2 BİN 700 KM.’DE NELER GÖRDÜM – 1

Geçen hafta Mersin de değildim…
Bir hafta boyunca 2 Bin 700 Km. yol yaptım ve 10 şehir gördüm.
Ne yazık ki, hep söylediğimi bu gezi ile bir kez daha gördüm ki:
“Mersin hak ettiği yerde değil”

***
Bursa da geçtiğim battı çıktıları sayamadım bile…
Konya’yı zaten hiç anlatmayım; ne ararsanız var.
İzmir’in göbeğinde, şehrin merkezinde yer alan Kent Park tamda bizim istediğimiz gibiydi.
İnsanların günün her saatinde nefes aldığı, yürüyüş yaptığı, yemyeşil bir yer.
O yüzden diyorum, “bizim Kentsel Tasarımın aldığı ödüle tebessüm ediyorum” diye.
Bir zahmet gidip görsünler!
Alaçatı’ya girer girmez sizi bahar çiçekleri ile kokuları karşılıyor.
Bir şehrin, bir beldenin caddelerinde yürürken o yer sizi alıp bir yere götürüyorsa orası sizin için vazgeçilmez olur.
İşte bizim Mersin de bu eksik.
Ne yeşile doyabildik ne de caddelerinde rahatlıkla yürüyebiliyoruz.

***
İzmir, Bursa, Konya gibi büyük illerde de hem trafik hem de otopark sorunu vardı.
İzmir ve Bursa, parkmetre uygulaması ile nispeten bir düzen getirmiş; en azından aracınızı güvenerek bırakıyorsunuz.
Birde sarı basın kartım olunca hiç ücret ödemediğim içinde mutlu oldum.
Ne yazık ki bizdekiler ne sarı basın kartı biliyordu ne de ücretsiz hakkımız olduğunu!
Arkamızdan fişi kesip yolluyorlardı.
Yani Mersin’e de böyle bir düzenleme gerekiyor.
Tabi eskisi gibi değil, daha ciddi yapılmalı.

***
Gittiğim her şehirde raylı sistem vardı.
Biz yıllardır sadece tabelasını gördük ama onlar bunu çoktan bitirmişler.
Mersin hiç hak ettiği yerde değil.
Başka yerleri gördükçe şehrim için daha çok üzüldüm.
Tabi her şeye rağmen artılarımız da vardı, bunu da yarın yazacağım.

2 BİN 700 KM DE NELER GÖRDÜM -2 

Mersin hak ettiği yerde değil.
Dün bu vurguyu yapmış, 1 haftada gezdiğim 10 şehir ile Mersin’in durumunu yazmıştım.
Elbette hak ettiğimiz yerde olmadığımız gibi artılarımızda mutlaka var.
Ancak şu anki durumumuz, bugünden yarına her şeyin düzelmeyeceğini de ortaya koyuyor.
Öncelikle biz kent olarak istediğimizi alamıyoruz.
Birçok şehre göre ciddi avantajlarımız olmasına rağmen yine de istediğimizi alamıyoruz.

***
Tarım, turizm, ticaret, lojistik, deniz, güneş ile çilek, muz, limon, portakal gibi birçok ürünü ve özelliği aynı yerde bulacağınız böyle bir şehrin Türkiye de örneği yokken bu yaşadıklarımız üzüyor bizi.

O yüzden Mersin’in hak ettiği yere gelmesi için sadece yıllardır alamadığı hakkını vermek yeterli olacaktır.

***
Raylı sistem için destek aradık durduk…
Ülke ülke gezenler bile oldu; “acaba hangi sistemi kursak?” diye.
Bu bile boşa geçen zamanken geldik proje aşamasına…
Oysa gittiğim her şehirde tramvaylar, metrolar gidip gidip geliyordu.
İçindeki yolcular büyükşehirde yaşamanın ayrıcalığını yaşarken ‘biz niye bu haldeyiz’ diye düşüneduralım.
Düşünelim de, niye böyle oluyor, niye konu Mersin olunca her şey ağır ilerliyor anlamak da mümkün değil.

***
Peki ya yollar!
Yolları hiç sormayın…
Bizde otoban var diye sevinirken, birçok şehri birbirine bağlayan yollar çoktan otoban kalitesinde Devlet Yolları olmuş bile.
Üstelik biz şehrimizdeki otobanı şehir içinde bile ücretli kullanırken, diğer illerdeki yollar Devlet Yolu olduğu için ücretsizdi.
Anlaşılan hak ettiğimizi almak için daha çok yolumuz var.