BİZE DAYATILAN, 16 NISAN'DA YAPILACAK OLAN BU REFERANDUMDA, BAŞKANLIK İÇEREN BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİN KABULÜ DURUMUNDA, 
DIŞ SALDIRILARA, EKONOMİK TEHDİDE VE KRİZE VE HATTA BÖLÜNME İHTİMALINE KARŞI TÜRK MİLLETİ'NİN EN GENİŞ BİRLİĞİNİN SAĞLANMASININ GEREKTİĞİ BU GÜNLERDE, KUTUPLAŞMA YARATILARAK MİLLİ DEVLET DAĞITILACAK, 
BÖLÜNME TEHDİDİ ARTACAK VE TBMM FİİLEN DEVRE DIŞI BIRAKILARAK TÜRK MİLLETİ PARÇALANACAKTIR.

BİLİNDİĞİ GİBİ BÖLGEDEN ÇEKİLMEK İSTEMEYEN ABD, TERÖR ÖRGÜTLERİ VASITASI İLE BÖLGEDE VE ÜLKEMİZDE KAOS YARATARAK TÜRKİYE’NİN ZAAFA DÜŞÜP TESLİM OLMASINI HEDEFLİYOR.

Yeni yılın ilk saatlerinde yaşadığımız 39 insanımızın şehit olduğu İstanbul Ortaköy saldırısı, İzmir Adliyesi’ne yapılan saldırı girişimi, şehit verdiğimiz Fethi SEKİN'in ancak bir İstiklal Savaşı'nda görülebilen kahramanlığı, içinde yaşadığımız sürecin olağanüstü bir döneme damgasını vurduğunu göstermektedir.

Bu yaratılmak istenen kaos ve kutuplaşma süreci, ancak güçlü bir meclisin varlığı ve bütün milletin birliği ile alt edilebilir.

Başkanlık dayatması, özellikle bu günlerde milletin ayrışmasına ve dolayısı ile de ülkemize ve milli devletimize yöneltilen saldırıların güçlenmesine hizmet etmektedir.

Başkanlık, içinde bulunduğumuz birlik ve milletleşme sürecini engeller, 
ülkemizde ve bölgemizde emperyalizm ve terör örgütlerinin yarattığı cehennem ateşinde, her zamankinden daha fazla bizi milli birliğe zorlayan bu koşullarda, toplumda daha şimdiden görüldüğü gibi kutuplaşmayı tetikler, 
sosyolojik olarak da cemaat ve tarikatların, etnik farklılıkların öne çıkmasına yol açarak, milli devletlerin baş düşmanı küreselleşmeye ve emperyalizme hizmet eder. 
Ülkede ve bölgede kargaşanın bitmesine değil daha da içinden çıkılmaz bir hale gelmesine neden olur. 
Yasama ve yürütmede yapılacak olan değişiklikler sonucu 1920'de İstiklal Savaşı'nın ateşi içinde öncelikle bu amaçla oluşan TBMM'ni Türk Milleti'nin iradesi ve temsilcisi olmaktan çıkartır.

Türk İstiklal Savaşı sonrasında TBMM'NDE KABUL EDİLDİĞİ BİÇİMİYLE EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ TÜRK MİLLETİNİNDİR. MİLLET ADINA DA EGEMENLİK, MECLİSE AİTTİR. KİMSEYE, HİÇ BİR KİŞİ, GRUP, SINIF YA DA PARTİYE DEVREDİLEMEZ.

ANCAK BİZE DAYATILMAK İSTENEN BAŞKANLIK SİSTEMİ, TBMM VE MECLİSİN DENETİMİNDE BULUNAN HÜKÜMETİ DE ORTADAN KALDIRMAKTADIR.

TÜRK ORDULARININ BAŞKOMUTANI, TÜRK MİLLİ DEVLETİ'NİN KURUCUSU VE KORUYUCUSU GAZİ TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NİN BU YOLLA YOK EDİLMESİNE ASLA İZİN VERİLEMEZ!

Başkanlık sistemini bize dayatmaya çalışan bu menfur faaliyet, küreselleşmeye ve emperyalist amaçlara ve bölünmeye, açıkçası ABD'ye ve onun piyonları olan PKK ve FETÖ gibi bölücü ve darbeci terör örgütlerine hizmet eder.

Bu durum, başkanlık sisteminin doğası gereği, TBMM’nin yetkilerinden uzaklaştırılmış ve koparılmış merkezi idarenin zayıflatılarak yerel idarelerin güçlenmesine ve giderayak federasyona yönelme ve bu yolla bölünme, ardından çatışma yaratacaktır.

Millet iradesi, kişisel egemenliklerin altına sürülür. 
Milletin bölünmesine, milli devletin ve milli ordunun çökertilmesine karşı dik durulması zamanıdır. 
Güçlü meclis, güçlü milli devlet ve milletin birliği vazgeçilmez İstiklal Savaşı kazançlarımızdandır.
Kaybedersek, milli devlete, milli birliğe, milletleşme sürecine ve hukuk devletine geri dönüş çok daha zor olacaktır.

Mutlaka KAZANACAĞIZ!