AKDENİZ’İN ÇIĞLIĞINA KULAK VERİN | DEMOKRAT MERSİN | Mersin'in Demokrat Gazetesi

 
 
 
10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı  10:00  BAŞKAN SEÇER MUT HALKIYLA BULUŞTU  09:55  BAŞKAN ÖZYIĞIT, “BALıK PAZARı SAYıSıNı ARTTıRACAĞıZ”  09:39  CEZAEVI AVUKAT GÖRÜŞME ODASıNDA YENILEME BAŞLADı  09:35  AVUKATLARA ‘SEÇIM VE SANDıK GÜVENLIĞI EĞITIMI’ VERILDI  09:32  81 BARO: CINSEL ISTISMARA HEP BIRLIKTE DUR DIYELIM 
AKDENİZ’İN ÇIĞLIĞINA KULAK VERİN

 

Ruhsar Uçar’ın Kaleminden

AKDENİZ’İN ÇIĞLIĞINA KULAK VERİN-1-

Mersin Anamur Bozyazı Dana Adası çevresinde kurulması planlanan Balık çiftlikleri ile birlikte gündemimiz yine yaşanabilecek olası çevre sorunlarına odaklanmış bulunmaktadır.  Toplumumuz birçok konuda olduğu gibi balık üretim çiftlikleri konusunda da iki farklı düşünce yapısı ile kıyasıya tartışmaktadır. Savunanlar istihdamın artacağını, ekonomiye canlılık getireceğini söylerken çevreciler ekolojik sisteme ciddi zararlar vereceğini, sağlığımızı bozacağını ve çevre kirliliğine neden olacağını iddia etmektedirler. 

Peki, doğrusu nedir? Biz de bunu öğrenmek için akademisyenlerin ne dediğine kulak verelim dedik. Daha önceki uygulamalar ve tecrübelerin hangi noktada olduğunu ve bilimsel verilerin neler söylediğini dinlemek adına 18 Temmuz günü Silifke Belediyesi’nin düzenlediği panele katıldım ve 9 Eylül Üniversitesi’nden emekli çevre mühendisi öğretim görevlisi Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül’ün sunumunu dinledim. Yazımı tamamen hocamızın kurduğu cümleler üzerinden sizlerle paylaşacağım. 

Türkiye’de kültür balıkçılığı 1970’li yıllardan itibaren ilk defa Yaşar Holding tarafından Gerence körfezinde başlatılmıştır. Günümüzde Gerence körfezinde 50’in üzerinde ticari şirket ve her şirketin 30-50 kafesi ve her kafeste yaklaşık 1.5 milyon balık mevcuttur. Bodrum ve Marmaris yarımadası gibi turistik ve en temiz sulara sahip olduğumuz doğamız kirletildi karaya sıfır yanaştırılmış çiftlikler nedeniyle deniz yüzeyi sobadan dökülmüş kül ile kaplanmış görünümde. 

2002 yılından itibaren Balık çiftlikleri için mevzuatlar, tüzükler yayınlandı bu tüzüklerde çiftliklerin nerede kurulacağı, nasıl faaliyet göstereceği ve nasıl denetleneceği ayrıntılı biçimde yazmaktadır. Ancak pratikte karşılaştığımız örneklerin yasal mevzuatlarla örtüşmediği ve denetimin yeterli yapılmadığıdır. Kafeslerin derinliği en az 30 metre, kıyıdan uzaklığı 1100 metre yani 0,6 mil olması gerekiyor ancak yönetmeliğin ilk şeklinde bu mesafe 6 mil yani 3000 metre iken zamanla düşürülmüştür ancak İzmir körfezinde kurulan balık çiftliklerinin önemli bir kısmının kıyıda olduğunu görüyoruz. Mayıs ve Ağustos ayında su örnekleri alınarak ölçümler yapılıyor bu örneklerden biri havuzun tam ortasından diğerleri de havuzun dört bir çevresinden 20’şer metre uzaklığından alınması gerekiyor. Oysa biz biliyoruz ki bir gün sonra akıntı ile atıklar en az 60 metre uzaklığa sürüklenmektedir kirlilik. 

Kirlenme ötrofikasyon (deniz ya da alıcı ortamda ki oksijen seviyesinin düşmesi ile canlıların yaşayamayacağı seviyeye inmesi-aşırı yosunlaşma) değeri Azot ve Fosfor miktarı ile belirleniyor ve bu rakamın 4’ün altında olması gerekiyor alınan numunelerin laboratuvar sonuçlarının 4’e çok yakın çıkmasını anlamlı ve manidar buluyoruz. Yönetmelik inorganik azot ve fosfor değerlerine bakılsın demiş ancak balığın atığında bulunan azot organiktir ve idrarında bulunan amonyaktır. Bu parametreleri ölçecek akredite laboratuvarlar lazım. Yine balığın atığında bulunan karbon hidrojen ile bağlanıp Metan’ı yapıyor. Azot zehirli olan Amonyağa dönüşüyor, kükürt kükürtdioksit halinde hidrojen sülfür mekanizmasını başlatıyor ve bunların tümü çevre için çok toksik maddeler ve su da hayat bitiyor oksijensizlikten. 

Üretim havuzları 20-50 metre çaplı hatta orkinoslar için yapılmış olanları 270 metre çapa ulaşmaktadır. Derinliği 10 katlı apartman yüksekliğinde yaklaşık 20-30 metredir ve file ile kaplanır. Küçük havuzlarda 300 ton, ortalama havuzlarda 500, daha büyük çaplı olanlarda 1000 ton balık üretilir. Bin ton balığın bir kafesin içinde sıkışık yaşamdan ve çıkardığı tükürük, ter, gözyaşı, idrar ve katı atıkların bulunduğu ortama salınması zaman içerisinde balıklarda bozulmalara ve ölümlere neden olmaktadır. Bozulan bu balıklar aynı kafes içerisinde sağlam balıkları da olumsuz etkilemektedir. Anamur da kurulması planlanan üretim çiftlikleri için hazırlanan ÇED raporlarında da yılda bir milyon altı yüz bin balığın öleceği öngörülmektedir. Ve gerek balık ölümlerinden kaynaklanan atıkların ve gerekse üretimde kullanılan kimyasal maddelerin uzaklaştırılmasında kullanılacak atık tesislerinin yaptırılması yükümlülüğü yüklenici firmaya verilmemiştir. Oysa biz biliyoruz ki her site kendi atık sistemini kurmalı ve buna uymayan siteler çok yüklü cezalar kesilmekte iken bu devasa şirketlerin böyle bir sorumluluğu olmayacaktır. Herhangi bir körfez kirletildi ve arıtalım dediğimizde bunun bedeli 10 milyar dolardan başlar. O zaman sizin üretiminizin karlı olması mümkün mü? Çevresel açıdan karlı değil eğer bir kar varsa ortada patronadır sana bana değil? 

Kültür balıkçılığına yönelme nedeni doğal balık ürünlerinin azalmasıdır. Çünkü bir takım kirlenmeler, denizin hor kullanılması (av mevsimi dışında avlanılarak troller ile türlerin üreyemeden yok edilmesi) ile birlikte küresel ısınmanın artması sonucu faydalı türler temiz sulara giderken yerine zararlı türler kalıcı olarak kalırlar. Dünyada toplam 170 milyon tona yakın deniz ürünleri üretilmekte. Midye, karides, ahtapot, yengeç dâhil. Türkiye’de kültür yetiştiriciliği 253 bin ton, avcılıkla 333 bin ton toplam 630 bin ton balık üretiyoruz. Bunun %70’ni ihraç etmekteyiz ve ihtiyacımız olan balığı Uzak Doğudan almaktayız. Temiz denizimizde yetişen balığı ihraç ediyoruz ve Uzak Doğunun pis sularında yetişen balığı alıyoruz bu çok akıllı bir iş değil sonuçta ve bunun karşılığında 100 bin ton balık için milyonlarca dolar döviz veriyoruz. 2000’li yıllarda kişi başı yılda 8 kilo balık tüketilirken günümüzde 5 kilograma düşmüştür. Yani halkımız daha az balık tüketiyor. 

Sağlıklı balık sezonluk balıktır, mevsiminde açık denizde doğal ortamda beslenen ve yaşayan balık bu tanıma uyan hamsi ve sardalyadır. Ancak biz pazarda ucuz ve çok olmasından dolayı bolca bulmamız gereken bu balıkları bulamıyoruz çünkü kültür balıkçıları balık proteini yapmak adına bu balıkları alıyor ve çiftlik balıklarına yem yapıyorlar.1 kilogramın üstündeki tüm balıklar sağlıksızdır sağlıklı bir balık 300-350 gram civarında olmalıdır ve çiftlik balıkları tartıda ağır gelebilmesi için genetiği değiştirilmiş gıdalar ve hormonlarla besletilmektedir.  

Bu balıklar daha hızlı büyüsün, hasta olmasın, hasta olurlarsa çabuk iyileşsinler, ortamda bulunan yabancı bakterilerin hepsi ölsün, ağlar zarar görmesin, üstü yosun ya da yabancı madde kaplamasın diye envai çeşit ilacı, zehiri basıyorlar. Bunların hepsi çok tehlikeli, insan sağlığına oldukça zararlı ve kanserojen. Bir maddenin miktarı, ne kadar verildiği, hangi canlıya verildiği, ne kadar süre ile verildiği, o canlının sağlık durumu, yaşına göre ilaç dozu ayarlanmalı ancak milyarlarca balığı tek tek inceleyip muayene etmek mümkün mü ve bu yapılmıyor.  Yazının Devamı Yarın...

AKDENİZ’İN ÇIĞLIĞINA KULAK VERİN-2-

Günümüzde kullanılan kimyasal madde sayısı 120 milyon tür ve tüm gıda sektöründe bu kimyasallar kullanılmaktadır. Bu kimyasallar suda çözünüyor, akıntıyla sürükleniyor, su kalitesini değiştiriyor, sediment (tortu) olarak birikiyor yani kaybolmuyor. Balık yemi olarak verilen 880 kilonun 220 kilosu balığa besin olarak gidiyor geri kalanı atık olarak denizde kalıyor. Suyun dibine çöken atıklar Turnover ile yani dalga hareketleri ile suyun altının üstüne karışması sonucu yüzeye çıkıyor. Yine balık yemi olarak kullanılan bitkisel ürünlerin başında Soya ve Mısır var ve tüm bu besinler GDO’lu dur. GDO un insanlığa getireceği genetik mutasyonlardır. 

Tayland da ki karides çiftliğinde Stockholm Üniversitesi’nin yaptığı araştırma oradan alınan balıkta 85 tür zararlı dezenfektan, 13 tür antibiyotik (bunların 10 tanesinin kullanılması yasak, 4 tanesinin insanda kullanımı yasaktır) tespit edilmiştir.  

Kullanılan kimyasal gruplar: Dezenfektanlar, Anestezikler, Biyositler, Hormonlar, büyüme kontrol ajanları, hastalık önleme kontrol ilaçları, parazit kontrol ve önleme ilaçları, cinsiyet değiştirme ilaçlar- bunlar sayesinde popülasyonu kontrol ediyorlar, üreme, büyüme ve canlılık aktiviteleri ilaçları, hayvan dokularında biyoaktif bileşiklerin uzun ömürlü olması için kullanılan kimyasallar… Gibi liste uzuyor. 

Çevresel olumsuz etkilerine bakacak olursak: organik maddenin birikmesi dip canlılarına çözünmüş oksijen miktarının düşmesi, anaerobik ortam oluşması, hidrojen sülfür üretimi ile bakteriyel bozulma nedeniyle olumsuz etkiler yaratmaktadır. Besin türlerinin değişimi ile bakteri ve su kuşları gibi canlı türlerinin değişimine neden olmaktadır. Deniz yüzeyinde ışık geçirgenliğinin değişmesiyle deniz çayırlarını olumsuz etkilemekte. İnorganik madde birikimi dipte sabit yaşayan bitki ve hayvan türlerini olumsuz etkiliyor. Su sütununda nutrient (besin ancak burada doğal olmayan besin) artışı, askıda katı madde artışı fitoplanktan (fitoplankton suda karbonu emerek biriktiren ve zamanla dibe çöken bitki topluluğu ancak bunun aşırı artışı doğal ortamın ölmesi yani canlı yaşamına engel olması anlamına gelir) birikimine ve üretilen balığın miktar olarak azalmasına, tür bileşiminin değişimine, suda bulanıklık ve oksijen azalmasına yol açıyor. Endemik (yöreye özgü) olmayan türler ve ekzotik (egzotik yani dışarıdan gelen bulaşan) patojenler flora ve fauna (canlı ortamı bitki olmayan yani hayvan) da hassas türlerin kaybolmasına ve yerine ticari olmayan türlerin ortaya çıkmasına neden olur. Yine kullanılan kimyasallar flora ve fauna da Biyoakumilasyon (zehirli ve faydalı olmayan biyolojik ve kimyasal maddelerin bünyede birikmesi) ve Biyomagnifikasyon prosesleri ile hastalanma, zehirlenme ve tür kaybına neden olur. Dip çamurları Bentik (dip, taban) organizmaların ölümüne, batımetrinin (dip eğrisi derinlik değişimi taban haritası burada birikimler ile taban yani dip çizgisinin değişerek ekosistemin bozulacağı anlatılıyor) değişimine, yıllarca kalıcı olacak kirlenmeye neden olur. Kullanılan Antibiyotikler tüm canlılarda antibiyotik direncinin gelişmesine, hedef dışı canlıların etkilenmesine ve kimyasal kirlenmeye neden olur. Salgın hastalıklar üretkenlik kaybına, tür değişimine ve hastalanmaya neden olur. Yem ve besin maddelerinin su ortamına etkisi deniz suyunun kimyasal bileşimini bozar. 

İlk çağlardan itibaren balık yetiştiriciliği yapılmıştır İzmir’in Urla ilçesine giderseniz Coromenza Krallığı’nın balık yetiştirme çiftliklerine ait kalıntılarını görebilirsiniz. Balık yetiştiriciliğinin sürdürülebilir olması için kirlilik yaratmaması gerekiyor, yaratıyorsa bunun rehabilite edilmesi gerekiyor. Balık yetiştiriciliğinin ilk yapıldığı Gerence körfezinde zemin kirlilikten dolayı 8.5 metre yükselmiştir. Yine iyi örneklerden bir diğeri Kanada yakınlarında ki Membro adalarıdır. Karadeniz de İğne ada da Membro gibi uygun bir alan olabilirdi. Çünkü ormanla deniz arasında bulunan bölgede kurulan çiftliklerden doğaya salınan atıklar ormandaki ağaçlar ve bitki kökleri tarafından elimine edilir yani doğal yoldan temizlenir ve temiz atık olarak denize kavuşur. Oysa biz ne yazık ki İğne adasına nükleer santral yapıyoruz.  
Balık çiftliklerinin istihdam alanı yaratarak çok sayıda insana iş imkânı sağladığına dair şehir efsanesine gelirsek Türkiye’de 2377 adet balık çiftliğinde 9 bin 950 kişi çalışmaktadır. Bu da gösteriyor ki her bir çiftlikte en fazla 4-5 kişi çalışmaktadır. 2017 yılında Türkiye’nin yaptığı ihracat miktarı 856 milyon dolardır oysa körfeziniz kirlendiğinde temizlemeniz için harcayacağınız para 10 milyar doları bulmaktadır. O zaman bu tesislerin bize getirdiği bir karlılık var mıdır? Kar varsa bu patronundur. Bakın Yunanistan kendi sularında balık çiftliği kurulmasına müsaade etmiyor tüm çiftlikleri bizim sularımızda neden kendi bakir doğasının kirlenmesini istemiyor, turistik bölgelerinin zarar görmesini istemiyor. 

13.10.2017 tarihinde Mersin Büyükşehir Belediyesinde Meclis kararı alınmıştır şöyle diyor: Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından balık çiftlikleri konusunda belediyemize iki firma için ÇED görüşü sorulmuştur. Bunun üzerine yapılan inceleme ve araştırmalarda; balık çiftliği kurulması planlanan bölgelerde önemli doğa alanları, sit alanları, turizm gelişme alanları, turizm faaliyetleri gibi bu projelerden etkilenebilecek alanların bulunduğu görülmüştür. Ve İlimizde balık çiftliklerinin kurulmaması yönünde temenni kararı alınmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir. 

19 Temmuz günü ilk ÇED toplantısı yapılmış ve halkımızın haklı isyanı ile karar çıkarılamamıştır. Amerika’da ÇED raporlarının %40’ı geçerken bu oran biz de %99’dur. Sivil Toplum örgütleri, belediyeler ile birlikte halkımızın geleceğimize sahip çıkacağını umuyoruz ve yanlış olan balık çiftliği kurulması düşüncesinden vazgeçilmesini bekliyoruz. 

NOT: Teknik terimlerin anlayabileceğimiz şekle dönüşmesine verdiği katkılarından dolayı Çevre Mühendisi Sayın Cenk Cenkçimenoğlu’na teşekkürü borç bilirim.

 



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!


 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA