Dünyanın en güzel sahillerinden birisine sahip olmamıza rağmen denizi göremeyecek durumdayız.. Dünyanın en verimli topraklarına sahip olsak ta yeşile hasretiz. 

Bu iki cümle bu kentin bir imar planına ne kadar ihtiyacı olduğunun açık kanıtı aslında.. 

2015’ten bu yana üzerinde çalışılıyordu plan için . Kamu kurumları, odalar , dernekler bu işin içine fikirsel bazda dahil edildi. Anlayacağınız ciddi bir ekip oluşturuldu ve plan meclise taşındı. Mecliste “tarihi bir an” edasıyla eller havaya kalktı ve oy birliği ile 1/5000 lik plan kabul edildi. Henüz hayırlı olsun diyemeden, itirazlar başladı.  Bir- iki derken, 15 bine yakın itiraz oldu. Belediyenin önünde kuyruklar oluştu. Bazı siyasiler, odalar, dernekler, sivil toplum örgütleri “bu ne biçim plan” diyerek ayağa kalktı. İmar planına ,bazı yerleşim yerlerinin  yeşil alan olarak işaretlendiğinden tutun da, yoğunlukların keyfiyete göre değiştiğine kadar eleştiriler getirildi. Başkan Kocamaz ve kurmayları her bir itirazın dikkatle inceleceğini ve kimseyi mağdur etmeyeceklerini söyledi. 

İşin hikaye kısmı bu ve bize düşen de bu hikayeden özet ve sorular çıkarmak .. 

Bilmeyenler için söyleyeyim, bu komisyonda 4 MHP’li, 2 CHP’li, 1 de AKP’li meclis üyesi var. Bu planın tüm içeriği bu üyelerin elinden geçti. 

Şimdi sormak gerekiyor ..  

Bu üyeler Başkan Kocamaz’ın sözünü ettiği gibi kentin kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile  koordineli çalıştı mı ? Bu kararlar meclis üyeleri ile tartışıldı mı,komisyonun dışında  kaç meclis üyesi bu plana hakimdi, bu planı,  kabul edildiği toplantıya kadar gören ya da inceleyen kaç üye oldu ? Meclis üyesi Mustafa Güler’in plan için “ihtiyacı onayladık  ama içeriğinden haberdar değiliz” sözleri ne anlama geliyor ?  Bu imar planına kabul oyu veren meclis üyeleri bu planı parti organlarında tartıştı mı ? Büyükşehir’i yönetme hayalini bir türlü yakalayamayan AKP’nin böylesine hayati önem taşıyan bir plan üzerinde olumlu yada olumsuz görüş beyan etmemesi garip değil mi?  Plana kabul oyu veren  CHP’li meclis üyelerini , il binasından ve milletvekillerinden çıkan aykırı sesler  rahatsız etmedi mi, ? Bu planın paydaşları olan ve fikirlerine danışılan sivil toplum kuruluşları ve şehirleri planlayan mimarlar ,mühendisler, müteahhitler  bu kadar itirazın olabileceğini planlamayacak kadar toplumdan uzak mı? 

Daha bir çok soru sorulabilir, .. Çünkü Mersin’de yaşıyoruz.. 

Bu kadar itirazın olduğu plandan ancak iki sonuç çıkartabiliyorum.. 

Önce kötüsünü ve bir o kadar klasik olanını söyleyeyim. 1/5000 lik plan Kenti yerine kendini düşünenlerinin planı. Bu durum bu kentte eşine çok rastlanan bir durum olduğu için bu yorumumu garip karşılamayın lütfen. Geçmişte örnekleri de çoktu. Bal tutanın parmağını yaladığı bir şehirde,  menfaatin mesleği , partisi  hiç olmadı. Farzı misal CHP’li bir meclis üyesinin arsasına , AKP’li müteahhit bina dikti, MHP’li de peyzajını, yolunu yaptı. Bunun adına da birlik ve beraberlik, ayrı gayrı yok denildi. Anlayacağınız “Yoksa aynı  senaryoyu mu izliyoruz” demeden geçemiyor insan.. 

Kötünün iyisi ise şu.. Bu planın neden- sonuç ilişkisi kurulamadı. ... Vatandaş odağı ihmal edildi.. Detayların, başarıdaki payı görmezden gelindi. Yeterince tartışılmadı.. Bu tespitimi destekleyen bir cümle var aslında Kocamaz’ın ağzından dökülen .. “15 bin itirazı beklemiyorduk”  demişti.. Başkan Kocamaz her ne kadar organize işler sonucu 15 bin itiraz olduğunu düşünse de bu planda 15 bin arıza olduğunu görmezden gelmemeli. Bu itirazları kimin yaptırdığına ya da kimin tahrik ettiğine bakmaktansa yeniden plana konsantre olmak bence en iyisi… 

Hatırlarsanız geçtiğimiz günlerde Mersin’in merkez mahallerinden Siteler’de ıslah edilmek için açık bırakılmış bir dereye görme engelli bir vatandaşımız düşmüştü. Biz DSİ’nin mi Büyükşehir’in mi suçu derken bir görme engellinin ölümle burun buruna geldiğini göz ardı ettik. O yüzden o vatandaşı kimin ittiğinden ziyade , hangi nedenlerin onu dereye düşürdüğünü görmek ancak bizi sonuca ulaştırır. İşte imar planına da bu gözle bakmak gerekir..