Kılıçdaroğlu CHP’yi tersyüz ediyor! | DEMOKRAT MERSİN | Mersin'in Demokrat Gazetesi

 
 
 
21:57  MERCAN’DA BİR İLK: ‘GECE GÖZLEM ETKİNLİĞİ’  21:35  ŞEHITOĞLU, DURAK’A TAM DESTEK VERDI  10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı  10:00  BAŞKAN SEÇER MUT HALKIYLA BULUŞTU  09:55  BAŞKAN ÖZYIĞIT, “BALıK PAZARı SAYıSıNı ARTTıRACAĞıZ”  09:39  CEZAEVI AVUKAT GÖRÜŞME ODASıNDA YENILEME BAŞLADı 
Kılıçdaroğlu CHP’yi tersyüz ediyor!

 

Ender Erdemil’in Kaleminden

2014 yılının Ekim ayında yazdığım yazı hala güncelliğini koruyor. Kılıçdaroğlu CHP’yi tersyüz etmeye devam ediyor. Hoş, Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olduğu 2010 yılından bu yana CHP’yi Yeni CHP yapma çabaları konusunda yazdığım tüm yazılar güncelliğini koruyor. 
Kılıçdaroğlu adım adım Türkiye’nin düşmanlarına yaklaşıyor…
1 Kasım seçimleri öncesinde, PKK’ya yapılan operasyona “barış” söylemiyle karşı çıkması, “çözüm” den söz ederken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı diye etnik kökene dayalı vatandaşlık kavramını anlatan, “özerklik şartı” getireceğini söyleyerek bölünmeye ışık yakan Dersim’li Kemal, vatan savunması konusunda meydanı AKP’ye bıraktı. PKK ile etkin mücadeleye girişen AKP, 1 Kasım seçimlerinde; vatanının, milletini savunan tek parti olarak öne çıktı. Memleketi önce bölünme noktasına getirip sonra da savunmaya kalkan AKP bu görünümüyle seçmenin oylarını topladı.
Kılıçdaroğlu, CHP’yi aklı sıra yenileştirirken, gericileştirdi. Gayrı milli çizgiye soktu. Politikalarını, her zaman sözünü ettiğimiz Temmuz 2014’te yayınlanan ABD, Türkiye ve Kürt Bölgeleri başlıklı rapora dayandırdı. Batılı akıl hocalarının yönlendirmesiyle şekillendirdi. CHP’yi BOP( Büyük Ortadoğu Projesi) Muhipleri Cemiyetine dönüştürdü.
Bu ve önceki seçimlerde de bu çizgisini koruduğundan, seçmeni seçeneksiz ve çaresiz bıraktı. Sadık CHP seçmeni; partisini, şevkini ve heyecanını yitirerek desteklemeye devam etti. Seçmen, umudunu yitirmediğinden CHP hala aldığı oy oranını koruyabiliyor.
Kılıçdaroğlu yolun sonuna gelmiştir. CHP’nin başına, CHP’yi yok etme göreviyle geldiği anlaşılmıştır. Görevini tamamlamadığını düşündüğünden istifa da etmeyecektir. 
Basında yer alan hebrlere göre Kılıçdaroğlu, 2017 yılında genel başkanlığı bırakacağını söylemiş. Demek ki o tarihe kadar geride genel başkanlığını yapacağı bir CHP kalmayacaktır.
CHP, bir gün bile geçirmeden Kılıçdaroğlu ve BOP muhibi ekibini görevde uzaklaştırarak partiyi özüne döndürecek bir yönetim oluşturmalıdır.
CHP kurtulmazsa Türkiye kurtulmaz!

Kılıçdaroğlu

CHP’yi tersyüz ediyor


Ender Erdemil

Bir siyasi partiyi siyasi parti yapan bazı temel özellikler vardır. Bu özelliklerin en başında iktidar olmaya istekli, ülkeyi yönetmeye talip olmak gelir kuşkusuz. Bu siyasi partinin amacı ve hedefidir. Bu hedefe nasıl varacağını ve vardığında ne yapacağını da dünya görüşü ve bu görüş doğrultusunda oluşturulacağı politikaları gösterir. Bunların ana hatları da partinin programında yazılıdır.
Partinin kadroları bu dünya görüşünü benimsemiş, bu dünya görüşünde oluşturulacak politikaların gerçekleştirilmesi gerektiğine inanan insanlardan oluşur. Bu insanlar detaylarda anlaşamasalar bile temel düşüncede anlaşmış, parti programını benimsemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönetiminde yukarıda tanımını yaptığımız siyasi parti kavramını alt üst etmiştir. Belirli bir dünya görüşü yoktur. Her ne kadar “sosyal demokrat olduğunu ileri sürse de, sosyal demokrat bile değildir. Altı okla ilişkisini çoktan kesmiştir. Dinsel bağnazlığa “inanç özgürlüğü” olarak baktığını söylemektedir.
Kısaca Cumhuriyet Halk Partisi, adının başına yeni sözcüğünü getirip dev çınardan yeni filiz çıkarmaya kalkınca düşünsel anlamda debelenmeye başladı. Yaptırdıkları son anket nasıl bir siyasi kafa karışıklığı içinde debelendiklerinin açık kanıtı. Habertürk’te yer alan bir habere göre: “2015 seçimlerinde “psikolojik sınır”olarak gösterilen yüzde 30’u aşmayı hedefleyen CHP, “Sandıktan nasıl birinci parti çıkarım?” sorusuna yanıt aradı. 28 ilde 5 bin 55 kişiyle görüşülerek hazırlanan ve sır gibi saklanan araştırma ortaya çıktı.”
Bu anketi yaptırmasından; ne yapacağını bilmez durumda olan Kılıçdaroğlu’nun “halkın talepleri doğrultusunda politikalar” belirleyip oyları kapmayı düşündüğü anlaşılıyor. Buradan yola çıktığımızda Kılıçdaroğlu’nun politika belirlerken, ülkenin geleceğine, halkın ekonomik ve sosyal yapısının geliştirilmesine bakmak yerine halktan nasıl oy alacağına baktığını görüyoruz. Bu da Cumhuriyet Halk Partisinin kimliksizleştirilmesinin ve kişiliksizleştirilmesinin asıl kaynağı.
Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun tüm kesimlerini kucaklayabilmek adına CHP’nin ilkelerini beğensin beğenmesin, pek çok kişiyi partiye çağırdı. Bunların çoğunu da Parti Meclisine hatta Merkez Yönetim Kuruluna aldı. Kılıçdaroğlu için “Biriyle oturup bir yerde çay içse, onu partiye davet ediyor”benzetmesinin yapıldığını duydum.
Kılıçdaroğlu’nun oy alma umuduyla yaptığı son çıkış, asıl adı Ayn Al-Arab olan Kubani’yi kurtarmak istemesi. Yaptığı basın toplantısında AKP’nin meclisten geçirdiği tezkerenin değiştirilerek Türk Askerinin Kubani’yi kurtarmasını istiyor. Gerçek Gözcü Gazetesinin haberine göre Kılıçdaroğlu bu konuda şunları söylüyor: “Bugün ise hükümeti aklıselime davet etmek istiyoruz. Gelin, askerimizin kara harekâtını Kobani’nin kurtarılması ve IŞİD’ten temizlenmesi amacıyla sınırlandıralım. Tezkereyi hemen çıkaralım böylece halkımızın akrabalarını IŞİD’in öldürmesine izin vermeyelim. Askerimizi derhal geri çekeceğimizi de taahhüt edelim.” 
Sözlerini sürdürürken; “Komşularımızın olduğu bir coğrafyada katliam yaşanmasına izin vermek istemediklerinin altını çizen Kılıçdaroğlu, “Bir katliam olmamalı orada. Eğer orda bir katliam olur AKP hükümeti bunu seyrederse bunun bedelini öder. Yazık günahtır o insanlara. Türkiye teröre teslim olan bir ülke konumuna asla düşmemelidir. Hukukun üstünlüğü neyse onun gereğini yapmalıdır. Terör, katliam bir insanlık suçu mu? İnsanlık suçu. Bütün dünyada mı? Bütün dünyada. Müdahale mi? Yeri geldiğinde müdahalede edilecek. Buradan hiç kimsenin tereddüdünün olmaması lazım” diyerek işe tamamen insani boyutuyla baktığının altını çiziyor.
IŞİD günlerce Türkmenleri katletti. Türkmenler katledilirken böyle bir tezkere çıkarılması neden aklına gelmedi? Diye düşünmeden edemiyoruz.
Bir gazetecinin; “Mevcut tezkerede bir de PKK ifadesi yer alıyor. Sizin tezkerenizde PKK’ya yönelik bir yaptırım ya da önlem söz konusu mu? PKK yer alacak mı sizin önerdiğiniz tezkerede?” sorusuna verdiği  “Hükümet eğer ciddi bir tehdit olduğu yönünde görüş beyan ederse ve o konuda gerekçelerini getirirse hayır demeyiz” yanıtı ise dehşete düşürür nitelikte. Belli ki gene belli çevrelerden oy almak adına PKK’nın terör örgütü olduğu aklından çıkıvermiş. Erdoğan bile sonunda hatırladı…
Ayn Al-Arab veya Kubani PYD’nin Suriye topraklarında özerkliğini ilan ettiği kantonlardan biridir. PKK açısından da “demokratik özerkliği” temsil etmektedir. Düşerse, PKK’nın devlet kurma işini beceremeyeceği ayan beyan anlaşılacaktır.
Büyük olasılıkla kuşatmadan önce, katliama karşı önlem olarak kasabadaki sivil halk boşaltılmış; kasabada, savunma amacıyla PYD kalmış olmalıdır.
Türkiye’nin asker göndermesi iki anlam taşır: 1. Bir terör örgütü olan PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’ye doğrudan destek, 2. Suriye’nin toprağına tecavüz.
 Olması gereken kendi toprağındaki sorunu Suriye’nin çözmesi, bu amaçla Suriye’ye destek verilmesidir.Devlet olmanın gereği budur.
Kılıçdaroğlu gene aklına ilk geleni, enini boyunu düşünmeden “politikalaştırmıştır.”
Kılıçdaroğlu’nun üzerinde düşünmediği bir başka konu da, Kubani’yi kurtarma işinin, “gider, kurtarır, döneriz” lafının söylenişi kadar kolay olmadığıdır. Orası bir bataklıktır. Giren, çıkmak için büyük bedel öder.
Ankete geri dönersek, sorulan sorular ve yanıtları Kılıçdaroğlu’nun kafasını daha da karıştıracak niteliktedir. Anket sonuçlarını buraya almıyorum. İsteyen Gerçek Gözlem Gazetesinden okuyabilir.
Bir siyasi partinin politika oluşturabilmek için bu kadar debelenmesi yöneticilerinin basiretsizliğin işaretidir.  Halkın taleplerine ulaşmaya çalışıp, ona göre politika belirlemesine siyaset biliminde  “popülizm” deniyor. Türkçesi; halk dalkavukluğu veya kitle kuyrukçuluğu…
Siyasi partiler programlarıyla var olurlar. Siyasi Partilerin toplumu geliştirip ileri götürme iddiaları vardır. Parti Programları bu iddianın ilkelerini belirler. Siyasi partiler de programları doğrultusunda politikalar belirleyip, bu politikaların doğru olduğuna halkı ikna ederler.
Kılıçdaroğlu bunun tam tersini yapıyor.



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!


 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA