MUHARREM İNCE 

Gazetede ki en iyi başlık, haberi okuduğunda okuyucunun ağzından çıkan ilk sözdür ya da verdiği ilk tepkidir. Bu mesleği icra ederken toplumun anlayacağı dili ve refleksi hesap ederiz biz. Kendini bulmalıdır okuyucu sütunlarda.. 
İşte siyasette böylesine bir şey... 
Toplumun yaşadığı sosyo-ekonomik gerçekleri ne kadar aynı dili kullanarak anlatırsan o kadar etki alanını genişletir siyasetçi..Aslında bir terapidir bu. Lider, toplumunun sorunlarını kürsüde haykırdığında elde eder onları.. 
Hipnotize eder. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 16 yıllık iktidarının yapıtaşında aslında bu vardır. Hitap ettiği topluluğun ihtiyaçlarını yada beklentilerini karşılaması.. 
Bir mühendislik yaptı Erdoğan, temelinde din ve ekonomi olan… 
Kendini Özal ve Menderes’ten ayıran da buydu.. 
Merkez sağın ekonomik  ihtiyaçlarını karşılarken, dini argümanlarla tabanını muhafaza etti ve safları sıkı tuttu..
Ne var ki ülkenin ekonomi konusunda yaşadığı olağanüstü çalkalanmalar Ak Parti’nin tavanının, FETÖ ve PKK meseleleri ise tabanının kafasını karıştırdı. Bu karışıklık, Erdoğan’ın safları sıkı tutmak adına daha sert bir politik iklimi tercih etmesine neden oldu. 

************** 
Kılıçdaroğlu’nun son dönemlerde Türk Siyasi hayatına damga vuran adalet yürüyüşü ve İYİ parti’ye 15 vekil vererek seçime girmesini sağlaması, hukuk ve demokrasi adına büyük tartışma ve şaşkınlık yaratan iki önemli hamleydi. Kılıçdaroğlu bu iki hamle ile bu dönemde adından en fazla bahsettiren lider olmayı başardı. CHP Liderinin 3. hamlesi ise parti içindeki en sert rakibini Erdoğan’ın sert ikliminin karşısına dikmek oldu. Muharrem İnce’ye zırhını takti, kılıcını verdi ve Türk bayrağı rozetini de göğsüne iliştirerek siyasi arenaya yolladı. İnce aslında CHP’nin sosyal medya lideriydi. Onun konuşmalarının olduğu videoların tıklanma oranı bir çok lideri geride bırakıyordu. İnce Cumhurbaşkanı adaylığı ile  sanal alemden gerçek aleme yatay bir geçiş yapmış oldu. Herkes sosyal medyadan topluma  yansıyan bu sesin , “sokakta karşılığı var mı “diye merak etmeye başladı .. İnce, birbiri ardına yaptığı mitinglerde gün geçtikçe gerçekliğini kanıtlar hale gelmeye başladı. Bunun formülünü fizik öğretmeni olduğu için değil,yaşadığı toplumun kromozomlarını iyi bildiği için kolayca bulmuştu. Her gittiği yerde ufak rötuşlar dışında  aynı şeyi anlatmasına rağmen, kendisine ilginin giderek artması aslında toplumun defalarca aynı şeyi duymayı istemesinden kaynaklanıyordu. Elinde bebek bezi, mazot bidonu, tahıl kavanozu ile siyaset yapan bir adama şu ana kadar da hiç rastlanmamıştı. Sahnede bisiklete binen, şiir okuyan, her gittiği yerde folklorik maharetlerini göstermekten çekinmeyen bir lider günler ilerledikçe toplumu terapi etmeye başladı. Miting alanını terk eden kalabalıklar, onun Erdoğan’ın sert eleştirilerine aynı şiddette cevap veren İnce yerine, elindeki bidonu, altındaki bisikleti, zeybek oynarken ki heybeti ve yüzündeki ince tebessümü evine götürdü. 

************** 
İkinci adamlar , birinci adamlara göre daha serttir hep. Lider olmak naif olmaktır, hoşgörülü olmaktır, toparlayıcı olmaktır, heyecanına yenik düşmemektir, ince eleyip sık dokumaktır.. İkinci adamlar hep daha heyecanlıdır.Liderin dilinin ucuna geleni rahatlıkla söyler ikinci adam.. 
Çekip çevirir örgütünü çünkü  liderden daha fazla sorumluluk sahibidir.. 
Birinci adamın işini kolaylaştırmak için, kendi hayatını zorlaştırır.. vs vs.. Ama topluma ayna tuttuğunuzda artık o birinci adam tipi tarihe karışmıştır.Dünyadaki lider profillerine baktığınızda ne demek istediğimi anlayacaksınız. O yüzden İnce normal şartlar altında yaşamayan bir toplumun kriterlerine haiz,  ikinci adamlıktan birinci adamlığa terfi eden bir siyasetçidir.. 
Erdoğan’ın bugüne kadar karşısına çıkan en sert siyasi rakiptir. Ve kökleri sağlam olan  bu sert iklimi atlatacaktır.