Bugün dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu süreci kavrayamayanlara, kan dökücü ABD emperyalizmine "demokrat", "ilerici", "halkçı" sıfatlarını  yakıştıran ve bu güce sırtını dayayarak siyaset yapma çabasına girenlere ve ama en önemlisi, dünyanın mazlum milletlerinin ayağa kalkmasını ve özgürlüklerine kavuşma mücadelesini küçümseyenlere ve engellemeye çalışanlara, tarihten olumlu dersler çıkaramayanlara en çarpıcı cevabı, bize bugün de stratejik bir yol gösteren, mazlum milletlerin büyük önderi, dünyanın baş belası emperyalizmin kararlı düşmanı Atatürk vermektedir.

     Atatürk, Mart 1933'te diyor ki: 
     "‘Doğudan doğacak olan güneşe bakınız.      Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün doğu milletlerinin uyanışlarını öyle görüyorum. 
     Bağımsızlık ve hürriyetlerine kavuşacak daha pek çok kardeş millet vardır. 
     Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün engellere rağmen manileri yenecekler ve kendilerini bekleyen güzel geleceğe kavuşacaklardır. 
     SÖMÜRGECİLİK ve EMPERYALİZM yeryüzünde yok olacak ve yerlerine, milletlerarası hiçbir renk, din, ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı gelecektir."

     Atatürk'ün bu stratejik tespitinden sonra, Atatürkçü olduğunu söyleyenlerin, Türk milliyetçisi olduğunu iddia edenlerin mazlum milletlerin baş düşmanı olan özellikle ABD emperyalizmi karşısında uyanık olmaları ve kararlı bir tutumla millî savunma hattında, vatan fedailiği çizgisinde rol oynamaları gerekmez mi?
     Ne dersiniz?