BAĞIMSIZ TÜRKİYE’DE ÖZGÜR VE EŞİT KADIN | DEMOKRAT MERSİN | Mersin'in Demokrat Gazetesi

 
 
 
10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı  10:00  BAŞKAN SEÇER MUT HALKIYLA BULUŞTU  09:55  BAŞKAN ÖZYIĞIT, “BALıK PAZARı SAYıSıNı ARTTıRACAĞıZ”  09:39  CEZAEVI AVUKAT GÖRÜŞME ODASıNDA YENILEME BAŞLADı  09:35  AVUKATLARA ‘SEÇIM VE SANDıK GÜVENLIĞI EĞITIMI’ VERILDI  09:32  81 BARO: CINSEL ISTISMARA HEP BIRLIKTE DUR DIYELIM 
BAĞIMSIZ TÜRKİYE’DE ÖZGÜR VE EŞİT KADIN

 

Av. İzzet Uludağ’ın Kaleminden

'SADECE BUGÜN DEĞİL, HER GÜN KADINLAR GÜNÜ! 

08.03.1996 GÜNÜ YAYIMLADIĞIM BİR YAZI. YENİDEN!)

"Göğün yarısını kadınlar omuzlar" denilir.
Yani yükün en az yarısı kadınlar tarafından sırtlanmıştır.
Peki yükün yarısını sırtlayan ya da göğün yarısını omuzlayan kadın, yaptığı bu ağır işe oranla ne kadar özgürdür? Omuzdaşı olan erkekle ne kadar eşittir?
İnsanlık tarihini, bir bakıma kadının özgürleşmesi ve erkekle eşitlenmesi tarihi diye tanımlarsak pek de abartmış sayılmayız düşüncesindeyim.
Ya da ileri-geri kavgasının bir tarafında mutlaka kadın hakları söylemi vardır.
Kadınlar, son yüzyıllarda özellikle feodalizme ve bunun ideolojisi olan dinlerin baskıcı rollerine karşı mücadele ederek haklarını kazanmaya başladılar.
Ortaçağ'da "büyücü" diye yakılan ya da yok edilenlerin çoğunun kadın olması bence basit bir raslantı değildir.
Avrupa'da sanayiinin gelişmesi ile birlikte, erkekle kadın da toprağa ve bir başka birey olan derebeye bağımlılıktan kurtulma şansını yakaladı.
Feodal derebeyinin ve katı din kurallarının prangasını parçalayan kadın, bu kez de sanayii çarkının dişlerine takıldı. Kadın, -özellikle çocuklarla birlikte- eşit olmayan ücret sistemiyle oldukça az bir para karşılığında sermaye birikimine gereksinme duyan kapitalizmin can kurtaran simidi oldu. Günde 16 saate varan işgünü, kadını ücretli köle durumuna düşürdü. Bir bakıma kapitalizm bugünkü aşamaya kadınların ve çocukların kanlı ve cansız vücutlarına basarak ulaşmıştır.
Bu vahşi ve amansız zulme karşı da mücadele etmekten başka seçenek kalmamıştı emekçi kadınların önünde. 8 Mart'ı tarih yapmak ve yere düşen cansız vücutlarıyla günümüzde kazanılmış haklara doğru uzanan bir köprü olmak için kadınlar amansız bir mücadele verdiler. Adım adım elde ettikleri her hakkın arkasında ölen arkadaşlarını ve sel gibi akan gözyaşlarını bıraktılar.
"Eşitlik", "Özgürlük", "Kardeşlik", "ha!" demekle ve kolayca sağlanmıyor.
Bu uğurda oldukça fazla kan ve gözyaşı döküldü.
Türkiye'de bu mücadele çizgisi farklı bir boyutta, farklı bir kanaldan ilerlemek zorunda kaldı.
Bağımsızlık Savaşı'na gönüllü katılan kadınlar, kendilerini de özgürleştirmenin yolunu açtılar.
Kadınlar, özgürlüğün ayakbağları olan emperyalizme ve şeriat düzenine karşı Kemalist Devrim'in yanında yer almakta bir an bile ikircikli davranmadılar.
Devrimci ve genç Cumhuriyet'in bu iki düşmana karşı attığı her ileri adımı en başta kadınlar desteklediler.
Bağımsızlığı ve demokratikleşmeyi geliştiren, emperyalizme ve feodal yapıya darbe vuran ekonomik ve siyasal önlemler, özellikle ve öncelikle kadının ayağındaki pranganın zincirlerini zayıflattı. Günümüzde şeriatçıların "kadın sorunu"nda bunca duyarlı (!) olmalarının gerçek nedeni de zaten budur.
Bugün kadın, her yönden yeniden bir saldırı karşısındadır. Türkiye'nin de ulus-devlet yapısı bozularak tam da bu anda küreselleşme adı altında basit bir coğrafya haline getirilmek istenmesi yine basit bir raslantı değildir.
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra kadının özgürleşmesi Türkiye'nin bağımsızlığı ve demokratikleşmesi ile yakından ilgiliydi.
Kadının kaderi bugün de Türkiye'nin geleceğiyle yakından ilgilidir.
Türkiye Kurtuluş Savaşı ile kazandıklarını kaybettikçe kadın da yeniden eve kapatılacak ve üretimden kopartılan kadın, yeniden köleleştirilecektir.
Bu gün Türkiye, İMF'nin, Dünya Bankası'nın ve Yeni Dünya Düzeni'nin ekonomik, sosyolojik, siyasal ve hatta psiklojik hedefi haline gelmiştir.
Dayatılan özelleştirme en önce ve en çok kadını ezecektir.
Özelleştirme sonucu işten atılan kadın, üretimden uzaklaştırılacak ve evine kapatılacaktır. Yani özelleştirme kadının bir anlamda mahkumiyet belgesi olacaktır.
Eğitim, paralı hale getirilmektedir. Üniversiteler, % 400'lere varan artışlarla, halk çocuklarının altından şimdi bile kalkamayacakları har(a)çlar istemektedir. Anayasa'da zorunlu ve ücretsiz olması öngörülen ilkokullarda bile zor yoluyla alınmak istenen katkı payı ile paralı ve özel okul sistemine geçişin hazırlıkları hızlandırılmıştır.
Dünya Bankası ve İMF, geç emeklilikte diretip durmaktadır. Kadın hem çalışan olarak ve hem de sigortalı eşi olarak, çökertilecek SSK'nın enkazı altında daha fazla ezilecektir. Emekli olamayacağı gibi,eşinin ölmesi durumunda da şu anda yararlanabildiği haklardan dahi yoksun kalacaktır.
SSK ve devlet hastaneleri özel kuruluşlara devredilecek, sağlık tamamen paralı hale getirilecektir.
Son yıllarda izlenen politika ile Türkiye tarımı dar boğaza sokulmuştur. Tarım alanlarının azalmasıyla işsizlik ve doğal sonucu yoksulluk köylük alanlarda da hızla yayılacaktır.
Yaşam pahalılığı, eğitim ve sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, halkı yeni tasarruf önlemleri almaya zorlayacaktır.
Öncelikle bu tasarruf eğitim alanında görülecektir. Başta kırsal alanlarda yaşayanlar olmak üzere kentlerin varoşlarındaki aileler, öncelikle kız çocuklarını okuldan almak yoluna gideceklerdir.
Okullardan alınan kızlar, büyük bir çoğunlukla evlerine hapsedileceklerdir.
İş bununla da bitmeyecektir.
Şeriatçı vakıf ve kuran kursları bunlara çengel atacak ve paralı eğitim olanağından yoksun kız ve oğlanları dinci ideolojinin karanlığına mahkum edecektir.
Böylesi bir ortamın gelişmesi, şeriatçıların ve ortaçağ kafalıların arayıp da bulamadıkları cinsten bir şey değil midir?
Daha bitmedi!
Bunlardan daha acı ve kötü olan da daha fazla sayıda kadının vücudunu satmak zorunda kalacağıdır.
"Aç insan inancını yer" sözü boşuna söylenmemiştir.
Türkiye'yi açlığa ve yoksulluğa doğru sürükleyen küreselleşme, kadını Bangkok'taki, Beyrut'taki ve daha yüzlerce yerdeki gibi fuhuş bataklığına sürecektir.
Zaten emperyalizm bizim gibi ülkelerden "efendilerin (!) turistik (!) ve erotik ihtiyaçlarının karşılandığı yerler" olmamızı istemiyor mu?
Uluslararası sermaye, kendilerinin fahişeleri, garsonları, belboyları olmamızı istiyor.
KİT'ler ve diğer üretim birimleri boşuna yok edilmiyor. Üretmeyen bir coğrafyada yaşayabilmek için, bizi dünya sermayesinin erkeklerinin stresini atma araçları olmak bekliyor.
Yani ya dinci ideolojinin mahkumları ya da "geyşa"lar olmak!
Bu gün bu gelişmeyi kavramadan "kadın hakları"ndan ve "8 Mart Dünya Kadın Günü"nden söz etmek ya cehalet ya da ihanettir. 
En önce de kadına ihanettir.
Dünya sermayesi küreselleştikçe yuvarlanan ve altta kalan kadın oluyor nedense!
"Emperyalizmin yeni masalı=Küreselleşme"ye karşı bağımsızlık için mücadele etmezsek, kadının şeriatın ya da dünya sermayesinin yatağına doğru yuvarlanmasını önleyemeyiz.
Kadın da erkek de ancak "Bağımsız ve Demokratik bir Türkiye"de özgür ve eşit olacaktır. (08.03.1996)



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!


 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA