Bazı Atatürkçü ve "sol"cu olduğunu söyleyen bir kısım arkadaşlar, 25 EYLÜL'de referandum sonucu kurulacak sözüm ona KÜRDİSTAN konusunda sessiz kalıyorlar ve hatta bu oluşuma karşı Türkiye Devleti'nin atması gereken adımlarda, mücadeleyi baltalamak için geçmişi deşmek ve direnci yok etmek için çabalıyorlar.

Yanlış yapıyorlar!
Bu arkadaşlar, bana ve bize şunu açıkça söylesinler: 
Bu referandum sonucu, 1948 yılında 2. Dünya Savaşı sonrasında Japonya'ya attığı ATOM BOMBALARI sayesinde kendisini dünyanın efendisi olarak ilan eden ABD'nin baskısıyla İSRAİL'in kurulması gibi, sözümüz ona bağımsız bir devlet 
-kurulamayacak ama- kuruldu diyelim.
Bu devlet, gerçekten kimin devleti olacak? 
ABD'nin mi İSRAİL'İN mi?
Bölgede kara gücü olarak ilan edilen, bugün ve gelecekte etnik ve özellikle de mezhebi temelde dayatılan çatışmalarda ve ABD'nin tasallutuna karşı direnen ve bağımsızlıklarını korumaya çalışan bölge milli devletlerine karşı savaşlarda ateşe atılan Kürt kardeşlerimizin mi?
ABD, sözüm ona bu bağımsız devleti (!) bu bölgede ve bütün ASYA'da çıkarları için yaratacağı çatışmalar ve savaşlar ve Siyonist İSRAİL için bir harekat üssü olarak mı kullanacak? 
Kısacası, emperyalist bir gücün dayatması ile devlet adı altında kurulan veya kurulmaya çalışılan bu sahte, kukla örgüte taraftar mısınız?
Bölgede, 1991 ve 2003 sonrasında olduğu gibi, gelecekte de akacak milyonlarca insanın kanını görmezden mi geleceğiz?
Mesele budur.
Geçmiş ile uğraşmayı bırakın!
Bugün bölgemizde BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİ hayata geçirilmek için bu tezgahlar devam etmektedir.
BOP'nin esas EŞ BAŞKANI, artık PKK ve diğerleridir! 
BARZANİ bile teferruattır!
İyi düşünün!
Bu sorulara nesnel olarak süreci inceleyin ve cevap verin! 
Bu oyunları görmezden gelerek ve açıkça emperyalist saldırı ve tasalluta direnmeden Atatürk’ün çizgisine nasıl sahip olabilirsiniz?
1919 yılında olduğu gibi ülkemizde ve bölgede emperyalizme karşı bütün direnecek güçleri, milletleri ve milli devletleri birleştirmek zamanı gelmiştir.
Zaten görüldüğü gibi Türkiye, İRAN, IRAK ve SURİYE artık ortak direnme hattında buluşmuştur.
Sen, GEÇ KALMA!