"İşte Ekim’in de sonuna geldik, birkaç hafta sonra ısı iyice düşer, yağmurlar başlar…" yolunda düşüncelerin eşliğinde çocukluğuma dönük birçok anımın bulunduğu Çamlıbel Balıkçı Barınağı'na yöneldim; av sezonu olmasına karşın çok sayıda tekne görünce merakla birisinin yanına yanaştım. Tesadüfen arada bir sohbet ettiğimiz yılların balıkçısı çıktı karşıma, hoş beşten sonra işleri sorduğumda, açtı ağzını yumdu gözünü, isyan, küfür gırla…

Başta siyasiler olmak üzere yerel yöneticileri de eleştirerek sürdürdüğü konuşmasında yıllardır çözülmeyen balıkçılık sorunlarını sıralayıp, belirsizlikten yakındı. Bilinçsiz avlanma ve kirliliğin balık türlerini yok ettiğinin altını çizen deniz emekçisi özetle şu görüşleri dile getirdi: “Borç harç büyük masraflar ederek başladığımız sezon geçen yıllara göre daha kötü geçiyor. Av yasağı boyunca biriken balık birkaç günde bitti. Çeşmeli-Adana Deliburun arasındaki Mersin Körfezi, Anamur’dan İskenderun’a kadar uzanan bölgede balıkçılık yapan yaklaşık 150 tekne tarafından taranıyor. Oysa Mersin’de o kadar tekne yok; herkes buraya hücum ediyor! Şimdi denize açılan teknelerin çoğu elleri boş dönüyorlar. Vatandaşın alım gücünün daralması sonucu tutulan balık iç piyasada tüketilmiyor. Ortadoğu’ya yapılan balık ihracının durması bizi de vuruyor.  Geçmiş yıllarda Suriye üzerinden her hafta Mersin, Adana ve İskenderun’dan yaklaşık 100 ton balık ihraç edilirdi. Her taraftan elimiz kolumuz bağlanmış halde. Balıkçılar şimdi sefilleri oynuyor. Tekne sahipleri ve deniz emekçileri olarak çok zor günler geçiriyoruz. Şuan işler tamamen bitti, üstelik Suriye'den gelen işgücü bizimkileri olumsuz yönde etkiledi. Onlar nerdeyse yarı paraya çalışıyor. Anlayacağınız kimsenin yüzü gülmüyor. Bir teknenin deniz açılması dünyanın masrafı, balık alacağının da bir garantisi bulunmuyor; bu nedenle gördüğünüz gibi oturuyoruz. Gidişata göre işler yakın gelecekte düzelecek gibi de gözükmüyor…"

Balıkçılar yaklaşık 40 gün önce başladıkları sezondan umutlarını kesmiş durumdalar!

Zaten tüm olumsuzluklar emekçi ve dar gelirlileri vuruyor! Balıkçıların sorunlarına yabancı değilim, adamlar yıllardır fiyatları belirleyen tüccarın baskısından yakınıyor. Tek istedikleri balıklarını doğrudan pazarlayabilecekleri halin yanı sıra ortak kullanıma sunulacak soğuk hava deposunun açılması, gelin görün ki seslerine kulak veren yok!

Edindiğim izlenim denize açılmayan çok sayıda balıkçı günlerini Çamlıbel Balıkçı Barınağındaki çay ocağında oyun oynayıp sohbet ederek geçiriyorlar. Balıkçıların derdi adeta bir değil bin; çarkı döndüren emekçilerin sosyal güvenceden yoksunluğu, balığın kıtlığı, maliyetin yüksekliği, iç piyasadaki durgunluk, çalışma koşullarının elleri kolları bağlandığını söyleyen balıkçılar gelecekten umutsuz…