Saltanatı kaldıran güç ve irade | DEMOKRAT MERSİN | Mersin'in Demokrat Gazetesi

 
 
 
10:21  BAŞKAN SEÇER, ‘TARSUS KARBOĞAZI ÇEVRE FESTİVALİ’NE KATILDI  10:10  GEZEGENEMİZİ KURTARMAK İSTİYORSAK DAHA SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEĞE GEÇİŞ KAÇINILMAZDIR  21:40  GAZETECI A. VAHAP ŞEHITOĞLU, KıZ KARDEŞINI KAYBETTI  21:57  MERCAN’DA BİR İLK: ‘GECE GÖZLEM ETKİNLİĞİ’  21:35  ŞEHITOĞLU, DURAK’A TAM DESTEK VERDI  10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı 
Saltanatı kaldıran güç ve irade

 

’Saltanatın kaldırılmasını sağlayan güç ve irade devrimcidir’

Kürşat KARACABEY

Saltanatın yıkılması devrimci bir tavır, anlayış ve yöntemle yapılmıştır. Bu sonucu iki bakımdan tespit edebiliriz.

Birinci olarak, saltanatın kaldırılmasını sağlayan güç ve irade devrimcidir.

Her ne kadar saltanatın kaldırılmasını hazırlayan sosyopolitik kültür belirli bir yetkinliğe erişmiş idiyse de bu çok dar ve sınırlı bir sosyal tabaka için geçerliydi. Böyle bir amaç, adeta bir avuç olarak niteleyebileceğimiz, bir kısım aydınların gündemini oluşturmaktaydı.

Üstelik az sayıdaki okuryazar ve özellikle aydınların önemli bir kesiti de düşünsel gericiliğe ve/veya bireysel çıkar konumlanmasına bağlı olarak koyu saltanatçı kimliğe sahip idiler. Toplumsal yapının büyük çoğunluğu ise cehalet ve kadercilik girdabında gelenekselleştirdikleri bir kabullenişle “padişahın kulu” olmaktan bir hayli hoşnut ve daha ötesi bunu bir güvence olarak algılamaktaydı...

Sözün özü, bu yolda çok önemli birer basamak olan birinci ve ikinci meşrutiyet deneyimlerine rağmen, saltanatın kaldırılmasına yönelik olarak, toplumsal bir kıvam veya geniş tabanlı kitlesel talepten bahsedebilmek mümkün değildi.

İTTİHATÇILAR BAŞLADI, MUSTAFA KEMAL BİTİRDİ

Fikir ve hareket anlamında öncülüğünü bir dönem Namık Kemallerin yaptığı, yönetsel modernite ve toplumsal özgürlük arayışının, ilerleyen süreçte İttihat Terakki örgütlenmesine dönüşmesi, saltanatın ilgasını hazırlayan zemini yarattı.

Kuşkusuz bu sonuçta, o dönem özellikle batıda adeta bir akım olarak “milli devlet” anlayışının etkin ve egemen oluşu da katkı sahibidir, ama...

Bu anlayışın İttihat Terakki’nin temsil ettiği doğru temeller üzerinde aydınlanmacı bir örgütlenmeye dönüşmesi ve son erimde Mustafa Kemal Atatürk gibi dahi bir öndere kavuşması, saltanatın kaldırılmasını kaçınılmaz hale getirmiştir.

DEVRİMİN ÇELİK İRADESİ
 
Bütün bunlara rağmen saltanatın kaldırılması, akılcı ve gerçekçi bir yaklaşımla ilmik ilmik dokunan bir devrim sürecinin sonucunda başarılmıştır. Mustafa Kemal’in bu yoldaki başarıyı, Rauf Orbay gibi en yakın yol arkadaşlarının dahi saltanatçılıktan vazgeçemeyişine rağmen sağlamış olması, devrimci yaklaşım ve tavrın bir sonucudur.

Nitekim Mustafa Kemal Paşa’nın, saltanatın kaldırılması ile ilgili görüşmelerin uzaması karşısında söylediği şu sözler, saltanatı kaldıran iradenin benimsediği yöntemin devrimci niteliğini yeterince açıklamaktadır:

“Efendiler hakimiyet ve saltanat kimse tarafından hiç kimseye ilim icabıdır diye görüşmeyle tartışmayla verilmez. Hakimiyet ve saltanat kuvvetle kudretle zorla alınır. Osman oğulları Türk milletinin hakimiyet ve saltanatını zorla el koymuşlardır. Bu haksız durumu altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdir. Şimdi de Türk milleti bunlara hadlerini bildirerek hakimiyet ve saltanata isyan ederek idareyi kendi eline almış bulunuyor. Bu bir oldu bittidir. Konumuz millete saltanatı bırakmak yada bırakmamak değildir. Mesele zaten olup bitmiş bir gerçeği ifade etmekten ibarettir. Bu derhal olacaktır. Burada toplananlar meclis ve herkes meseleyi olduğu gibi görürse doğru olur. Aksi takdirde gerçek yine gerektiği şekilde belirtilecektir. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.” (Nutuk’tan)

SALTANATIN KALDIRILMASI TÜRK DEVRİMİNİN ÖZÜDÜR

Saltanatın kaldırılması, asla saltanatın kaldırılmasından ibaret değildir. O, zaman zaman, yer yer adeta bir giz buğusu içinde korunsa da bilinçli ve programlı milli devrim harekatının en önemli aşamalarından birisidir. Padişah ve şürekasından devralınan egemenlik hakkı, başka herhangi bir kişiye, zümreye veya kuruma değil Türk Milleti’nin kendisine ve bütününe teslim edilmiştir. Bu da devam eden devrimlerin önünü açmıştır. Örneğin, hilafetin saltanattan ayrılarak sembolik bir makama dönüştürülmesi, ileride inşa olunacak laik anlayışın ilk adımıdır. Bu nedenle saltanatın kaldırılması, “iktidarın el değiştirmesinden öte,” bizatihi devrimdir. Türk Devrimi’nin ta kendisidir...

İNKILAP DEĞİL, DEVRİM

Kimilerinin Türk Devrimini hala bir “inkılap” olarak tanımlamasındaki yanlışlığa da vurgu yapmak gerekiyor:

Türk Cumhuriyet Devrimi, birilerinin eğip bükerek özünden uzaklaştırma gayretiyle nitelemeye çalıştıkları üzere, aslâ “inkılâp” kavramıyla tanımlanamaz. O bal gibi bir “devrim”dir. Çünkü Cumhuriyet Devrimi; eğitim, kültür, dil, alfabe, ekonomi, kadın hakları, din ve devlet ilişkileri, hukuk ve yönetim şekli ve daha pek çok alanda, yepyeni bir anlayışı ve yaşama biçimini inşâ etmiştir. Kimliksiz bir topluma, Türklük temelinde bir “milli kimlik,” kendisini “kul”dan öte bir değer olarak görmeyen bireye hak, hukuk ve onur sahibi “vatandaş” olma sıfatlarını armağan etmiştir. Dolayısıyla Türk insanına, Arapça “kalp” (etme) kökünden gelen inkılâbın tanımladığı üzere aslına sâdık kalınarak dönüştürülen yeni bir kalıp sunulmamış; bütün unsurlarıyla eskisinden tamamen farklı ve yepyeni bir hayat, çağdaş bir anlayış kazandırılmıştır.

MİLLİYETÇİ BİR EYLEM

Yükselme dönemlerine damgasını vuran öz töreselliğinden uzaklaştığı ölçüde yozlaşan Osmanlı Yönetim anlayışı, geldiği son noktada acizliğin yanında, her anlamda Türk’e yabancılaşmanın doruğa çıktığı bir siyasal ve kültürel iklim yaratmıştır.
 
Bu olgu, egemenliğin çürümüş bir yapıdan alınıp millete devri sürecinde, bir yere kadar Türk insanının olumlu refleksi ve sağduyusunun desteğe dönüşmesine de yol açmıştır.

Daha Önemlisi, Türk Devriminin ideolojik arka planını ve fikir köklerini o günkü tabirle Türkçü düşünce akımlarında aramak gerekiyor.

Osmanlı’da 1860’lardan itibaren yeşermeye başlayan ve önce kültür, giderek siyaset alanında milli bakış açıları üreten Türkçülük, büyük ölçüde Rus coğrafyasında yaşayan Türk aydınlanmacılığının etkisi altında şekillenmiştir.

Çarlık Rusyasında, 1830’lu 1840’lı yıllarda güçlenen orta sınıf, kendi ideolojisini yaratmaya başlamış; bir fikir cereyanı olarak gelişen halkçılık (narodnizm) monarşik ve teokratik yönetim anlayışının sorgulanması ortamını sağlamıştır. İlerleyen süreçte, Çarlık Rusyasına bağlı Türk toplulukları içinde yaşayan ve bu fikir hareketlerinden esinlenen Türk aydınları da Kazan merkezli, Bakü, Kırım destekli bir “ceditçi” (yenilikçi/yenileşmeci) anlayışın temsilcisi olmuşlardır. Eskimiş yönetsel ve toplumsal anlayışın modernleştirilmesi gereğine inanan Ceditçiler, kadın hakları, çocuk hakları, laik eğitim gibi konularda fikir mücadeleleri ve edebi eserler vermişlerdir. “Her şey zıtdıyla kaimdir.” Özdeyişine uygun olarak aynı dönemlerde, Buhara merkezli olarak gelişen “Kadimciler” (din eksenli muhafazakarlar) ile de fikir mücadelesi içinde bulunmuşlardır.

Osmanlı’nın son dönemlerinde, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’ye gelerek yerleşen veya fikir ve eserleriyle bu topraklara ulaşan Ceditçi Türkçüler, Türkiye’de gelişen Türkçülük fikir hareketinin devrimci ruha, halkçı öze, kadın hakları konusunda duyarlığa, bilimsel zihniyete ve laik anlayışa sahip olmalarında bir hayli etkili olmuşlardır.

Bu anlayış, Saltanatın kaldırılması ve genel olarak Cumhuriyet Devriminin hazırlanması yolunda belirleyici önemi haiz İkinci Meşrutiyet’in mimarı olan İttihat Terakki ve o günün Türk Ocakları içinde de bir hayli etkin olmuştur. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının beslendiği fikir kaynağı anlamında bilahare Cumhuriyete rengini veren de büyük ölçüde bu fikir hareketleri olmuştur. Bu sonuçta o dönem Türkçülerinin, ilerici, halkçı/devrimci karakterlerinin yanında, kuşkusuz yüksek entelektüel birikime sahip olmaları, diğer bir anlatımla Türkçülük fikrinin “şehirli” bir hareket olması da etkili olmuştur.

HALKÇI MİLLİYETÇİLİK

O dönemde Türkçü aydınların, halkçı gayretlerini ve elde ettikleri sonuçları, F. Georgeon, şöyle özetlemektedir: “Osmanlı toplumunda eğitilmiş ve okumuş seçkinler (havas) ile halk (avam) arasındaki ‘hatırı sayılır uçurum’, reform çabalarının kaçınılmaz olarak karşılaştıkları bir sorundu. 1910’dan sonra ‘Türk Milliyetçisi’ aydınlar arasında ‘halk’ kavramı yeni bir ilgi alanı haline geldi ve bu ilgi Halka Doğru dergisinin yayına başlamasıyla sonuçlandı.” (Türk Milliyetçiliğinin Kökenleri, Çev. Alev Er, Yurt Yay. Ank. 1986 Sayfa:90)

Nitekim bu nedenledir ki Yusuf Akçura, bu gerçekliği, “Türkiye Cumhuriyeti, Türkçülük fikrinin tahakkukudur.” Demek suretiyle tespit ve bir anlamda tarihe tescil etmiştir.

Yaşadığımız günlerde, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma” kolaycılığına kaçarak veya bir takım kavramların sadece çağrıştırmasının rüzgarına kapılınarak, Türkçülük fikri hakkında son derece yanlış yargılar oluşturulduğu gözlenmektedir.

Tarihsel arka planı ve ideolojik oluşum süreci doğru değerlendirildiğinde Türkçülüğün; dışlayıcı/ayrıştırıcı değil bütünleştirici, bireyci değil toplumcu, dayanışmacı, kültür temelli, antiemperyalist, çağdaşlaşmacı ve laik bir ideoloji olduğu farkedilecektir.

Türkçülüğün, giderek soğuk savaş dönemi emperyalizminin gerekleri doğrultusunda “yeşil kuşak” projesine malzeme kılınması, bu suretle bir takım muhafazakarlaştırma ve sentez zorlamalarına tabi tutulup özünden ve kimyasından uzaklaştırılmış olması, bugünden bakıp dünü değerlendirirken asla bir ölçü olarak alınmamalıdır.



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!


 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA