KÜRESELLEŞME : BÖLÜNME, ÇATIŞMA VE AÇLIK | DEMOKRAT MERSİN | Mersin'in Demokrat Gazetesi

 
 
 
10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı  10:00  BAŞKAN SEÇER MUT HALKIYLA BULUŞTU  09:55  BAŞKAN ÖZYIĞIT, “BALıK PAZARı SAYıSıNı ARTTıRACAĞıZ”  09:39  CEZAEVI AVUKAT GÖRÜŞME ODASıNDA YENILEME BAŞLADı  09:35  AVUKATLARA ‘SEÇIM VE SANDıK GÜVENLIĞI EĞITIMI’ VERILDI  09:32  81 BARO: CINSEL ISTISMARA HEP BIRLIKTE DUR DIYELIM 
KÜRESELLEŞME : BÖLÜNME, ÇATIŞMA VE AÇLIK

 

FRANSA'DA BU GÜNLERDE YAŞANAN KÜRESELLEŞME VE LİBERALİZM KARŞITI GÖSTERİLERİN DE ORTAYA KOYDUĞU GİBİ;

BİZE "AMERİKAN RÜYASI" OLARAK SUNULAN KÜRESELLEŞME VE NEO-LİBERALİZM, MİLLİ DEVLETLER VE MAZLUM MİLLETLERİN YENİDEN AYAĞA KALKMASI SONUCU ÇATIRDIYOR.

KÜRESELLEŞME KONUSUNDA 1995 YILINDA YAZDIĞIM, O GÜNKÜ CUMHURİYET GAZETESİ'NDE DE YAYIMLANAN VE "MUSTAFA KEMAL'E UYANMAK" ADLI KİTABIMIN DA BİR YOL HARİTASI OLMASI NEDENİ İLE GİRİŞ YAZISI OLAN BU METNİ BU GÜNE IŞIK TUTMASI AMACI İLE PAYLAŞIYORUM.

ANCAK ŞUNU ÇOK İYİ BİLİYORUM Kİ;

MİLLİ DEVLETİ SAVUNMADAN, ÖZELLİKLE BUGÜN TÜRKİYE'NİN ETRAFINI KUŞATMAYA, AKDENİZ'DEKİ VARLIĞIMIZ DAHİL BİZİ YUTMAYA ÇALIŞAN ABD VE İSRAİL'E KARŞI MÜCADELE ETMEDEN İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ HER TÜRLÜ MELANETTEN KURTULAMAYIZ.

BUNUN YOLU DA BAŞTA MİLLİYETÇİLİK OLMAK ÜZERE ATATÜRK VE ALTI OK'A SARILMAKTAN GEÇMEKTEDİR.

 

------------------

 

KÜRESELLEŞME : BÖLÜNME, ÇATIŞMA VE AÇLIK

 

Bugün dünya üzerinde bulunan bütün ulusal ve bağımsız devletler; devletleşememiş uluslar ve etnik güçler, emperyalizmin "demokrasi" ve "insan hakları" makyajlı yüzlü Yeni Dünya Düzeni'nin azgın, amansız ve sinsi bir saldırısıyla karşı karşıyadır.
Bu saldırı ve yok edilme tehdidine karşı inanılmaz bir güçle direnen ulusal ve bağımsız devletlerle, bu ayak oyunlarına gelmemeye ve emperyalizmin piyonu olmamaya çalışan etnik güçler, içerden ve dışardan ekonomik ve ideolojik bir takım "ikna yöntemleri" ile sıkıştırılmakta ve içinden asla çıkamayacakları karanlık suların kör girdaplarına doğru sürüklenmeye çalışılmaktadır.
Aslında bu bağımsız devletleri yok etme ve ulusları parçalayarak birbirine düşürme ve aradan sıyrılma oyun ve çabaları YDD'nin salt bugüne özgün ve yeni bir buluşu değildir. 
Her şeyi yutmaya ve kendine bağımlı hale getirmeye çalışan ve doğası gereği kaçınılmaz olarak yeryüzünde tam tekel olma eğilimi taşıyan emperyalizmin (imparatorluk ile aynı kökten gelmedir) ortaya çıkmasından bu yana, bağımsızlık ve ulusallık çabaları ile bağımsız ve ulusal devletler her zaman bu eğilime nesnel olarak ayak bağı olagelmişlerdir.
Emperyalizm ve ulusal devlet ateşle barut gibidir. Biri diğerinin yok olma nedeni ve sonucudur. 
Bu nedenle emperyalizm ile başlayan tarihi süreç, ulusal güçler ve ulus-devletlerle bu kuvvet arasındaki didişme, itişme ve çatışma anlamını taşır.
Zamanımızda var olan bir savaş emperyalistler arasında cereyan etmiyorsa mutlaka emperyalizm ile bir ulus-devlet ya da ulusal devlet kurma çabasındaki uluslar arasında geçiyordur.
1900'lü yılların başına kadar "küresel" ve "üzerinde güneş batmayan" emperyalist İngiltere, küreselleştirerek yutmak istediği Anadolu'nun halkının verdiği bağımsızlık savaşı ile önemli bir darbe yedi. Hap haline getirip Atatürk'ün dediği gibi "bizi yutmak isteyen emperyalizm" Anadolu Halkı'nın destanlaşan bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi karşısında tasını tarağını;düyunu umumiyesini; manda için kullanmak üzere yanında taşıdığı tasmasını; gerici ve feodal dost ve müttefiklerini toplayarak apar topar güzel yurdumuzu terk etmek zorunda kaldı.
Ancak dedelerimizden yediği tekmenin verdiği o acıdan sonra emperyalizm boş durdu mu?
Elbette hayır!
Kapıdan bin bir güçlükle kovduğumuz bu uluslararası soygun çetesi,en zayıf anımızı kollamaya;her türlü dolap ve yöntemle bizi ekonomik, siyasi, toplumsal, ideolojik ve askeri yönden adım adım kuşatarak kendine tamamen bağımlı kılmaya çalıştı durdu. 
Kısacası 1922'lerde kaybettiği maçın rövanşı için en uygun ortam ve zamanı yaratmaya çalıştı.
Yine Atatürk'ün dediği gibi "yönetimde bulunanlar kişisel çıkarlarını emperyalistlerin siyasal ve ekonomik emelleriyle birleştirerek" Türkiye'yi ayakta tutan bütün alt yapı dinamiklerini ve bağımsız ekonomik ve sosyal yapıları bugün YDD'nin küreselleşme dalgalarının altında boğulmaya terk etme gayreti içindedirler.
Maden ocaklarımız ve fabrikalarımız kapatılıyor.
Tersanelerimize giriliyor. Ekonomik ve sosyal donanımlı bütün kalelerimiz zapt ediliyor.
Sevr'in en acımasız maddelerinden biri olan telefon idaresinin yabancı denetimine terke dilmesi projesine uygun olarak PTT'nin "T"sinin özelleştirilmesi başta olmak üzere bütün ulusal ve vazgeçilmez kaynaklarımız KÜRESELLEŞME saldırısının karşısında yok edilmeye çalışılıyor.
Ucuz tohum ve ilaç alamayan ve her aşamada devlet desteği arkasından çekilerek yalnızlığa zorlanan köylü, giderek tarımdan uzaklaştırılıyor. 
Emperyalizm bütün dünyayı ele geçirebilmek için ulusal devletleri ve ulusal üretimleri karşısında sıkı bir rakip ve ciddi bir engel olarak görmektedir. Bu nedenle bunları sivri direniş noktaları olarak düşünmekte ve düzlemek istemektedir. Küreselleşme (emperyalizm) Türkiye'nin bütün bağımsız zenginliklerini ve varlıklarını suları altında bırakmak zorundadır. Bunun sonucunda ulusal üretim boğulacak, etrafta işsizlik ve sefalet kol gezecek, pahalılık artacak ve açlık ortalığı saracaktır. 
İş bu kadarla da bitmeyecek tabii ki!
YDD, bu sorunların karşısında kendine direnebilecek güçleri darmadağın etmeye de çalışmaktadır. 1919'larda bazı Anadolu aydınlarının (!) kafasına "mandacılık" fikri sokulmadı mı?
"Bağımsızlık ve ulusallık artık modası geçmiş bir akımdır" dedirtir kendine göbekten bağımlı kafacıklara.
Yeni Dünya Düzeni'nin 2. Cumhuriyetçisinden şeriatçısına; "yeni solcu"sundan neoliberaline ve batıcı kürt milliyetçisine kadar uzanan her kesimin, mazlum milletler dünyası üzerinde emperyalizme karşı direnen ve ilk bağımsızlık savaşını veren devrimci Mustafa Kemal'e bunca saldırmasının ardında yatan yalın gerçek de budur.
Emperyalizm hiç bir ülkeye "ben sizi yok edeceğim, parçalayacağım; ülkenize açlık ve sefalet taşıyacağım; işsizlikten ananızı ağlatacağım; boyunduruğa vurup baskı uygulayacağım; etnik ve dinsel çatışmalara yol açacağım" diyerek girmez. 
Yeni Dünya Düzeni kozmopolitizmi (vatansızlığı) benimseyebilecek tava gelmeye hazır aydınları (!) ikna (!) edebilmek için "demokrasi", "insan hakları", "uygarlık" gibi soyut ve kulağa her zaman hoş gelen söylemlerle sahneye girer.
Ülke içindeki dinsel ve etnik ayrılıkçıları sözüm ona "özgürlük" vaat ederek el altından körükler. Var olan çatışmaları alabildiğine şiddetlendirir. Kendine ekonomik ve ideolojik bakımdan bağımlı görsel, yazılı ve sözlü iletişim araçları tarafından bunun teorisini ve "sivil toplum örgütleri" yardımıyla da pratiğini yapar.
Emperyalizm doğası ve amacı gereği kendisine karşı birleşebilecek ve direnebilecek bütün güçleri parçalamak zorundadır. Bu anlamda sözde "bağımsız" ancak her yönüyle kendine muhtaç ve mecbur "devletçikler" kurdurabilir. Komşu halkları ve devletleri birbirine düşürerek bölgesel savaşlar tezgahlayabilir.
Kuvayı Milliyeciler bu politikaların tam tersini uygulamak zorundadırlar.
Yani bağımsızlık ve özgürlük isteyen uluslar, ulusal özelliklerini tarihlerinden ve ulusal bilinçlerini beyinlerinden tamamen silmek isteyen bu uluslararası yok edici şer güçlere karşı sadece birleşebilirlerse ayakta durabileceklerini bilmek zorundadırlar.
Bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi veren bütün ulusal önderler bunu adları gibi bilirler.
1919'larda Samsun'a çıkan Mustafa Kemal de cesaret ve büyük güç gerektiren bağımsızlık savaşını sürdürebilmek ve sonunda zafer kazanabilmek için Türkiye'nin Alevi-Sünni; Türk ve Kürt bütün güçleriyle içtenlikle birleşti. Bunları vatanları Anadolu olan özbeöz kardeşler olarak ilan etti. 
İşte bu birliğin bu gün de gerçekleşme olasılığı YDD'yi diken üzerinde oturtuyor.
Kendisi sözüm ona dünya ile birleşme, küreselleşme çığlıkları atarken, entegrasyon diye yırtınırken kendisine karşı birleşebilecek bütün ulusal ve bölgesel güçleri atomlarına kadar parçalamaktan bir an bile geri durmuyor. Bağımsızlıklarını yok ederek yutup kendi potasına katmak istediği ülkeler içindeki dinsel ve etnik ayrılıkları derinleştiriyor, bunlar arasındaki çatışmaları Balkanlar'da ve Kafkasya'da olduğu gibi körüklüyor. Bölge halklarının aralarında var olan sorunları kendisini dışlayarak barış içinde çözme girişimlerini de sürekli olarak baltalıyor.
Bugün YDD "insan hakları" ve "özgürlük" gibi söylemlerle "En alt kimliğe kadar demokrasi! Hemen şimdi!" çığırtkanlığı ile Türkiye'mizde de bağımsızlık ve özgürlük güçlerini atomize etmeye; halkı "Sünni-Alevi","Kürt-Türk" diye bölüp parçalamaya çalışıyor. Bu tarihsel bölünmenin bu küçük parçalardan hiçbirine bir yarar sağlamayacağı ortadadır. Aksine bu durum, emperyalizmin bunları kolayca yutmasına hizmet edecektir.
Açıkça görüldüğü gibi YDD'nin KÜRESELLEŞMESİ ulusal planda üretim biçimlerini etkileyecek ve bunun sonucunda ulus-devletin emperyalizme direnme ve ayakta kalma dayanaklarını ortadan kaldıracaktır.
Bunun siyasi sonucu olarak da kaçınılmaz bir biçimde ulusal sınırları, dolayısı ile bağımsız devletleri yok edecek ve ulus olarak bu topraklarda var olmaya ve ayakta durmaya çalışan toplumların "kişiliksiz" ve "kimliksiz" yaşamalarını dayatacaktır.
Yani "kimlik isteriz!" diye emperyalizme teslim ve entegre olan etnik güçler de silindir gibi ezilip düzlenecektir.
Ulusal üretimin azalması dışa bağımlılığın artmasına;iç piyasanın daralmasına; esnaftan çiftçiye, işçiden ulusal sanayiciye ve tüccara kadar halkın bütün kesimlerinin olumsuz etkilenmesine ve toplu çöküşlerin yaşanmasına yol açacaktır.
Bu saptamaların kehanet olmadığı birkaç yıla kalmadan anlaşılacaktır.
İç piyasanın daraltılması % 20'leri çoktan aşan işsizliğin alabildiğine daha da artmasına neden olacaktır.
İşsizliğin artması, yeniden üretim için gerekli kaynakların sağlanamamasına, daha da gerilemesine, dışa bağımlılığın ve sömürgeleşmenin hızlanmasına, açlık ve sefaletin orta sınıf katmanlarına kadar tırmanmasına hizmet edecektir.
"Özgürlük", "insan hakları" ve "kimlik" vaat eden ve Tallbott gibi adamlarıyla İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal gibi bazı örgüt sorumlularıyla gizlice görüşüp arkalarında olduğu izlenimini ve açık desteğini veren ABD emperyalizmi, etnik ve dinsel ayrılıkları körükleyerek bölüp parçaladığı "Alevi-Sünni","Türk-Kürt" gibi bütün güçleri de, sonuçta kendi potasında eriterek ve ideolojik olarak kendine benzeterek "entegrasyon yasası" gereği yok edecektir.
Böylece "kimlik savaşı veriyoruz" diye yola koyulanlar ve bu amaçla dünya gericiliğinin merkezi olan ve ulusal kimliklerin ve ideolojilerin baş düşmanı emperyalizmden yardım umanlar, hayal kırıklığına uğrayacaklardır.
Ulusal kimliğin kazanılmasında ve korunmasında tarihin bize acı derslerle öğrettiği biricik yol, emperyalizme karşı net tutum almaktan ve Atatürk'ün dediği gibi bağımsız ve özgür olabilmek için "Sadece siyasi değil, ekonomik, kültürel, iktisadi vb" alanlarda top yekün direnmekten geçmektedir. 14.12.1995



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!


 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA