Türkiye hariç, hemen her toplumun din adamları aynı zamanda milliyetçidir. Dinlerini kendi milli kültürünün bir unsuru haline getirmişlerdir. İbadetlerini kendi dilleriyle yaparlar.
Yine her ülkenin solcusu aynı zamanda milliyetçidir. Hepsi milli bağımsızlıktan, milli kültürden yanadırlar.

Bakın solcu ve ateist Çipras'a Yunan bayrağı ile kilise kilise geziyor Türkiye'de. Çipras'ın temel sloganı "Yunan ulusal gururunu yeniden ayağa kaldıracağız" olmuştu.
Bizde ise, dincimiz Arap-Emevi kültürünü bize din diye yutturuyor.

Solcumuz da Batı merkezlerinde pişirilen liberalizmi bu ülkeye solculuk olarak sunuyor. Vah benim ülkem.
---
Atatürkçülük hakkında kısa not.
Atatürk'e bağımsızlık savaşımızın önderi, devletimizin kurucusu olarak tüm yurttaşlarımızın saygı göstermesi, sevmesi beklenir. Bu gayet normaldir.
Ancak Atatürkçülük bundan başka bir şeydir. Atatürkçülük bir siyasal ideoloji, bir siyasal programdır. Ülkeyi yönetmenin genel ilkelerini belirleyen bir programdır. Bu nokta da ülkeyi yönetmede başka ilkeleri savunan partiler olabilir, vardır. Bunlar kendisine Atatürkçü demek zorunda değillerdir. Dememeliler hatta. Elbette böyle partilerin de demokratik siyasal hayatımızda yeri vardır.
CHP açısından ise durum hiç de böyle değildir. CHP aksini kurultay kararına dönüştürmediği sürece Atatürk'ün siyasal programına bağlı olması gereken bir partidir.
Bu nedenle Atatürkçülük geçmişi değil, bugünü ve yarını ifade eder CHP için.
Kaldı ki, dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeler Atatürk ilkelerinin ne kadar yerinde ve doğru olduğunu kanıtlamıştır. Dolayısıyla bunlar CHP için daha sıkı ve daha ateşli savunulması gereken ilkelerdir. Yani, Atatürkçülük CHP'liler için bir slogan, bir sevgi saygı ve anma meselesi değildir. Bu nokta halka çok iyi anlatılmalıdır. En başta CHP'nin kendisi anlamalıdır tabii.
---
Türkiye'de öyle bir algı oluşturuldu ki, Kürt demek HDP demek haline getirildi. Kürt kökenli yurttaşlarımız bu ülkenin gerçeği ve sayıları HDP'nin aldığı oylardan çok fazla. 
HDP bir siyasi parti, kimlerden ne kadar oy alacağı izleyeceği politikalara ve ülkenin şartlarına bağlı. Yani oyları değişken. 
Oysa Kürt nüfus için böyle bir durum söz konusu değil. Her partide Kürt var, her parti Kürtlerin oyunu almak için politika geliştirebilir. Doğal olarak her konuda olduğu gibi bu konuda da partiler arasında rekabet var ve olmalıdır. 
Peki bir partinin Kürt oyları için HDP'ye başvurması size mantıklı geliyor mu, bu siyasi akla aykırı değil mi. Kürt yurttaşlarımızı kucaklayıp kazanmak yerine, niçin onları rakip bir partinin kucağına atıyorsun. Üstelik o parti bir terör örgütü ile ilişkili olduğu halde. Bizzat Genel başkanları Demirtaş tarafından HDP Apo'nun projesi diye açıklama yaptığı, milletvekilleri arkamızda PKK var diye meydan okuduğu halde.