Av.İzzet Uludağ'ın Kaleminden

Ben Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Kurtuluş Savaşı’nda ateşin içinde kurduğu CHP’nin bir üyesiyim. 
68 kuşağından gelen, ABD emperyalizmine, işbirlikçilerine, gericiliğe, feodaliteye, terör ve bölücülüğe karşı mücadele etmiş, radyo ve televizyonlarda milli değerleri, Türk Milli Devleti’ni, milli devletin dayandığı Atatürk ve ALTI OK çizgisini savunmuş, ADD Mersin Şubesi Yönetim Kurulu’nda 2 dönem görev almış, ULUSAL UYANIŞ adında bir gazete çıkarmış, MUSTAFA KEMAL'E UYANMAK adlı bir de kitap yayınlamış, halen okuyan yazan, radyolarda program yapmaya devam eden bir Atatürkçüyüm. Kişi ya da partiye, söylenenlere değil, sadece nesnel duruma bakarım, fikri, irfanı ve vicdanı hür bir Türk yurttaşı olarak davranırım. Yüreğimde ve vicdanımda asla pranga taşımam. 
İçinde bulunduğumuz kızgın bölgede ve ülkemiz koşullarında, emperyalist ABD’nin ve Siyonist İsrail’in her türlü desteği nedeniyle artan terör, toprak bütünlüğümüzün üzerindeki yakıcı tehdit ve ekonomik sıkıntıların sonucunda Türkiye, içinden çıkamayacağı bir krize doğru sürüklenmek istenmektedir.
Bu sorun, gördüğümüz gibi AKP'nin başından beri izlediği üretimden kopuk sıcak para politikaları ve milli siyasetten uzak yalpalamaları ile çözülemeyecektir.
Bu sorunlar, ancak terörü sona erdirecek, ülke bütünlüğünü sağlayacak, komşularla dostluk ve ittifak yapacak, üretimi artıracak, LAİKLİK ve aydınlanmaya esas alacak Atatürk'ün bize miras olarak bıraktığı, vazgeçilmez rehber ALTI OK çizgisinde olabilecektir.
“Vatan mevzuubahis ise her şey teferruattır” deriz. 
Ancak önyargılar, CİA ve ABD’nin pompaladığı kara propaganda, bu sözü gözden kaçırmamıza ve unutmamıza hizmet etmektedir. 
Vatansever isek, öncelikle ön yargıları bırakmak zorundayız. Nesnel durum, sorunlar ve sorunlar karşısında alınan tutum esas değerlendirme noktamız olmalıdır. Atatürk’ün her zaman yaptığı gibi!
Türkiye, her yönden emperyalist ABD tarafından sıkıştırılmaktadır. Hem içeriden ve hem de dışarıdan.
Bugün ALTI OK’ta ifadesini bulan ATATÜRKÇÜLÜK, özellikle MİLLİYETÇİLİK ve HALKÇILIK öncelikle sarılmamız gelen değerlerdendir. 
Bu ilkeler ülkemizin de tartışılması gereken sorunlarını işaret etmektedir:
1) Emperyalist ABD destekli bölücü PKK/PYD 
2) Emperyalist ABD’nin kripto siyasal örgütü, Gladyo teşkilatı FETÖ,
3) Toprak bütünlüğümüzün NATO toplantılarında da ifade edildiği gibi bozulması
4) Komşularla ilişkilerimizin yeniden her alanda geliştirilmesi
5) Üretime dayanan planlı ekonominin hayata geçirilmesi, refahın arttırılması
6) Eğitim başta olmak üzere bütün kurumların LAİK çerçeveye yeniden oturulması
7) Atatürk’ün ifadesi ile “arasız devrimler”in kaldığı yerden devamı ve tamamlanması vb
Bu sorunları çözmek, tam bağımsız, üreten bir Türkiye’yi yeniden hayata geçirmek, Türk 
Milli Devleti’ni ayağa kaldırmak için yaptıkları, fikirleri, yazdıkları ve özellikle CESARETİ ile Dr. DOĞU PERİNÇEK benim adayımdır. 
Öncelikle bu güne kadar içten olmadığı halde milli değerleri kullanarak Türk Milleti’ni aldatan Recep Tayyip ERDOĞAN’a Doğu PERİNÇEK’in aday olması, gerçek anlamda büyük bir korku vermektedir. 
Doğu PERİNÇEK’in ABD emperyalizmine, PKK ve FETÖ terör örgütlerine karşı yıllardan bu yana ve hatta neredeyse 40 yıldır FETÖ’yü kamuoyuna duyurması, özellikle 15 TEMMUZ 2016 gecesi FETÖ’nün darbe girişimine karşı televizyonlardan yaptığı uyarı ve verdiği kararlı mücadele, 
ERDOĞAN’ın Cumhuriyetin ekonomik dayanakları olan kamu teşekkülerini sıcak paraya muhtaç olmasından, ATATÜRK’ün eserleri olarak gördüğü için rahatsız olmasından dolayı özelleştirmesi karşısında PERİNÇEK’in kararlı mücadelesi,
Neredeyse 100 yıldır emperyalist blokun Türk Milleti’ne yönelttiği “SOYKIRIMCI” yaftasını bütün dünyanın önünde yırtıp atmaya cesaret etmesi, bizi boynu bükük başı eğik dolaşmaktan kurtarması, 
Son yıllarda ABD emperyalizminin ve İsrail Siyonizmi’nin bölgeyi yeniden şekillendirme, haritaları değiştirme, kargaşa ve savaş çıkartma, milletleri etnik ve inanç farklılıkları temelinde parçalama oyununa karşı bölge ülkelerle birlik için verdiği mücadele,
Rusya ile FETÖ kaynaklı RUS uçağının düşürülmesi sonrasında bozulan ilişkilerimizin onarılması, eski hale getirilmesi konusunda yürüttüğü diplomatik ve siyasi faaliyetler,
Türkiye – İran ve özellikle Suriye ile arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi çabaları, 
Türkiye ile ASYA arasında özellikle üretim alanında kurulan sıcak köprüler, ilişkilerde oynadığı başat rol, 
Miraç Kandili gecesi, aynı ERMENİ SOYKIRIMI YALANI’nda, SADDAM YALANI’nda, KADDAFİ YALANI’nda olduğu gibi “KİMYASAL GAZ KULLANILDI” yalanına sarılan ABD ve diğer emperyalist devletlerin komşu SURİYE’ye yaptığı, uluslararası hukuka, BM sözleşmesine açıkça aykırı saldırısına AKP ve pek çok ABD’Ci, NATOcu güç memnuniyetini ifade ederken, diğer muhalefet partileri sessiz kalırken mazlum milletlerin feryadına tercüman olması “HAYIR!” diye haykırması,
Çok daha fazla şey söylenebilir.
Bunlardan da önemlisi;
DOĞU PERİNÇEK, Cumhurbaşkanı aday olması halinde siyaset meydanı şenlenecektir. 
Adaylar, daha temkinli davranmak, sözlerine dikkat etmek zorunda kalacaklardır. 
Tartışma seviyesi yükselecek, hakaret, küfür, soy sop atışması olmayacak, hiçbir aday vaatlerini DOĞU PERİNÇEK’e bakarak camdan okumak zorunda kalmayacak, içinde, beyninde ve gönlünde ne varsa onu söyleyecektir. 
DOĞU PERİNÇEK’in aday olması halinde hızlandırılmış seçim için yapılan ve maalesef muhalefetin de karşı koyamadığı, hatta gündeme sokamadığı yollara düşüp uğruna yürüdüğümüz HUKUK ayaklar altında kalmaktan kurtulacaktır.

Bu ve sayamadığım pek çok nedenle, CHP ÜYESİ OLDUĞUM HALDE;

BENİM CUMHURBAŞKANI ADAYIM:
DOĞU PERİNÇEK’tir.

Bana düşen tarihi görev:

Yüreği ülke bağımsızlığı ve demokratik Türkiye için çarpan her yurttaşı, ön yargılarını bu tarihi dönemde DOĞU PERİNÇEK’e aday olması için 4 MAYIS ve 9 MAYIS günleri arasında İlçe Seçim Kurullarına giderek oy vermeye çağırıyorum. 04.05.2018