Bugün içinde bulunduğumuz BATI ASYA’da Atatürkçü olmanın birinci ve öncelikli koşulu, BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ çerçevesinde bölgede neredeyse bütün devletlerin toprak bütünlüğünü bozarak kendine uygun olan bir düzen vermek için kargaşa ve hatta savaş dahil bütün siyasi oyunları sahneleyen ABD emperyalizmine ve şürekâsı PKK VE FETÖ VB TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI BİRLEŞMEK ve mücadele etmektir.
Atatürkçülüğün turnusol kâğıdı, emperyalist güçlere karşı Kurtuluş Savaşı vererek kurduğumuz milli devleti korumak ve kollamak için dün de bugün de yine GENÇLİĞE SESLENİŞ’te ifade edildiği gibi emperyalizme karşı uyanıklık, teyakkuz hali ve mücadeledir. 
Bu saptama ve strateji, her türlü öznel (sübjektif) durumun ötesindedir. 
Bir anlamda Türkiye’nin içinde bulunduğu ve kaderimizi de belirleyen jeopolitiğin, yani coğrafyanın bize dayattığı bir görevdir. 
Her kim, ABD'nin ülkemizdeki ve bölgedeki siyasal, kültürel ve ekonomik emperyalist tahakküm, yayılma, milli devletleri çökertme ve İSRAİL’i güçlendirme amacını gizler ve bu açık saldırı karşısında Türk milli devletini ve Türk Cumhuriyetini korumak ve muhafaza etmek görevini yerine getirmez ise ATATÜRKÇÜ olmadığı gibi gaflet, dalalet ve hıyanet içinde bulunmuş olacaktır.
Hangi partiye ve derneğe üye olursa olsun, siyasal düşüncesi ne olursa olsun o kişi, nesnel olarak emperyalist saldırının bir parçası ve destekçisi olacaktır.
Bu tavır ve tutum, 1922'li yıllarda olduğu gibi asla cezasız kalmayacaktır. Çünkü Türk milleti, vatana ve Türk milletine ihanet edenleri asla unutmaz ve affetmez.
Bu böyle biline!
Bu nedenle öncelikle ABD’nin Milli Türk Devleti’ni dağıtma, toprak bütünlüğünü bozma ve milleti bölme faaliyetine karşı siyasi uyanıklık esastır. 
ABD, bugün özellikle 2011 Martı’ndan bu yana SURİYE’ye çullanarak stratejik olarak PKK ve siyasi kanadı HDP eliyle bölgenin neredeyse tek güçlü milli devleti olan TÜRKİYE’nin zaafa uğratılarak bölünme sürecini başlatmıştır. 
AKP eliyle sürdürülen ve 24 TEMMUZ 2015 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve Türk Milli Devleti’nin zorunlulukları nedeni ile ortadan kaldırılan “AÇILIM” süreci, bu planın en önemli parçasıydı.
“AÇILIM” duvara toslamış ve Türk Milleti tarafından açıkça reddedilmiştir.  
ABD, SURİYE’de başarılı olamamış, sıkışmıştır. 
Bölgenin bütün devletleri, İRAN, IRAK, SURİYE ve TÜRKİYE nesnel olarak ABD’ye karşı ortak davranma noktasına gelmişlerdir. Doğrusu da budur! 
Ancak ABD, bölgede İSRAİL’i ayakta tutmak için kurulması planlanan BÜYÜK KÜRDİSTAN hayalinden vaz geçmiş de değildir. 
Şimdi de giderayak ABD, IRAK’a dayattığı Anayasa ile fiilen kurduğu Kürt bölgesel yönetimini, referandum yaparak sözüm ona bağımsız bir KÜRDİSTAN kurmak için kolları sıvamıştır. 
BARZANİ, ABD’nin zorlaması ile sözüm ona “bağımsız” bir “KÜRDİSTAN” kurmak için 25 EYLÜL’de bölge3deki diğer Kürt gruplarına dahi danışmadan referandum kararı almıştır. 
IRAK'IN KUZEYİNDE, 25 EYLÜL’DE BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN İÇİN YAPILACAK REFERANDUMDA AFİŞLERDE GÖRDÜĞÜMÜZ GİBİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ TOPRAĞI DA OYLANACAKTIR. 
Bu referandum, bölünmenin işaret fişeği olacaktır. 
Bu durumda Atatürkçülere ve milliyetçilere, vatanseverlere, bütün Türk Milleti’ne acil bir görev düşmektedir.   
Çünkü vatanın bütünlüğü tehlikededir. 
VATANIN BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZACAK VE ABD EMPERYALİZMİNİN VE İSRAİL’İN ÇIKARLARINA HİZMET EDECEK OLAN BU REFERANDUMA VE PLANLANAN SÖZÜM ONA BAĞIMSIZ BİR KÜRDİSTAN’IN KURULMASINA KARŞI MÜCADELE ETMEK DE, BUGÜN MİLLİ TÜRK DEVLETİ'Nİ VE TC'Yİ KORUMANIN VE KOLLAMANIN İLK ŞARTIDIR.
BU TARİHİ GÖREV DE BİZİ BUGÜN ABD EMPERYALİZMİNE KARŞI MÜCADELEYE ZORLAMAKTADIR.
ATATÜRKÇÜ, vatansever, milliyetçi olmak, bu topraklarda yaşamak bugün somut olarak her zamankinden daha fazla, daha güçlü anti-emperyalist bir mücadeleden, bu mücadele için de 1919’da olduğu gibi bütün milleti en geniş biçimde birleştirmekten geçiyor.
ALTI OK'ta yer alan MİLLİYETÇİLİK, YANİ ANTİ-EMPERYALİZM, ABD’nin bu oyunlarına karşı anti-emperyalist mücadele tarihi olarak bütün sorunların ve farklılıklarımızın önüne fırlamıştır.  
Soyut ve milleti birleştirmekten uzak siyasi tahliller ve hedefler hem milleti birleştiremez ve hem de bu süreçte ABD’nin ekmeğine yağ sürer. 
TARİHE ÇALIM ATAMAZ, ONU ALDATAMAYIZ.
O halde Atatürkçü bir kalpaklı kuvayı milliyeci olmak için milli mücadelede GÖREV BAŞINA!
Türk milletini ATATÜRK ve ALTI OK etrafında milli bir devlette ve Türk Milleti’nde birleştirmenin ön koşulu, öncelikle Kuzey IRAK’ta tezgâhlanan ve ülkemizi de açıkça tehdit eden 25 EYLÜL’de yapılacak referanduma karşı mücadele etmektir. 
Ak koyun kara koyun yani Atatürkçü olup olmamak, bu somut olaya karşı aldığımız tutum içinde belli olacaktır. 
25 EYLÜL’e çok fazla zaman kalmadı.
07.08.2017