Muharrem İnce dün Mersin’deydi. 

Müthiş bir kalabalıktı.  
Belki de bir rekordu bu.. 
Ama bu kadar kalabalığın sayısal olarak anlattığından çok, içerik olarak anlatımı çok daha önemliydi. İnce bu mitingiyle ideolojik siyasetin duvarlarını yıktı. Göğsüne taktığı Türk bayrağı, mitingine katılanların özeti gibiydi. 
CHP’liler adayları ile buluşmanın keyfini çıkarırken, AKP’li en dişli rakibini meraktan, MHP’li canı biraz sıkkın olduğundan, İyi ve Saadet Partili yan koltukta oturan yolcuyu yakından tanımak istediğinden,  HDP’li de baraj altında kalmamak için alandaydı. Anlayacağınız herkesin bir nedeni vardı orada olmak için.. 
Türkiye oradaydı, Mersin oradaydı.. İşte bu yüzden önemliydi Muharrem İnce’nin mitingi.. ****************** 
Bu mitingde oluşan atmosferin geçmişe dönük bir matematiği vardı. Toplama işleminin karşılığında Kemal Kılıçdaroğlu ismi yazıyordu.. 
Kılıçdaroğlu “Hak hukuk adalet” diyerek insanları sokağa topladı. Kilometrelerce yürüyerek büyük ilgi topladı.  
Yol arkadaşlarını , bir parti seçime girsin diye, başka bir çatı altında topladı. Bu matematiğin çıkarma işleminde ise Meral Akşener vardı. Kurultay istedi.. 
İstediği olmayınca kendisini ve arkadaşlarını MHP’den çıkardı. CHP’nin aklından Abdullah Gül’ü çıkardı Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığına sıcak bakmayınca, Muharrem İnce’yi siyaset sahnesine çıkardı. Karamollaoğlu  çarpma işlemiydi  bu matematikte… 
Bir zamanlar yol arkadaşlığı yaptıklarının yüzüne,  gerçekleri çarptı. Bölme işi ise  Demirtaş’a kaldı. Bölücü terör örgütünün gölgesindeki  bir partinin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı mı, yoksa yeni Cumhurbaşkanını belirleyecek ve meclis aritmetiğini değiştirecek bir partinin lideri mi sorularıyla  milleti ikiye böldü. 
*************** 
Bu dört işlem Türkiye’nin gerçekleri ile ne kadar örtüşür bunu 24 Haziran akşamı göreceğiz.  Karşılığı ne olur, tutarlılığı nedir anlayacağız. Görünen o ki  Cumhur İttifakı’nın sırtını yasladığı milli ve dini argümanlar, Millet İttifakının  siyasal ve ekonomik gerçekleri ile mücadele edecek 24 Haziran’da..    
Zümrüt-ü Anka’lı, Fatih’li, Süleyman’lı , Abdulhamit’li klipler, dolar ve euro ile aynı sandığa girecek.   
Kek ve  tatar böreği , soğan ve patatesle seçim menüsünde vatandaşın tercihine sunulacak. Buzdolabı ve fırının  ne kadar DAYANIKLI bir tüketim malı olduğunu, tarihiyle mi yoksa içindekilerle mi anlam kazandığını anlayacağız  Pazar günü..  Beka ile zeka karşılaşacak o sandıkta.. Amma velakin, zekası olan bekasına karar verecek,aklını kiraya verenler değil.. 
***************** 
İşte bu miting bu yüzden çok değerliydi. Korkularının üstüne giden bir Türkiye gerçeğiydi. Hiç kimsenin bir araya gelemeyeceğini düşündüğü isimlerin bileşkesiydi. Bir meslektaşım Gelincik Tarlası demiş o kalabalığa. Bende şurubunu yapayım dedim Usta şair Can Yücel diyor ki;
 ” İlikleriniz donduğunda kışın.. Bir kaşık umut gerektiğinde.. O şişe gelecek aklınıza .. 
Pencerenin önünde duran .. Güneşte.. Gelincik...” 
Ve 24 Haziran bize  Türkiye’nin  gerçeklerine hangi pencereden bakacağını anlatacak ..