Atatürk Caddesi, Yoğurt Pazarı ve Ulu Cami çevresinden ne zaman geçsem belediyelerin vurdumduymazlığına dönük tepkim depreştir. Sorumluluk makamında oturanlar sağır duvar; hiçbir eleştirel yaklaşıma kulak vermeyip bildiklerini okuyorlar.

En ufak eleştiride savunmaya geçip gazetecileri moda anlayışla hain ilan ediyorlar! Yıllardır dile getirmekten utanır oldum tarihi Mersin yok olmanın eşiğinde! Konuya dikkat çekmek adına yakıcı gerçeği özetle bir kez sıralayalım; Kesme taş ve bağdadi yapı tekniğiyle inşa edilen Mersin evleri yılların ihmali ve beton yığınlarına yenik düştü! İklimleme aygıtlarının icat edilmediği dönemlerde bölge insanını Çukurova’nın sıcağından koruyan yok olmanın eşiğindeki özgün kent mimarisi kurtarılmayı bekliyor! Mesudiye Mahallesindeki yapıların çoğu yoldan geçenler adına risk oluşturuyor!

Belediyelerin her yıl yol, kaldırım ve yeşil alanlara büyük kaynakların aktarıldığı Mersin’de, ısrarlı çabalara karşın SİT kapsamındaki yapıların kurtarılmasına dönük projeler bir türlü hazırlanmıyor. Kentin özelikle Cami Şerif, Mesudiye, Mahmudiye, Çankaya, Kiremithane ve Bahçe mahallerindeki vatandaşa ait sit yapılar, adeta yok olmaya terke edilmiş durumdalar! Kışın soğuğu, yazın sıcağından korunmak adına ahşaptan çatılan duvarların sıvayla kaplanması (Bağdadi) tekniğiyle inşa edilen türünün son örnekleri yıkılma noktasına gelirken, vatandaşların can güvenliği için de tehdit oluşturuyor!

“Yol, kaldırım ve yeşillendirmeye var, tarihi mirasa yok!” diyen mülklerini restore ettiremeyen vatandaşlar belediyelere tepkili! Geçtiğimiz günlerde konuştuğum Mesudiye sakinleri,” Burası 67 Sokak, Mersin’in en eski yollarından birisi, geçmişte Osmaniye minibüsleri buradan geçerdi, şimdi kuş uçmaz kervan geçmez yere dönüştü. Bu mahallenin birçok evi sit kapsamında olduğundan müteahhit girmiyor. Mülk sahiplerinin restore etmeye gücü yetmiyor. Belediyeler el atmazsa bu yapıların tümü yıkılacak. Balkonu çökmek üzere olan ev yıllardır bu halde. Yoldan geçenin başına her an bir şey düşebilir. Akdeniz Belediyesi’ne 500 metre, Büyükşehre 1 kilometre mesafedeki tehlikeyi kimse görmüyor.

Oysa gelecek kuşakların emaneti olan bu yapıların her biri ayrı değer, günümüzde her evde birkaç tane olan klimalara duvarlarında hava boşluğu bırakılan Bağdadi tekniğiyle yapılan evlerde ihtiyaç duyulmazdı. Belediyeler her yıl yol, kaldırım ve yeşillendirmeye milyonlarca para harcıyor, ancak tarihi ve kültürel miras kimsenin aklına bile gelmiyor. Kaldırma gelince para var, tarihi ve kültürel mirasa gelince para yok, çünkü buradan fazla rant elde edemezler…” yolunda sözler ederek çaresizliklerini özetledi. Biz belediyelerin düşmanı değil, aksine gözleri kulaklarıyız; lütfen tepki göstermek yerine yazılıp çizilenleri dikkate alıp sorunlara çözüm bulsunlar.