Atatürk’ün Vasiyetnamesi | DEMOKRAT MERSİN | Mersin'in Demokrat Gazetesi

 
 
 
10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı  10:00  BAŞKAN SEÇER MUT HALKIYLA BULUŞTU  09:55  BAŞKAN ÖZYIĞIT, “BALıK PAZARı SAYıSıNı ARTTıRACAĞıZ”  09:39  CEZAEVI AVUKAT GÖRÜŞME ODASıNDA YENILEME BAŞLADı  09:35  AVUKATLARA ‘SEÇIM VE SANDıK GÜVENLIĞI EĞITIMI’ VERILDI  09:32  81 BARO: CINSEL ISTISMARA HEP BIRLIKTE DUR DIYELIM 
Atatürk’ün Vasiyetnamesi

 

Yargıtay Onursal Daire Başkanı Hamdi Yaver Aktan yazdı...

Atatürk’ün Vasiyetnamesi-1: Müdafa-i Hukuk’un doğurduğu varlık CHP

Yargıtay Onursal Daire Başkanı Hamdi Yaver Aktan yazdı...
    
Anayasa ve İdare Hukuku alanında uzmanlığıyla bilinen Kemal Gözler, Elveda Anayasa isimli kitabının önsözünde (1) "... genç bir araştırma görevlisi iken, siyasi konularda televizyonlarda konuşan, gazeteler, beyanat veren Anayasa Hukuku hocalarını gördükçe ‘ben bu hocalar gibi olmayacağım’ dedim ve televizyonlara beyanat vermemeye yemin ettim. Bu yeminimi bozmuş değilim. Pek çok defa çağrılmama rağmen, hiçbir zaman televizyonlara çıkmadım ve gazetede beyanat vermedim. Televizyon kanallarında cahilleri dinledim. Dinlemeye de devam ediyorum. Gün geçtikçe cehaletin de seviyelerinin olduğunu görüyor ve eski cahillerimi özlüyorum" cümlelerini yazmıştı.

Medya desteği ile ünlenenler her konuda topluma görüş sunmakta. Bu bağlamda hiç bilgileri olmamasına karşın hukuk alanında da cehaletlerinin düzeyini sergilemekte. Bunların "...kendi alanlarındaki itibarlarından edindikleri sermayeyi, kendi alanlarının dışında toplumsal mevzular hakkındaki görüşleri için bir platform olarak kullanma" (2) eğilimleri bilinmektedir.
Entelektüel cahiller (?!) şimdilerde görsel basını da kullanarak hukuka yeni yeni yorum getirmektedirler: Mustafa Kemal Atatürk vasiyeti yazdığı tarihte başka parti olmadığı için mallarını Cumhuriyet Halk Partisine bırakmış!
Önümüzdeki yıllarda acaba bu cahilleri de özleyecek miyiz? Hasan Rıza Soyak’ın (3) anlattığına göre Atatürk daha 1927’de parti kongresinde bütün menkul ve gayrimenkul mallarını partisine (CHP) bırakmak isteğini ve buna göre de bir vasiyetname hazırlanması gerektiği söylemişti.

Soyak’ın ifadesiyle "emretmişti".
Hiç tartışmasız ve kuşkusuz ki CHP, Atatürk’ün partisidir. Serbest Fıkra döneminde Yunus Nadi Atatürk’ün bilgisi dâhilinde, mektup yayınlayarak "Serbest Fıkraya karşı vaziyet almadığı takdirde CHP’nin kendi başının çaresine, kendisinin bakacağını" yazdığında Mustafa Kemal aynı gazetede açık mektuba karşı, yine mektupla cevap vermişti:
"Ben Cumhuriyet Halk Fırkası’nın umumi reisiyim. Cumhuriyet Halk Fırkası, Anadolu’ya ilk ayak bastığım andan itibaren teşekkül edip, benimle çalışan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin doğurduğu bir varlıktır. Bu teşekküle o tarihten bağlıyım. Bu bağı çözmek için hiçbir sebep ve icap yoktur ve olamaz."
"Resmi vazifem bitince fırkanın başında fiilen çalışacağım." 9.IX.1930. (4)
CHP’nin 15-20 Ekim 1927’de yapılan kongresinde Gazi Mustafa Kemal’in Şevket Süreyya Aydemir’in belirttiği gibi "Umum Reisliği sıfatı tespit edildi. Bu suretle de evvelce İsmet Paşa’ya bırakılan parti reisliği yetkisi bu defa fiilen ve açıkça Gazi’nin üstünde kaldı. Zaten Mustafa Kemal parti başkanlığı mevkiine karşı daima hassas bulunmuştur."

‘PARTİDEN ASLA VAZGEÇMEM’
1930 yılı şubat ayında Mustafa Kemal, ünlü yazar/biyograf Emil Ludwig’e Cumhurbaşkanlığından ve hatta Başkumandanlıktan çekilmeye ve kendini okuma ve inceleme için "inzivaya" çekmeye hazır olduğunu söylediğinde, Emil Ludwig’in; "Fırka(Parti) Reisliğinden de vazgeçer misiniz?" sorusunu yönetmesi üzerine: "Hayır, asla vazgeçmem! Benim fikrimce memleketin hakiki siyasi fikirlerini, ancak fırka temsil eder" cevabını vermiştir. (5)
Gazi Mustafa Kemal, Trabzon’da 1924 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nin niteliğini şöyle belirtiyordu: "Cumhuriyet Halk Partisi; bütün milleti kadrosu içine alarak kuvvet ve kudret yapan, harici düşmanları tard, dahili düşmanları imha eden, halka hürriyet ve hakimiyet temin eden mukaddes bir cemiyettir. Cumhuriyet Halk Partisi; hiçbir surette safsataya iltifat etmeyerek Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran inkılapçı bir ruhun bütün millette tecelli ve teazzavudur." (6)
Görülüyor ki; Mustafa Kemal Atatürk, CHP’yi yine Şevket Süreyya Aydemir’in ifadesiyle "kendi mücadelesinin bir devamcısı olarak düşünmekteydi". (7)

ÇİFTLİKLERİ ÇİFTÇİLERE DAĞITILDI
CHP’nin 1927 yılındaki kongresinden sonra Mustafa Kemal Atatürk, bazı çiftliklerini ve binalarını hazineye devreder. (8) Hatta 1934’de Kızılcahamam’a gittiğinde çok beğendiği Soğuksu mevkiinde temmuz ayında bir günü orada geçirir ve sahip olduğu küçük bir orman sahasını Kızılcahamam belediyesine bağışlar. Daha sonraki bir tarihte de kişisel mülkiyetindeki çiftlikleri Dörtyol Belediyesine hediye eder ki, bu çiftlikler çiftçilere dağıtılmıştır. (8)
Atatürk’ün ayrıca hazineye de çiftliklerine bağışladığı bilinmektedir. Hasan Rıza Soyak’a İsmet İnönü ile konuşmasından sonra çiftlikleri bütün tesis ve varlıklarıyla birlikte hazineye bağışlamaya karar verdiğini söyler. Soyak’ın hazırladığı listeyi İsmet İnönü’nün görüp, onay vermesi sonunda Atatürk 21 Haziran 1937’de listenin (9) uygun olduğunu bildirir. "Atatürk bu yazısında Hasan Rıza Soyak’a ayrıca, belediye ve özel idarelere devredilecek emlak için yazdıklarını da uygun bulduğunu" belirtir.
Çiftliklerini hazineye bağışlama gerekçesini ise "ziraat yöntemlerini geliştirme, üretimi artırma ve köylüyü kalkındırma alanlarında devlet tarafından uygulanacak olan tedbirlere yardımcı olmak" şeklinde açıklar. (10) Çiftliklerin hazineye resmi devir işlemi Mayıs 1938’de Atatürk Orman Çiftliği’nde yapılır. (11)

KANUN NASIL ÇIKTI?
Soyak’ın aktardığına göre vasiyetname hazırlanması zaman zaman gündeme gelir. Ancak, mirasçıların mahfuz hisseleri bulunduğu söylendiğinde Mustafa Kemal "Her ne ise. Bir suretini bulmalı ve mutlaka istediğim gibi bir vasiyetname yapmalıyız; sen bu işle meşgul ol" diyerek Soyak’a talimat verir. Soyak, hukuk bilgini ve aynı zamanda Saruhan mebusu Mustafa Fevzi Efendi ile konuyu görüşür. Mustafa Fevzi Efendi’nin "mahfuz hisse" kuralının aşılması için "kanun çıkarmaktan başka çare bulamadım" sözü üzerine konu, Mustafa Kemal’e aktarılır ve onayı ile TBMM tarafından 13.06.1933 kabul tarihli 2307 sayılı Kanun çıkarılır. Kanun’un 1’inci maddesi "Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin, kanunu medeninin 452’nci maddesi dairesindeki tasarrufları, mahfuz hisseler hakkındaki hükümden müstesna olup, bütün mallarında muteberdir" şeklindedir. (12)

‘VASİYETNAME MESELESİNİ ÇÖZMELİYİZ’
Atatürk’ün hastalığı sırasında Hasan Rıza Soyak’a: " Bu yolda konuşmak benim için de, senin için de ağır bir şey; ama başka bir çaremiz yoktur, konuşmaya mecburuz çocuk! Hani seninle ara sıra bir işimizden bahsederdik; hatta bunun için bir de hususi kanun çıkarılmıştı. Şu vasiyetname meselesi. Bugün, yarın o işi bitirmeliyiz" der. (13)
Soyak, Kocaeli Mebusu Selahattin Yargı ile birlikte vasiyetnameyi müsvette olarak hazırladıktan sonra Atatürk’e birlikte sunarlar. Atatürk, değişiklikler yaparak "Dolmabahçe, 5/IX/1938 Pazartesi" yer ve tarihini kendi el yazısıyla yazarak vasiyetnamesini imzalar. Ertesi günü, 6 Eylül 1938 tarihinde Temyiz Azalığından (Yargıtay Üyeliği) noterliğe geçmiş olan İstanbul Altıncı Noteri İsmail Kunter, Dolmabahçe Sarayı’na çağrılır ve Atatürk "Bu benim vasiyetimdir, icap ettiği zaman lütfen kanuni muamelelerini yaparsınız" (14) diyerek vasiyetnamesini teslim eder.
Atatürk’ün vefatından sonra 28 Kasım 1938 Pazartesi günü Ankara Sulh Hukuk Hakimliği’nde saat 15’e gelirken vasiyetname açılması için önce Adalet Bakanı Hilmi Uran ile İçişleri Bakanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Doktor Refik Saydam gelir. Ardından Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Boysan, Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu’nun kolunda mahkeme salonuna girer.

‘KANUNİ İCABINI İCRA EDERSİNİZ’
"Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Hâkimi Osman Selçuk, resmi görevine başlamadan önce, cübbesiz olarak Atatürk’ün ölümüyle bıraktığı acıyı" dile getirir ve sözlerini "Büyük milletimize ve size can ve gönülden, içten gelen taziyelerimi saygı ile sunarım" diye tamamlar. Cübbesini giydikten sonra resmi görevine başlayan yargıç Osman Selçuk, Makbule Hanım’ın kimliğini tespit eder ve zarfı açar. Zarftan bir kağıt ile birlikte bir zarf daha çıkar. Kâğıt bir tutanaktır ve İstanbul Altıncı Noteri tarafından düzenlenmiştir: "Bugün 6 Teşrinievvel 1938 saat 11.10’da dairemde işle meşgul iken Atatürk’ün beni çağırdığını tebliğ ettiler. Saraya gittim. Huzurlarına çıktım. Orada Genel Sekreter Hasan Rıza Soyak ile Dr. Neşet Ömer İrdelp hazır bulunduğu halde Atatürk üstü kapalı ve mühürlü bir zarfı bana uzattı ve ‘Bu benim vasiyetnamemdir. Size teslim ediyorum, kanuni icabatını icra edersiniz’ dedi. İşbu zaptı huzurlarında tanzim ettim, altını hem Atatürk hem de hazır bulunan Hasan Rıza Soyak ile Dr. Neşet Ömer İrdelp benimle birlikte imza ettiler." Tutanağın altında Atatürk’ün, Toptaş Handaki Altıncı Noter İsmail Kunter’in, Hasan Soyak’ın ve Dr. Neşet Ömer İrdelp’in imzaları bulunmaktadır. (15) Atatürk’ün imzası "K. Atatürk (16)" şeklindedir.

ZABIT VARAKASI
Dr. Ali Güler: "Atatürk’ün Vasiyeti" (17) başlıklı yazısında tutanağın şu şekilde olduğunu açıklamaktadır:
Beyoğlu Altıncı Noteri, Y. No: 7061, C. No: 1
"Bindokuz yüz otuz sekiz yılı eylül ayının Salı günü (6 Eylül 1938) ben aşağıda imza ve mühürünü koyan ve basan ve Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının verdiği salahiyetleri haiz olarak Galata’da tünel yanında Billür Sokağında Toptaş Han’ın altındaki dairemde iş göre Beyoğlu Altıncı Noteri İsmail KUNTER, vazife başında iş görmekte iken vaki olan davet üzerine Dolmabahçe Sarayına gittim. İstanbul Mebusu Dr. Profesör Neşet Ömer İrdelp ve Riyaseti Cumhur Umumi Katibi Hasan Rıza Soyak’ın delaletleriyle Türkiye Cumhur Reisi Atatürk’ün huzurlarına çıkarıldım. Davet sebebini kendilerinden istizan ve istifam eylediğim de : (kendi elimle yazıp zarf içine koyduğum vasiyetnameyi size tevdi ediyorum. Bu vasiyetnamenin muhafazasını ve Kanun hükümlerinin yerine getirilmesini isterim) buyurdular. Bana kapalı olarak verilen bu zarfı alırken mumaileyhim ve Neşet Ömer İrdelp ve Hasan Rıza Soyak hazır bulunuyorlardı. Zarfı muhafaza için aldım ve bu Zabıt Varakasını tanzim ederek vasiyetnameyi tevdi eden Ulu Önderimiz Atatürk ve hazır bulunanlara imza ettirdim ve ben de altını mühürleyerek imza ettim."
-----------------------------------------------------------------------------
Atatürk’ün Vasiyetnamesi-2: Tarihsel ve hukuksal yaklaşım

Kendi alanlarında bile yetkin oldukları tartışılır olanlar, Atatürk zamanında tek parti olduğu için, CHP lehine vasiyet yapılmış olmasının günümüzde geçerli olamayacağını söylemekte ve vasiyetin nerede ise günümüzdeki tüm partileri kapsadığını örtülü bir şekilde ifade etmektedirler

Yargıtay Onursal Daire Başkanı Hamdi Yaver Aktan
Vasiyetnamenin (6 Eylül 1938) açılmasından sonra Makbule Hanım, avukatına danışmak istediğini açıklar.(19) Ankara Üçüncü Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 16 Ocak 1939 tarihli oturumunda Makbule Hanım bir dilekçe ile vasiyetnameye bir itirazının olmadığını bildirir.(20)

Vasiyetnamenin metni değişik yerlerde yayınlanmıştır; Mazhar Levendoğlu metinlerde tarihin yazılışı, maddelerin yanındaki ve esas hükümden sonraki işaretler ile virgüller, kesme işaretleri, aylıkların ve bir sözcüğün yanlış yazılışı olmak üzere yedi değişikliğe işaret etmekte ve vasiyetnamenin fotokopisinin alınmamış olduğunu da belirtmektedir.

VASİYETNAME METNİ

Vasiyetnamenin aslı ile Hikmet Sami Türk’ün günümüz Türkçesiyle metni şöyledir:

“Malik olduğum bütün nukut ve hisseleri ile Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul emvalini, Halk Partisine atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum.

(Malik olduğum bütün para ve pay senetleriyle Çankaya’daki taşınır ve taşınmaz mallarımı Cumhuriyet Halk Partisine aşağıdaki koşullardan terk ve vasiyet ediyorum.)

“1-Nukut ve hisse senetleri şimdiki gibi İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.”
(Para ve pay senetleri şimdiki gibi İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır-Faiz ve kâr payları ödenecektir-)
“2-Her seneki nemadan bana nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça yaşadıkları müddetçe, Makbule’ye ayda 1000, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülküye 200 lira ve Rukiye ile Nebile’ye şimdiki 100’er lira verilecektir.”
(Her yılki nemadan, buna yakınlıkları şerefi saklı kaldıkça yaşadıkları sürece Makbule’ye ayda 1000, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200, Rukiye ve Nebile’ye şimdiki 100’er lira verilecektir.)
“3-Sabiha Gökçen’e bir ev de alınabilecek para verilecektir.”
(Sabiha Gökçen’e ayrıca bir ev alınabilecek para verilecektir.)
“4-Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.”
(Makbule’nin yaşadığı sürece Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.)
“5-İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç oldukları yardım yapılacaktır.”
(İsmet İnönü’nün çocuklarına yükseköğretimlerini tamamlamaları için muhtaç oldukları yardım yapılacaktır.)
“6-Her sene nemadan kalan miktar yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.”
(Her yıl nemadan kalan miktar yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.)”(21)
Vasiyetnamede CHP’ye bağışta bulunan Mustafa Kemal Atatürk, daha önce 11 Mayıs 1938 tarihinde Ulus Basımevi ve bir arsayı da CHP’ye bağışlamıştı.(22)

MAL VARLIĞININ KAYNAĞI

Atatürk’ün malvarlığının kaynağı olarak genellikle Hindistan Müslümanlarının gönderdiği para gösterilmektedir. Atatürk bu paranın 250.000 lirası ile Türkiye İş Bankası’nın kurulmasına destek verdi. Ancak Atatürk’ün malvarlığının bilinmeyen bir diğer kaynağı ise Mısır eski Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın Cumhuriyet Halk Partisi’ne bağışladığı paradır.(23)

Cumhuriyet Halk Partisi’ne yapılan vasiyetnamenin niteliği ile ilgili Prof. Dr. Kemal Tahir Gürsoy değerlendirme yapmıştır.(24) Gürsoy’a göre:

A-Partiye terekenin tamamı veya bir kesri tevcih edilmiş olmadığından, parti mansup bir mirasçı durumunda değildir. Çünkü tasarruf haricinde kalmış mallar da olabilir.

“B- Buna mukabil CHP’ye yapılan tevcih bir mal vasiyetidir. “Terk ve vasiyet ediyorum” tabiri, bunu sarih olarak göstermektedir.”(25) Prof. İsmet Sungurbey de Atatürk’ün CHP’ye belirli mal vasiyetinde bulunduğunu belirtmektedir.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin görüşü “mansup mirasçı” olduğu şeklindedir. “Vasiyetname ile terekenin bir kesimi değil, tümü terk ve vasiyet olunmuştur.” Gerçekten de vasiyetname okunduğunda ilk paragrafındaki “Malik olduğum bütün nukut ve hisseleri ile Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul emvalini” ifadesinden, CHP’nin mansup mirasçı olduğu sonucu çıkmaktadır. Atatürk diğer malvarlıklarını daha önce bağışladığı için vasiyetnamede belirttiği dışında kalan varlığı bulunmamaktadır.(26)

Hikmet Sami Türk ise “CHP, vasiyeti yerine getirme görevlisi konumundadır”, şeklinde değerlendirme yapmaktadır.(27)

MÜSADERE KANUNU

Cumhuriyet Halk Partisi’nin mallarının alınmasını öngören kanun tasarısı 1953 yılı Aralık ayında TBMM’ne geldi; ismi “Cumhuriyet Halk Partisi’nin Haksız İktisaplarının İadesi Hakkında Kanun”dur. Resmi Gazete’de 16 Aralık 1953 tarihinde yayımlanan 6195 sayılı Kanunla CHP’nin mallarına el konulmaktaydı. Kanun TBMM’de görüşülürken İsmet İnönü 14 Aralık 1953’de yaptığı konuşmada:

“Bu kanun tasarısı, ruhuyla, metniyle, her türlü usulü ile Anayasaya aykırıdır. Bu tasarı hukuk prensiplerine, insan haklarına, Cumhuriyetin itibarına kastetmek hareketidir. Bu kanun tasarısı, iktidar başında bulunanların Büyük Millet Meclisi’ne karşı bir zorlama teşebbüsüdür” diyor ve devam ediydu: “Bir hukuk dışı bir rejimin kurulmakta olmasıyla karşı karşıyayız. Tarih kürsüsünden halimizi seyrediyorum. Suçluların telaşı içindesiniz”(28)

TBMM’de sert tartışmalarına karşın tasarı kanunlaşır ve CHP’nin malları elinden çıkar.(29)

1961 Anayasa yürürlüğü girdikten sonra geçici 9. maddesinin öngördüğü “Anayasa Mahkemesi’nin görevine başladığı tarihte yürürlükte olan herhangi bir kanun hakkında, bu Anayasaya aykırılığı iddiasıyla iptal davası açılabilir” hükmü uyarınca, CHP TBMM Grubu, Anayasa Mahkemesi’ne 6195 sayılı kanunun iptali için dava açar.

Usule ilişkin sorun iki karşı oyla aşıldıktan sonra Kanun oybirliğiyle iptal edilir.(30) Hukuksal olduğu kadar, tarihsel önem taşıyan kararda Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçelerine uzun da olsa değinmek yerinde görülmelidir:

1- Metne dâhil olan Anayasanın Başlangıç Kısmı ile 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti bir Hukuk Devletidir. “Hukuk devletinde kanun koyucu organ da dâhil olmak üzere, devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti haiz olması, kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman Anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır. Zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamayacağı temel hukuk prensipleri ve Anayasa vardır ve kanun koyucu bunlardan uzaklaştığı takdirde meşru olmayan bir tasarrufta bulunmuş olur.”

2- “Hukukun ana prensiplerine dayanmayan, devletin amacı ve varlığı sebebiyle bağdaşmayan ve sadece belli bir anda hâsıl olan geçici bir çoğunluğun sağladığı kuvvete dayanılarak çıkarılan kanunlar, toplum vicdanında olumsuz tepkiler yaratır. Böyle bir kanun, hukukun yüceliğini temsil etmez. Böyle bir kanunun kabulünü ve uygulanmasını hukuk devleti tasarrufu niteliğinde saymak da mümkün değildir. Bu bakımdan 6195 sayılı kanun, aşağıda belirtilen sebeplerle her şeyden önce Anayasamızın Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu ilkesine aykırılık gösterir”

ANAYASA DIŞI KANUN

3- “Mal ve mülk edinme hürriyeti, insan haklarının en esaslılarından biridir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 17’nci maddesiyle bu hakkı açıkladıktan sonra, hiç kimsenin keyfi olarak mal ve mülkünden yoksun edilemeyeceğini ilan etmiştir. Bunun gibi devletimizin de 6366 sayılı kanunla katıldığı İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi’nin ek Protokolünün 1’nci maddesinde her gerçek veya tüzel kişinin mallarının dokunulmazlığına riayet edilmesi haklarına sahip olduğu, herhangi bir kimsenin ancak kamu yararına olarak kanunun öngördüğü şartlar ve devletler hukukunun genel prensipleri içinde mülkünden yoksun edilebileceği açıklanmıştır.”

“6195 sayılı kanun bu hükümlerle karşılaştırılarak incelendiği zaman, bu kanunun kamu yararına olarak geleceği düzenleyici, mücerret şahsi olmayan genel hukuk kuralları koymadığı, aksine yayımlanmasından önce kazanılmış hakları ortadan kaldıran özel bir müsadere hükmü koyduğu ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni bir takım suçlamalarla mal ve mülkünden keyfi olarak yoksun etmek amacını taşıdığı açıkça görülmektedir. Bu tutum hukukun ana prensipleri ve Anayasa hükümleri ile bağdaştırılması mümkün olmayan keyfi bir tasarruftur.”

4- Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 7’nci maddesiyle bağımsız mahkemelere verilmiş yasa yetkisinin yasama organı tarafından kullanıldığını CHP’nin mallarının elinden alınmış olduğunu, oysa 4’üncü maddeye göre kaynağını Anayasadan almayan hiçbir organın, devlet yetkisini kullanamayacağını belirterek “Anayasa dışı bir tasarrufla” CHP’nin mallarının alındığını kararlaştırmıştır.

5- 6195 sayılı kanun, CHP’nin “üçüncü kişilerden özel hukuk kural ve usullerine göre iktisap etmiş olduğu mallar arasında Atatürk’ün bağış ve vasiyetleriyle partiye terk etmiş bulunduğu mallar hakkında da, 1’inci maddenin birinci cümlesiyle hükme bağlanan haksız iktisap iddiasını aşarak tam bir müsadere hükmü koymuştur.”

“Müsadere, Anayasanın teminatı altındaki mülkiyet ve miras haklarını yok eden bir tasarruftur ve Anayasa’mızın 33’üncü maddesiyle bir ceza olarak konması dahi yasaklanmıştır.”

“Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Atatürk’ten vasiyet yolu ile iktisap ettiği bütün malları, para, hak ve alacakları, hiçbir ayırma yapmaksızın ve bedelini peşin ödemeksizin toptan Hazine’ye geçirtmekle mülkiyet hakkını tamamiyle yok eden bir durum yaratmış ve Atatürk’ün vasiyetini iptal etmiştir. Vasiyet de mülkiyet ve miras haklarının tabii sonucu olmak itibariyle, bu hal Anayasanın 36. ve 11’nci maddelerine açıkça aykırılık teşkil eder. Cumhuriyet Halk Partisi’nin mülkiyetine geçmiş olan malik olduğu bütün taşınır ve taşınmaz mallar ile para, hak ve alacakları Hazine’ye geçirtmekle sözü edilen vasiyetle partinin mülkiyetine girmiş olan mallar ve haklar dahi, bu arada Hazine’ye geçmiş ve bu mallarla partinin ilişiği kesildiği gibi vasiyet hükümleri uyarınca gelirden bazı gerçek ve tüzel kişilere verilmesi gereken para ve hakların Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yerine getirilmesinde imkân kalmamıştır. Bunun da VASİYETİN İPTALİNDEN BAŞKA ANLAM ANAYASA ANAYASA MAHKEMESİ’NİN İPTAL KARARI

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararında dayandığı 1961 Anayasası’nın Başlangıç Kısmı ile 2, 4, 7, 11 ve 36. Maddelerinin, 1982 Anayasası’nda da aynen korunmuş olduğu bu bağlamda belirtilmelidir. (1982 Anayasası-Başlangıç, Madde. 2, 6, 8, 38.)

Anayasa Mahkemesi’nin 6195 sayılı kanunu iptal etmesinden sonra, Türkiye İş Bankası hissedarlarından Avukat Orhan Cemal Fersoy, 17.05.1966 tarihinde Ankara İkinci Ticaret Mahkemesi’nde, “Bankanın 31.3.1966 gününde yapılan olağan genel kurul toplantısına Atatürk’ün vasiyetnamesi uyarınca kendisinden kalan hisse senetlerini Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu yerine, Cumhuriyet Halk Partisi’nin temsil etmesi” nedeniyle genel kurul kararlarının iptali istemiyle ilgili açtığı davada, vasiyetname uyarınca hisse senetlerinin çıplak mülkiyetinin CHP’ye, intifa hakkının adı geçen kurumlara bırakıldığını ileri sürmüştür.

Dava 5.6.1967 günü sonuçlanmış ve mahkemece “Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hisse senetlerini CHP’nin temsil etmiş olmasının, alınan kararlara tesiri bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilmiştir.(31)19

1982 Anayasası yürürlüğe girdiğinde CHP kapatılmış olduğundan, Anayasanın 134. maddesinin ikinci fıkrasında, “Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu için Atatürk’ün vasiyetnamesinde belirtilen mali menfaatler saklı olup kendilerine tahsis edilir” hükmü öngörüldü. CHP’nin yeniden açılması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Atatürk’ün vasiyetinin korunması gerektiğine karar verir.

Prof. Türk’ün(32) de isabetle belirttiği üzere, CHP’nin İş Bankası’ndaki pay senetlerine sahip olmasının “ticari faaliyet” olarak nitelenemeyeceği, zira CHP’nin sadece vasiyeti yerine getirme görevlisi olduğu ve dolayısıyla Anayasanın 69. maddesinin 2. fıkrasına aykırılığın söz konusu olmadığı ifade edilmelidir. Kaldı ki, CHP’nin hiçbir gelir elde etmediği bilinmektedir.

ATATÜRK-PARTİ ÖZDEŞLİĞİ

Yazımızın başında konuya uzak disiplinlerden gelenlerin hukuk alanında da söz söylediklerini açıklamıştık. Kendi alanlarında bile yetkin oldukları tartışılır olanlar, Atatürk zamanında tek parti olduğu için, CHP lehine vasiyet yapılmış olmasının günümüzde geçerli olamayacağını söylemekte ve vasiyetin nerede ise günümüzdeki tüm partileri kapsadığını örtülü bir şekilde ifade etmektedirler. Sormak gerekir: TBMM içindeki temsilcisi olan partilere mi, yoksa sadece grubu olanlara mı vasiyet yapılmıştır; TBMM dışındaki partiler ve hatta bundan sonra kurulacak siyasi partiler de vasiyetname kapsamına alınacaklar mıdır? Dahası bölücü parti ya da partiler de bu kapsamda sayılacak mı?

Öte yandan, Atatürk zamanında Devlet-Parti özdeşliğine parti yapılarak vasiyetin zorunlu olarak Cumhuriyet Halk Partisi’ne yapıldığı da söylenmektedir. Oysa belge ve bilgilerle açıkladık ki, Mustafa Kemal Atatürk Devlet-Parti özdeşliği olduğunun belirtildiği tarihlerde bile kimi zaman belediyelere, kimi zaman da Hazine’ye mal varlığından bağışlarda bulunmuştur.

Mustafa Kemal, “Mukaddes Cemiyet” olarak tanımladığı Cumhuriyet Halk Partisi’ni bilinçli bir şekilde tercih etmiştir. Çünkü, Mustafa Kemal Atatürk’e göre “CHP kendi mücadelesinin devamcısıdır.”

Bunun dışındaki söylemler malumat-furuşluktan öteye geçemez.

- BİTTİ -

DİPNOTLAR
19- Hilmi Uran: “Meşrutiyet, tek parti, çok parti Hatıralarım”, (1908-1950) İstanbul, 2007, s.278.
20- Leventoğlu: age, s,54, “1926 tarihli Medeni Kanun’a göre, mirası iktisap (kabul etmek) için, mirasçının mirası kabul ettiğine dair beyanına gerek yoktur. Mirası kabul etmemek, yani reddetmek için ise, mirasçının mirası reddettiğine, kayıtsız ve dertsiz olarak ve açık bir şekilde sulh hâkimine beyan etmesi gerekliydi.” (Hüseyin Avni Göktürk: “Miras Hukuku”, Ankara,1937, s.97.) “Medeni Kanun’un 545’inci maddesinde, mirasçının mirası red edebileceği, bu reddin üç aylık süre içinde yapılabileceği belirtilmiştir.” (TBMM 2C, D:2, C:22, İ:3, s.51)’den aktaran; Gültekin Kamil Birlik: “Makbule Atadan’ın Mustafa Kemal Atatürk’ün Mirasına Yaklaşımı”, Atatürk Araştırma Merkezi Derneği, Cilt XXXI/ Güz, 2015, Sayı:92, s.85, Dipnot:29.
21- Vasiyetnamenin aslı siyah italik olarak, parantez içinde yazılanlar ise Prof. Dr. Hikmet Sami Türk’ün Türkçeleştirmesiyle verilmektedir. Soyak: age, s. 716-717; Türk: agm.
22- Güler: agm.
23- Leventoğlu, age, s.135.
24- Prof. Dr. Kemal Tahir Gürsoy:”Atatürk’ün Vasiyetnamesinin Hukuki Muhtevası ve 6195 sayılı Numaralı Kanun Muvvacehesindeki Durumu”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:11, sayı:3, 1954, s. 119-133.
25- Gürsoy: agm, s. 120; Ayrıca bknz: Mete Kaan Kaynar: “Atatürk’ün Vasiyetinin Hukuki Boyutu” (avrupaforum.org erişim tarihi:12.10.2018.)
26- Birlik: agm, s.81-83.
27- Türk: agm
28- Leventoğlu: age, s.102.
29- 6195 Sayılı Kanunla ilgili eleştirel yaklaşım için bknz. Ord. Prof. Esat Arsebük:”CHP’nin Haksız İktisaplarının İadesi Hakkındaki Kanuna Dair”, AÜHF Dergisi c.10, S.1. 1953; Yrd. Doç. Dr. Fevzi Çakmak:”Halkevlerinin Kapatılması ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin Mallarına El Konulması”, Journal Of HistoryStudies, September-2015.
30- Ay. Mah. K.T.: 11.10.1963, Esas No: 1963/124, Karar No: 1963/243; Resmi Gazete Tarih 04.12.1963, Sayı:11572.
31- Leventoğlu: age, s. 115-119.
32- Hikmet Sami Türk: agm.



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!


 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA