Cumhurbaşkanlığı sarayındaki büyük buluşmadan erken seçim kararı çıktı. 

Parti politikasını beka sorunu üzerinden götüren Devlet Bahçeli’nin, MHP’nin bekası için yaptığı erken seçim hamlesi saraydan karşılık buldu ve 24 Haziran erken seçim tarihi olarak açıklandı. 

Normal seçim takvimi içerisinde Kasım 2019’da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin önce ağustos olarak düşünülüp sonra da haziran olarak tescil edilmesinin yegane sebebi İYİ partinin Türk siyasi hayatındaki rahatsız edici konumuydu.. Artık bu, tüm çıplaklığı ile ortaya çıkan siyasi bir argüman. 

Akşener hareketi ile başlayıp  İYİ Parti ile tüzel bir kimlikle buluşan bu siyasi oluşuma başından bu yana hukuksal bir baskı oluşturuldu. MHP içinde 700 imza toplamalarına rağmen mahkeme kararı ile kurultayı gerçekleştiremeyen Akşener hareketi, parti içerisindeki mücadelenin anlamsızlaştığına karar vererek başka bir parti kurdu. İsimleri sıradan ve bir o kadar kullanışlı olan İYİ Parti bu süreç içerisinde büyük kurultayını gerçekleştirerek, illerde teşkilatlanmalarının büyük bir çoğunluğunu tamamladı. 

Ne varki alınan erken seçim kararı ile ilk tartışmaya açılan konu da doğal olarak İYİ partinin seçime girip giremeyeceği oldu. 

1 Nisan’da büyük kurultayını yapan İYİ Parti’nin, Siyasi Partiler Yasasının 36. Maddesindeki “Siyasî partilerin seçimlere katılabilmesi için illerin en az yarısında oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması şarttır.” ibaresinden partinin seçime girmesinin olanak dışı olduğu görülüyor. 

Böylece Akşener ve İYİ parti önce MHP kurultayıyla, şimdi de genel seçim yoluyla ikinci kez mağdur ve mahkum edilmiş oluyor. 

Meral Akşener ve partisinin hareket kabiliyeti ve etki alanı bu kararla sınırlandırılmış olsa da, daha önceden ciddi bir sınavdan geçen parti, henüz genç olmalarına rağmen   alternatif üretme açısından oldukça tecrübeli bir pozisyonda.  Erken seçim kararının ardından formüller ve alternatiflerin hemen konuşulmaya başlanması da İYİ partinin çoktan guardını aldığının işareti. .Çünkü bu şartlarda mühürsüz oylar polemiği ile geçtiğimiz seçimlere damga vuran YSK’dan medet ummanın hayalcilik olacağını zaten biliyorlar. 

Erken seçim hamlesi mağdur pozisyona düşürülen İYİ partiyi, makbul hale getirebilir. Akşener 100 bin imza toplayıp Cumhurbaşkanlığına aday ya da son günlerin flaş çıkışlarını yapan Karamollaoğlu’nun saadet’ine ortak olabilir. Ak Parti-MHP İttifakının baskın seçim hamlesi, İYİ partinin eline tutuşturulmuş seçim propagandasından başka bir şey değildir. 

Öte yandan her iki liderin, kurmaylarının ya da  danışmanlarının  erken seçim tarihinin  Üniversite sınavlarına denk geldiğini görememeleri , yaşadıkları paniğin göstergesi olsa gerek... Yaklaşık iki buçuk milyon gencin kaderini, siyasi bekalarının ardına iten ittifak bu pişti ile bile irtifa kaybetmeye namzet.. 

Hatırlarsınız ... 

Yıl 2002..  Ak Parti yüzde 34 ile iktidar oldu. Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasağı nedeniyle seçimlere giremedi. 58. Hükümet Abdullah Gül başkanlığında kuruldu. Meclise yasa teklifi sunuldu Erdoğan için…Oy çokluğu ile kabul edildi. Cumhurbaşkanına gönderildi.  Sezer veto etti. Bir kez daha gönderildi bu defa kabul etmek zorunda kaldı. İşte o dönemde CHP Lideri Deniz Baykal seçim yasağı bulunan AK Parti Genel Başkanı  Recep Tayyip Erdoğan’a meclis yolunu açan demokrasi menşeili bir siyasi nezakette bulundu. Ve bu nezaket Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasındaki en kritik virajdı.  

Birden aklıma geliverdi işte . 
Yaşananlara bakılırsa, sadece benim aklıma gelmemiş demek ki. !..