ABD’NİN "Bizim olanları yaptı" diyerek sahiplendiği ve ülkemizde küreselleşmeye ve bunun doğal sonucu halkçılık ilkesinin ortadan kaldırılarak vahşi liberalizmin ülkemize zorbalıkla hâkim kılınmasının yıl dönümüdür.

Zaten bu nedenle de 12 EYLÜL darbesi sonrası, bütün millet ve aydınlarımız ABD'nin dayattığı neo-liberal ve serbest piyasacı sisteme geçiş yolunun açılması için en ağır baskılar altına alınmak durumunda kaldılar.
Ancak o gün dayatılan bu sistem bugün çöküş halindedir. Batı ve emperyalizme bağımlı sistemin derdimize derman olmadığı gibi, ekonomin çökertilmesinden ülkenin bölünme sürecine sokulmasından, komşularla kavgalı hale getirilmemizden başka hiç bir işimize de yaramamıştır.
Zaten bir işe yarama ihtimali de asla mümkün değildir.
12 EYLÜL 1980 darbesinin ev vahşi yanı, bugün bakıyorum da, darbe gününe kadar sadece darbeye meşruiyet sağlamak için yaratılan kaos ve kargaşadır. 
O günleri yaşayan çok iyi hatırlar.
Her gün sağ-sol diye birbirine karşı kışkırtılan gençlerimiz, ne olup bittiğini dahi anlamadan bir diğerinin boğazına sarılır hale düşürüldü. Kardeş kardeşi, gerçekten vurdu. Daha doğrusu kardeşler birbirine vurduruldu.
Darbenin sosyal meşru zemini yaratıldı.
Türk milleti, kardeş kanı dursun diye büyük bir komplo sonucu darbeyi bekler hale getirildi.
Kısacası bugün yaşadığımız bütün sorunların kaynağı olan 12 EYLÜL darbesi, on binlerce gencimizin ölümüne, hatta 1 Mayıs'ta 34 işçimizin katledilmesine de neden oldu.
1945 yılında içine sürüklendiğimiz cehennem, bütün kötülükleri ile birlikte Türk milletini yakıp kavurdu, bu günlere getirdi.
Bugün milletçe şikayet ettiğimiz her durum ve konu, 1945 yılı sonrasında ülkemize "demokrasi" sözü ile birlikte askeri gemileriyle giren ABD, NATO benzeri melanetlerin eseridir.
Bu belaları, sırtımızdan atmadan kurtuluş da mümkün değildir.
Bugün siyasal, ekonomik, kültürel, eğitim vb alanlarda yaşadığımız sıkıntılı günler ve zor hayat koşulları, bizi tekrar 1920'ler sonrasında izlediğimiz ekonomik ve siyasi çizgiye ve köklerimizin derinliklerine doğru itmektedir.
Bugün tekrar ALTI OK ve özellikle milliyetçilik ve halkçılığın yeniden hayata geçirilmesinin ve 1945 sonrası yıllarda temeli atılan ve 1971 12 MARTI ve 1980 12 EYLÜLÜ'nde pekiştirilen emperyalizme bağımlılık zincirinden kurtulmanın yolu ABD/NATO ve bunun kara gücü PKK ve siyasi gücü FETÖ gibi bölücü ve gerici örgütlerin ülkeyi bölmelerine, Türk Milli Devleti'nin dağıtılmasına ülke içinde ve bölgede dik durmak ve mücadele etmekten geçmektedir.
Bunun yolu da, ülke içinde ve dışında emperyalist ABD ve şürekalarına karşı tutum almaktır.
12 EYLÜL sonrasında güçlenerek bölücülüğü temsil eden PKK ile gericiliği temsil eden ve 15 TEMMUZ 2016 günü de devleti ele geçirmek için darbeye kalkışan FETÖ'nün ülke içinde temizlenmesi acil görevlerdendir.
Buna bağlı olarak da, bölge devletlerinin toprak bütünlüğünün yok edilmesine ve bölgede SEVR'i uygulamaya kalkarak sözüm ona BÜYÜK KÜRDİSTAN kurmaya kalkışan ABD ve İSRAİL'in emellerine karşı Atatürk'ün vasiyetine de uygun olarak tıpkı 1937 yılında kurulan SADABAT PAKTI çerçevesinde IRAK, İRAN, SURİYE devletleri ile birleşilmeli, milli bağımsızlıklarımızın korunması ve güçlendirilmesi sağlanmalıdır.
Bunlar için de en kısa zamanda ülkemizde iç cephenin pekiştirilmesi için en geniş milli birliğin kurulması esas alınmalıdır.
12 Eylül, arkasında bulunan ABD açığa çıkarılmadan anlaşılamaz, kınanamaz ve bugün de bu güce karşı bağımsızlık için uyanık olunamaz.