Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Oktay Öztürk, MHP iktidarında 6 ay içinde terörün tamamen ortadan kaldırılacağı taahhüdünü yinelerken, “Güvenilebilecek, sığınabilecek tek liman MHP. Türk’ün de umudu biziz. Kürt’ün de umudu biziz” değerlendirmesinde bulundu.

ÖZTÜRK’TEN ÇANAKKALE ÖRNEĞİ

Tarsus’ta Yeni Mahalle ve Cetvel’de akşam saatlerinde vatandaşla buluşan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk, ülkenin içinde bulunduğu ateş çemberinden çıkabilmek için 1 Kasım seçimlerinin bir milat olduğunu söyledi. Özellikle 7 Haziran seçimleri sonrasında sayısı 200’e yaklaşan şehit haberleri nedeniyle milletin artık televizyon açmaya korkar hale geldiğini aktaran Öztürk, verdiği Çanakkale örneği ile de çıkış yolunu gösterdi. Sözlerine “Çok işimiz var” diyerek başlayan Öztürk, “Ülkemiz yangın yerine dönmüş. TV’lerin kumandasını harekete geçirmeye korkuyoruz. Acaba yine şehit haberi var mı diye korkuyoruz. Çünkü bu gövdeyi öylesine zayıf bırakmışlar ki; her mikrop hayat hakkı bulmuş. Herkes cesaretle beslediği kini kusabileceği anı bekliyor. Ama biz sırtımızı ne Kandil’e ne PKK’ya ne de başka yerlere yaslamıyoruz. Sırtımızı burada Cetvel’in insanlarına yaslıyoruz ve diyoruz ki; hiç kimsenin korkmasına gerek yok. Bu milletin geçmişte dara düştüğüne karar vererek gelip bunu resimlemek isteyen bir İngiliz gazetecinin arşivlerde de olan değerlendirmesini anlatmak istiyorum. Çanakkale harbi sona doğru gidiyor, 7 düvel umutlanmaya başlamış, dışarıya da ‘Artık kazanıyoruz’ yalanlarını uçurmaya başlamışlar. Bir İngiliz gazeteci Türklerin mağlubiyetini yerinde tespit ederek resimlemek ve haber iletmek üzere Türkiye’ye, Çanakkale’ye geliyor. Burada gezerken bir çöplük dediğimiz yerde 3 çocuğun oynadığını görüyor. Çocukların birinin sırtında çuvalın ortası kesilerek başından geçirilmiş, beli kemerle bağlanmış çuvaldan bozma bir kıyafet var. Ötekisinin bir yamasını ipin ucundan çeksen çıplak kalacak. Diğeri ise ondan beter. Bu manzarayı görünce gazeteci ‘Evet Türklerin sonu gelmiş’ diyor. Çocuklara yaklaşıp nerede oturduğunu soruyor. Kulübeyi gösteriyorlar. Babanız var mı? Hayır diyorlar, şehit oldu. Anneniz var mı? Hayır, o da öldü. Derken o kulübeden yaşlı, beli bükülmüş bir kadıncağız çıkıyor. Bağırıyor; Gazanfer, Mücahit, Fatih… Haydi gelin çorba yaptım çorbanızı için. İngiliz gazetecinin düştüğü not; ‘Sırtına giyecek bir şeyi yokken, harp kapısına dayanmış ve dara düşmüşken çocuklarına Gazanfer, Mücahit ve Fatih ismini koyan bu milletin mağlup edilmesi, tarih sahnesinden silinmesi mümkün değildir. Bizimkiler bugüne kadar bizi aldattılar, yalan söylüyorlar’. Gazeteci bir de bilseydi o cephede ölüm için sıraya geçip, kendi kuranını kendi okuyup, kendi mezarını kazan insanların o cephede yattığını görseydi, bu milletin dara düşebileceğine inanır mıydı? Mümkün değildi. Çünkü başlarında bu milletin büyüklüğüne inanmış, iman etmiş, o cephede komutan olarak savaşan Mustafa Kemal vardı. Bugün ki sıkıntımızın altında yatan da; başımızda bu millete mensubiyetlik duymayan, dolayısıyla bu milletin hakkını, hukukunu savunamayan idareciler var. Pazarlık masasına oturdukları Türk Milletini tarihten silecek maddelere evet diyenler var. Bunlardan kurtulmamız lazım” dedi. 

“YARISI KORKUDAN İNİNE ÇEKİLİR”

Türkeş’in yetiştirdiği bir milletvekili olduğunu anımsatarak terörün bitmesi için gün veren Öztürk, “O, 90’lı yıllarda dedi ki; ‘Bize imkan tanıyın 1 yılda terörü bitiririz’. Sayın Genel Başkanım Devlet Bahçeli de biz de rahmetli Başbuğ Türkeş’in yolundan geldik. Kaybedecek hiç zamanımız yok. Derhal işe başlayıp, değişen zaman, teknoloji ve şartlarla 6 aylık ömür biçiyoruz. Zaten biz iktidar isek bunların yarısı korkusundan inine çekilir. Diğer yarısına da devletle oyun oynatmayız. Onlara diyeceğimiz; ‘Gelin Türk adaletine teslim olun. Bu millete karşı işlediğiniz cinayetlerin hesabını verin. Bugüne kadar nasıl bu topraklarda kardeşçe yaşadıysanız yine yaşamaya devam edelim’ olacak. Bunu onlara söylerken onların cici çocuğuna da bir şey söylüyoruz; Biz HDP ile neden bir arada olmuyoruz biliyor musunuz? HDP Genel Başkanı 6-7 Ekim’de ‘Çıkın sokaklara alan hakimiyeti kurun’ dedi. Leşe üşüşen akbabalar gibi sokaklara salınıp 55 insanımızı canice katlettiler. 2 bin 500 civarında aracı, binayı, yeri yurdu yaktılar. Daha sonraki aylarda bu Genel Başkan bir talimat daha verdi. ‘Silahlanın, alan hakimiyetini kurun’ dedi. Sayın Genel Başkanımız boğazlarda viski yudumlayıp bunlara oy veren şerefsizler dedi ya; haksız mı? Siz bunu görmediniz mi? Verdiği emirlerle nice insanlar katledildi görmediniz mi? Yine buna inanmış insanlar belediye otobüsünü kundaklayarak üniversiteye hazırlanan 18 yaşındaki kızımı diri diri yakmadı mı? Siz bunu göreceksiniz ve bunun demokraside yerinin olduğunu kabul ederek pohpohlayacaksınız. CHP Genel Sekreteri ‘HDP’nin barajı aşması noktasında biz üzerimize düşeni yaptık’ diyor. Birçok milletvekili HDP barajı aşsın diye oy verdiklerini söyledi. Bugün de Mersin’de HDP’ye giden oyları geriye çağırma yüreği göstermiyorlar, ama yeter ki HDP barajı aşsın diye ülkücülerin oylarına talip oluyorlar. Haine, hainlerle işbirliği yapanlara gidecek oyunuz var mı?” diye sordu. Öztürk, aldığı “Hayır” yanıtına da “İnşallah duymuşlardır” diye karşılık verdi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin bu millete asla tutamayacağı bir söz vermediğini anımsatan Öztürk, “Bugün de verdiği her sözün arkasındadır. Milliyetçi Hareket Partisi’ne güvenin. Güvenilebilecek, sığınabilecek tek liman. Türk’ün de umudu biziz. Kürt’ün de umudu biziz” sözleriyle konuşmasını tamamladı.