YANLIŞ YAPTIN KILIÇDAROĞLU

İbrahim YALÇINER

Ahmet Söyler
Bu ara gazetecilik çok tartışılıyor. Bir kafa karışıklığı olduğu kesin.

“Daha önce her yazı yazan gazeteci değil” diye anlatmaya çalışırdık gazeteciliği, şimdi yeni teknoloji sayesinde üç kelimeyi yanyana getiremeyenler de  gazetecilik yapıyor bu memlekette. İnternette, dünya kadar yazı var, kes, kopyala, yapıştır yaptın mı, tamamdır.

İşin ilginç yanı bunu yapan insanlar daha çok gazetecilikten dem vurmaya başladı şu sıra.

Ahmet Söyler diye güya  bir gazeteci  geçtiğimiz günlerde bir yazı paylaştı sitesinde. Yazı gazeteciliğe ilişkindi. Bu işi ‘eğri’ yapanları anlatıyordu. Eğri gazeteciliğin bir örneği olarak da, kes kopyala yapıştır gazeteciliğini gösteriyordu. Yani ona göre eğri gazeteciler kendilerinin olmayan yazıları kullanıyorlardı.

Bu arkadaşın yazısı başkasından alınmış kes kopyala yazısı çıktı, iyi mi.. Yani bir insan eğri gazeteci olarak ancak kendisini bu kadar güzel anlatabilirdi. Söyler’e teşekkür ediyorum, kendisini tarif ederek bizi yormadığı için…

Gerçeğe bağlılık.

Gazetecilikten başladık devam edelim. Dedim ya çok tartışılıyor gazetecilik.. Aslında o kadar kafa karıştıracak bir şey yok. Gazetecilik kamu mesleğidir. Kamunun bilgi alma ve  haber alma hakkını yerine getirir. Neden?  Kamuoyu düzgün oluşsun, dolayısıyla ülke iyi yönetilsin diye. Bu nedenle gazetecilik düşünce özgürlüğüyle doğrudan ilişkilidir. Gazeteci özgür olacak ki, kamuoyu doğru oluşsun.. Ancak özgür gazeteci kamu oyunu  bilgilendirme görrevini yerine getirebilir. Bir de tabii bu bilgilendirme aracılığıyla gazeteler kamu yönetiminde dolaylı olarak denetim yapmış olurlar.

Gazetecilerini bütün bunları yapabilmesinin tek bir koşulu vardır.  O da gerçeğe sadakattır. Gazeteci objektif olmak, bilinen somut gerçeğe sadık olmak zorundadır. Elbette gerçeği görmenin, yorumlamanın bir çok biçimi vardır. Dolayısıyla gazetecinin yorum yapma, farklı değerlendirme hakkı da bulunur. Bu da gazetecinin düşünce özgürlüğüdür zaten. Özeti: gazeteci haberde gerçeğe bağlı, bu gerçeği yorumlama konusunda  özgür kişidir. Bu çerçevenin dışında kalan hiç kimse gazeteci değilidir. Ne yazarsa yazsın, nerede yazarsa yazsın. Kim olursa olsun…

Terör desteklenemez.

Bir nokta daha var. Gazeteci özgürlüğü, terörü, terör örgütllerini desteklemek ve teşvik etmekle sınırlıdır. Hiçbir gazete ve gazeteci şiddeti övemez, yüceltemez, terör örgütlerini dolaylı ya da dolaysız  destekleyemez. Bu dünyanın en özgürlükçü demokrasilerin de bile suçtur.

Eğer gazetecilik adına böyle bir şey varsa, gazeteci tutuklanır da, hapsedilir de..

Bunu herhangi birileri için söylemiyorum.. Genel ilke olarak söylüyorum.. Akıllarda kalsın..

Yanlış yaptın Kılıçdaroğlu.

Geleceğim yer şu: Kılıçdaroğlu Adana’daki mitinginde Nazlı ılıcak ve Ahmet ve Mehmet Altan kardeşleri alkışlattı. Haliyle tepki topladı. Mitingde bulunanlara bu kişlerin isimlerini saydırarak “ burda” diye bağırtmanın anlamı ne allahaşkına… Yani bu kişiler aramızda diyorlar. Bu kişiler CHP’nin kahramanları mı? Peki bunlar gazeteci mi?  Bu kişilerin fetö örgütüyle ilişkileri çok açık. Gerek Taraf gazetesi gerek Nazlı Ilıcak bir fetö operasyonu olan “ ergenekon ve balyoz davalarının tetikçiliğini yaptılar.. Gerçeğe sadık olmadılar, tertipleri, sahte delilleri, düzmece belegeleri savundular.. insanların ölümlerine, ailelerin parçalanmasına, onlarca gazeteci, bilim adamı ve siyasetçinin yıllarca hapiste yatmasını sağladılar.. Bunlar bizzat bu operasyonun içindeydiler. Attıkları manşetlerle, yazdıkları köşe yazılarıyla suç işlediler..

Diyelim bu insanlara adil yargılama yapılmıyor. Elbette bunlar eleştirilebilir. Ancak ne gazeteci olarak bunlar savunulabilir ne de bu kişiler o yurtsever CHP kitlesine alkışlatılabilir.

Yanlış yaptın Kılıçdaroğlu yanlış. İnsanların vijdanlarını bu kadar sızlatmaya hakkın yoktu..