Fatih Alkar’ı uzun yıllardır tanırım.

Mesleği Mali Müşavirliktir.

Ama, gazeteciliği daha çok benimsemiştir.

Ve de yaklaşık 25 yıldır ama televizyon ama yazılı basınla bizim mesleğin içindedir.

Saygılı bir insandır.

Nerede durulması gerektiğini bilenlerdendir.

Dahası, yazmaya da çok meraklıdır.

İçel Sanat Kulübü Başkanlığı yapmıştır.

Şu anda da programcılığını sürdürmektedir.

Velhasıl, işini seven ve gereğini yapan bir kimliğe sahiptir.

Fatih son dört yıldır limonataya merak sardı!     

Aslında, limonatayı tanıtıp. tüketimini artırarak, Mersin Markası haline getirmek için uğraş verdi.

Çünkü, Mersin narenciyenin başkentidir.

Limon üretiminde yılda yaklaşık 650 bin tonla Türkiye birincisidir.

Buna karşın, limonun yeterince değerlendirildiğini ve değerini bulduğunu söyleyemeyiz.

Bu nedenle üretici perişan olur.

Limon en iyi fiyatla  bahçeden 2 TL’ye zor alıcı  bulur..

Bu da masrafı ancak ve ancak karşılar.

Limonun bu makus talihini yenmesi için, işlem görmesi gerekir.

Bunun da yolu LİMONATAdır.

Fatih yola çıkarken , bunu amaç edindi.

Her platformda limonatayı gündeme getirdi.

Nedendir bilinmez, iş dünyası bu işe  pek sıcak bakmadı.

Fatih yılmadı ve ısrarla limonata, limonata, limonata demeye devam etti.

Sonunda Mer-Lim (Mersin Limonata) markasını tescil ettirdi.

Ve de bir yatırımcı buldu.

Özkaya Dondurma’nın sahibi Servet Özkaya bu işe soyunmuş.

Şimdilik Aksaray Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikada limonata ve limonlu dondurma üretimine başlamış.

(Limonata ve limonlu dondurma deyince çocukluğumuzda  Silifke Caddesi’ndeki limonatacılar ve Ortodoks Kilisesi’nin köşesinde arabasıyla limonlu dondurma satan Dondurmacı Halil’i anımsadık.)

Cuma günü Mer-Lim’in tanıtım toplantısı yapıldı.

MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan ve bir çok STK Başkanı toplantıya katılarak, destek verdi.

Amaç, Mersin’de bir fabrika  kurarak, limonu en iyi şekilde değerlendirmek.

Ve de Mer-Lim’i Türkiye hatta Dünya markası yapmak.

Sözün ÖZÜ;

Öncelikle bu işin fikir babası Fatih Alkar’ı kutluyorum.

Dört yıldır az emek vermedi.

Ve de inancını hiçbir zaman yitirmedi.

En önemlisi de bu olsa gerek.

Mersin’in önce kerebici ve cezeryesi sonra da tantunisi marka oldu.

Sıra Mersin Limonata’da…

İnanıyorum ki o da bir gün gerçekleşecek.

Yeter ki Fatih kardeşim gibi böylesi işlere önderlik edecek insan olsun.

Yeter ki yalnızca kazanmak üzerine odaklanmayan, “yaşadığım kente ne yapabilirim?” diye düşünen Servet Özkaya’ların sayısı artsın.

İşte o zaman Mersin limonu da değerini bulur, Mersin de hak ettiği yere gelir.

Bravo Fatih Alkar, teşekkürler Servet Özkaya…

“Türkiye’nin Yeni Markası Mersin Limonatası” için.