SADECE EKONOMİK KRİZ DEĞİL, YENİDEN AÇILIM SÜRECİNE KADAR UZANAN PEK ÇOK KONUDA KAOS DA KAPIMIZDADIR!

HIZLA, FIRTINA GİBİ YAKLAŞAN BU KRİZE KARŞI MÜCADELEYİ, ANCAK DAĞILMADAN SAVRULMADAN MİLLİ BÜTÜNLÜĞÜMÜZÜ SAĞLAYARAK VEREBİLİRSEK, TÜRK MİLLETİ VE BÖLGE İÇİN HAYIRLI VE SAĞLIKLI BİR SONUÇ ELDE EDEBİLİRİZ.

AKSİ TAKDİRDE;

BU SÜREÇTE FAALİYETLERİ AÇIKÇA GÖZ ARDI EDİLEN EMPERYALİST ABD'NİN DOĞU AKDENİZ'DE, KIBRIS'TA, EGE VE TÜM BÖLGEDE VE ÜLKEMİZDE YARATMAK İSTEDİĞİ KARGAŞA, KAOS, ÇATIŞMA SONUCUNDA MİLLİ DEVLETLERİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOP ÇERÇEVESİNDE DAĞITMA ÇABASI, GÜZEL YURDUMUZ DA KRİZ VE ÇIKACAK KAOS BAHANE EDİLEREK ATATÜRK'ÜN "GENÇLİĞE SESLENİŞTE" DE İFADE ETTİĞİ GİBİ MÜSTEVLİLERİN TASALLUTU ALTINA GİREBİLİR. BU DURUM, İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ KRİZİ DE ARATACAK BİR HALE GELEBİLİR.

EKONOMİ POLİTİK İLE MİLLİ GÜVENLİK SİYASETİ VE MİLLİ BAĞIMSIZLIK ARASINDA SIKI BİR DİYAKEKTİK BAĞ MEVCUTTUR. ATATÜRK, BU NEDENLE 1919 YILINDA KURTULUŞ SAVAŞI'NA "YA İSTİKLAL, YA ÖLÜM!" ŞİARIYLA BAŞLAMIŞTI.

BU NEDENLE BUGÜN DE;

KRİZİ KAZASIZ BELASIZ ATLATMANIN, EKONOMİK VE SİYASİ HUZURA, MİLLİ BAĞIMSIZLIĞA TÜRK MİLLETİ OLARAK KAVUŞMAMIZIN TEK YOLU;

TÜRK MİLLETİ'Nİ BİRLEŞTİRECEK devrimci bir PROGRAMDIR.

BU PROGRAM da, ATATÜRK İRADESİ VE MİLLİYETÇİLİK, HALKÇILIK, DEVLETÇİLİK, CUMHURİYETÇİLİK, LAİKLİK VE DEVRİMCİLİK İLKELERİNDE İFADESİNİ BULAN TÜRK MİLLİ DEVLETİNİN KAİDESİ ALTI OK'TUR.

ABD, İSRAİL, SUUD VE PYD'NİN SAFINDA YER ALAN HDP'NİN BARAJI AŞARAK, MECLİSE GİRMESİ, kurulacak bir hükümette yer alması asla KRİZİ VE KAOSU ÖNLEMEZ. ANCAK SÖZÜM ONA "DEMOKRASİ" ADI ALTINDA YENİDEN BİZE DAYATILACAK "EŞİT YURTTAŞLIK", "AÇILIM POLİTİKASI", "AVRUPA YEREL YÖNETİMLER ÖZERKLİK ŞARTININ GENİŞLETİLEREK KABULÜ" İLE BÖLÜNMEYİ TETİKLER. BU, AÇIKÇA BÖLÜNMEYE VE ÖNCELİKLE KARGAŞAYA, çatışmaya HİZMET EDER.

KAŞ YAPALIM DERKEN GÖZ ÇIKARTMAMAK İÇİN UYANIK OLMAMIZ GEREKEN BİR SÜREÇTEYİZ.

BURADA ATATÜRK VE ALTI OK ÇERÇEVESİNDE, MİLLİYETÇİLİK VE HALKÇILIK TEMELİNDE MİLLİ PLANLI KALKINMA YÖNTEMİ VE KARMA EKONOMİ ÇİZGİSİ İLE 1930'LU YILLARDA OLDUĞU GİBİ BİR MÜCADELE VERMEK ESASTIR.

BU SEÇİMDE LAF ÇOK PROGRAM YOKTUR. EMPERYALİZME VE BATI'YA TESLİMİYET VARDIR!

BU SEÇİMDE TELEVİZYONLARDA ALLANAN PULLANAN PARTİLERİN HİÇ BİRİNİN BİLDİRGESİNDE ATATÜRK DE, ALTI OK DA VE ANTİ-EMPERYALİST TEK ÇÖZÜM YOLU DA GÖRÜNMEMEKTEDİR, YOKTUR.

YAYIN YAPAN BÜTÜN TELEVİZYONLAR YALAN SÖYLÜYOR, RADYOLAR YALAN! GAZETELER, HEPSİ KÜLLİYEN YALAN SÖYLÜYORLAR!

YETTİ ARTIK!

ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNMEK VE ATATÜRK GİBİ YAPMAK ZORUNDAYIZ.

İNCE ELEYİP SIK DOKUMAK ZORUNDAYIZ.

ÖNÜMÜZDE DURAN PERDEDEKİ İĞNE DELİĞİ KADAR BİR NOKTADAN DÜNYAYA VE TÜRKİYE'YE BAKMAK YERİNE BÜTÜNÜ GÖRMEYE ÇALIŞMAK, GENİŞ DÜŞÜNMEK, NESNEL DURUMU KAVRAMAK, ÇÖZÜMÜN PEŞİNDEN bilinçli olarak KOŞMAK ZORUNDAYIZ.

Bu konuda 2008 krizi için yayımladığım bir yazıyı yeniden paylaşıyorum.

KRİZ HEP BİZE Mİ DÜŞER USTA?

İşsizlik ateşten gömlek gibi sarmaya devam ediyor bizi.
“Kapımızı çalan kim?” diye sormuştuk geçen yazımızda.
Açlık kapımızda!
Tek başına da değildir.
Kölelikle kol kola!
Hep aldatıldık.
Egemenlik Milletindir diye.
Kim Hükumet olursa olsun, kabak hep başımızda patladı. 
Kriz hep kolayca açılabilen bizim kapımızı çaldı. Hiç zorlanmadan girdi en 
mahrem odalarımıza.
Kriz ve açlık, ölüm ve acı hep bize düştü be usta!
Sadece ülkemizde değil, küreselleşen tüm Dünya’da durum budur!
Dünya'nın neresinde acı ve toplu ölüm varsa, zulüm hükmünü yürütüyorsa bundan nasibini alan hep Milletler olmuştur. 
Coğrafi olarak belki uzak, ama Myanmar yüreğimize ne kadar yakın değil mi?100 bin ölüm, savrulan, uçan evler, açıkta kalan canlar hep bizim değil mi?
Yüreği yanan biziz, sahte göz yaşları kime ait usta?
Acı ve açlık, bütün Dünya Milletlerini tek Millet yapıyor sanki.
Acılarımız ortak, aşımız bazı yerlerde bir avuç pirinç, bazen bulgur, soframız ayni.
Afrika’da bunları da bulamayan, bir deri bir kemik kalmış çocuksu milyonların gözyaşları bizim gözyaşlarımız. Gözlerindeki çapaklara konan sinekler, sanki bizi kör ediyor. Sofradaysak, bunları izlerken lokmalar boğazımıza oturuyor. 
Hep açlık, hep acı kader mi be usta?
Buna itirazım var!
Bir avuç azınlığın gemi azıya almışcasına zenginleşmesine itirazım var!
Dünya milletlerinin zenginleşmesine hizmet eden değil de, bir avuç haramzadenin tüm Dünya nimetlerini ele geçirme aracı olarak önümüze konan bu küreselleşmeye itirazım var!
Dünya nimetlerinin yaşayan tüm nüfusa yetmesi mümkün iken, zenginliklerin hayatı boyunca bir gün dahi çalışmamış, bir şey üretmemiş bir avuç oligarşinin elinde toplanmasına itirazım var.
Kölelik düzenine itirazım var.
Türk Milleti’nin ve hatta bütün mazlum milletlerin ayakaltında kalmasına itirazım var!
“Egemenlik Millet’indir!” diyerek Millet’i hayatın her alanından kovanların saltanatına itirazım var!
Dağdaki çobana sahip çıkıyormuş gibi yaparak Millet’i köleleştirmeye itirazım var!
Millet’in bölünmesine itirazım var!
Ama yüreğim yanıyor:
Türkiye’yi, Millet’i sadece Hükumet yönetmiyor.
Türkiye krize, Millet bölünmeye bin koldan zorlanıyor.
Millet bölünmeden bizi yönetemeyeceklerini biliyorlar. Bölüyorlar.
Millet’in özne olmadığı bir toplumda kriz kaçınılmazdır. Millet, artık nesneden bile sayılmıyor. Ayak takımıdır. 
Kriz yakındır.
Krizi de Millet’e yüklüyorlar. 
Kriz hep bize düşüyor be usta!
Etrafınıza bakın!
Millet, nerede etkindir?
Hükümet eden partide Millet iradesinin etkin olmaması doğaldır. Hükümet, siyasi ve ekonomik iktidarı kimseyle paylaşmak istemeyebilir.
Peki, muhalefet partilerinde Millet’in durumu nedir?
Her partinin bir başı vardır. Parti’nin başına yakın olmayanın şansı da yoktur. 
İzliyoruz.
Hep başlar konuşuyor. 
Diğer organlar, edilgendir. 
Konuşan, dışlanır. Korku, eskiden dağları beklerdi, şimdi parti localarındadır. 
Millet’e yüklenecek krize bunlar mı engel olacak?
Böyle bir niyetleri olduğunu hiç sanmıyorum. 
Bu krizi de bölünmeyi de Millet’in azim ve kararı, birlik iradesi çözebilir. 
Bu manivelayı, kaldıracı yaratmak günün ödevidir.

15 Mayıs 2008