tepki veren kentlerin başındadır. Üst tarafta yaşanacak bir çözülme, CHP’nin yerel iktidar hevesini kursağında bırakacaktır. Öte yandan CHP’nin İYİ parti ile yapacağı ittifak hem milli mutabakattan çalacağı oylar, hem de ulusalcıların tepkisine neden olan HDP diplomasisi ve yakınlaşmasını nötrleme açısından da akılcı olacaktır.  Çünkü bu ittifakın getireceği avantaj Mersin’i diğer kentlere göre daha fazla ilgilendirmektedir. 

Eğer CHP, bu stratejiyi uygulayamaz ve Mersin’in demografik yapısını göz ardı eden bir adayla da seçime girerse, milli mutabakat, milli iradeye ve ardından da yerel idareye yelken açacaktır.