02 Mart 2017

Laiklik tartışması bu ülkede hiç bitmedi. Ne laikliği savunanlar doğru dürüst anladı ve anlatabildi, ne da laikliğe karşı olanlar bilerek karşı çıktı laikliğe. Kör bir insanın Fili tuttuğu yere göre tarif etmesi gibi, herkes kafasına göre yorumladı Laikliği. 

Laikliğin bize hep batıdan geldiği öğretildi. Atatürk’ün laikliği Fransızlardan aldığı ezberletildi. Laikliğin kavram olarak batıdan  geldiği doğru. Ancak Laikliği  ilkin Türkler uyguluyor. Yani Türklerin idare sistemi Laiklik. 
Laikliği ilk defa uygulayan Selçuklu Sultanı Tuğrul bey. 
Tuğrul bey, 1055 yılında Bağdat’a girerek Abbasi Halifesi Kaim’i  Büveyhilerden kurtarır. Bunun üzerine halife Kaim, Tuğrul Bey’e  Doğu’nun ve Batı’nı Sultanı diyerek iki kılıç hediye eder. kurtarır. Tuğrul bey, Kılıçlardan biri alır, diğerini bırakır, bundan sonra idari yönetimin kendisinde, dini yönetimin de Halife de kalacağını söyler. Bu net olarak dünyevi iktidar ile uhrevi iktidarın ayrılmasıdır.
Tuğrul bey, halifeyi devletten maaş alan memur noktasına getirmiş, Halifeyle sadece Vezirinin ilgilenmesini sağlamıştır. Bu şekilde Selçuklular 250 yıl boyunca ülkeyi yönetir. Aslında Osmanlı’da da benzer yönetim vardır. Hilafet her zaman Saltanat’a hizmet etmiştir. Saltanat sahipleri din adamı özeliği göstermez. 
Selçukluların bu uygulaması batı tarihçilerini de dikkat çekmiştir. Fransız Doğu bilimcisi Joseph de Guignes, “ Hunların ve Türklerin Tarihi Kökenleri” kitabında Tuğrul bey’in laik yönetim biçimine dikkat çekmiştir. Guignes kitabında, Tuğrul beyin idari yönetim ile dini yönetimi birbirinden ayırdığını özelikle vurgular. Kitap bu özelliğiyle Batı aydınlarını çok etkiler. Kitap yayınlandığı sıra Voltaire 54 yaşındadır. Bilindiği gibi Voltaire Laiklik düşüncesini sistemleştiren önemli Aydınlanma düşünürlerinden biridir. 
Daha ilginci kitap  “Dünya tarihi” adıyla 1Türkçeye çevrilmesi ve 1870 yılardan beri Türkçe’ye Askeri Okularda okutulmasıdır. Mustafa Kemal Atatürk de kitabı altını çizerek okumuştur. 
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta Hilafet tarihi çok uzun yer verir. Selçukluların Hilafetle Saltanatı ayırdıklarını döne döne vurgular. Tuğrul Bey’in Hilafetle Saltanat’ı ayırdıktan sonra 300 yıla yakın hiçbir aksama olmadan uygulamanın sürdüğünü açık açık anlatır. Böylelikle Atatürk laikliğin atalarımızın yönetim biçimi olduğunun altını net biçimde çizmiştir. 
Atatürk devlet yönetiminde inançların değil, akıl ve bilimin yürürlükte olmasını da Kutadgu Bilig’den almıştır. 
Yani iddia edildiği gibi, Atatürk batı taklitçisi değildir.  Laiklik müslümanlığa uygun değildir diyenler bir kez daha düşünsünler. Laiklik bizim tarihimizde var. Dini şekil alan iktidar savaşlarını din zannedenler her zaman yanıldı, gene yanılacaklar. 
Elbette dini kendi siyasi çıkarlar için kullananlar zaman zaman etkili oldu bu toplumda. Bunun bedelini de acı biçimde ödedik. 
Ama sonuçta her zaman akıl ve izan galip geldi. Bin yıllık tarihimiz bunu net biçimde gösteriyor. Anlamak, öğrenmek ve isteyenler için tarih büyük bir hazine.