Dünyanın üçüncü büyük devrimini yaptılar. Hiç övünmediler... | DEMOKRAT MERSİN | Mersin'in Demokrat Gazetesi

 
 
 
10:21  BAŞKAN SEÇER, ‘TARSUS KARBOĞAZI ÇEVRE FESTİVALİ’NE KATILDI  10:10  GEZEGENEMİZİ KURTARMAK İSTİYORSAK DAHA SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEĞE GEÇİŞ KAÇINILMAZDIR  21:40  GAZETECI A. VAHAP ŞEHITOĞLU, KıZ KARDEŞINI KAYBETTI  21:57  MERCAN’DA BİR İLK: ‘GECE GÖZLEM ETKİNLİĞİ’  21:35  ŞEHITOĞLU, DURAK’A TAM DESTEK VERDI  10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı 
Dünyanın üçüncü büyük devrimini yaptılar. Hiç övünmediler...

 

Dünyanın üçüncü büyük devrimi Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali’ni yapan nesil ve konuşma yaptıklarımda hiç övünme görmedim. Övünmek onlardan çok uzaktı...

 
TAYLAN SORGUN

Daha önce de sözünü ettiğim gibi, 1960’lı yıllardaki meslek ustam Ahmet Emin Yalman ve sonraki Dünya gazetesi meslek ustalarımdan Falih Rıfkı Atay ve Bedii Faik’in bana olan tavsiyeleriyle İttihat ve Terakki’nin kuruluşundan 1938’e kadar olan dönemi yaşamış olanlarla bir buçuk yıl konuşmuş, bunları zapta geçirmiş, kitap haline getirmiştim. Bunları bir gazeteci olarak yaptım. Dünyanın üçüncü büyük devrimi Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali’ni yapan nesil ve konuşma yaptıklarımda hiç övünme görmedim. Övünmek onlardan çok uzaktı... Birinci Şark Meselesi’nde ve İkinci Şark Meselesi’nde siyasi ve iktisadi emperyalizmle savaşırlarken geleceğin hayallerinde neler düşündüklerini de bana anlatıyorlardı. Zamanımıza gelirsek aslında daha önce de sözünü ettiğim gibi siyasi ve iktisadi emperyalizmin İkinci Şark Meselesi siyaseti yaşanmaktadır. Asıl mesele budur. Ama maalesef meselenin bu kökünün farkında olmayanlar vardır. Kimi ekranlara bakıyorsunuz, çok stratejist kimi yazarlara bakıyorsunuz çok bilmişler. Zamanında Irak işgaline, ardından Arap Baharı’na şapka çıkaranlar şimdi bakıyorsunuz ki sanki o zaman bu şarkıları söylemiyorlardı... Bazı meslektaşlarım ve ben Arap Baharı’na karşı çıkarken bize de dokunmuşlardı. Ama şimdi vaziyet ortadadır.

UÇUP GİTMEK İSTER GİBİYDİ

İttihat ve Terakki’nin kuruluş yıllarından Mustafa Kemal’in 10 Kasım’a kadar yaşadığı dönemleri, o döneme kadar yaşayanlardan dinledim. Anlatılanlara göre Atatürk, bazı konuşmalarının detaylı not edilmesini istemiştir. Bu çerçeve içerisindeki yazı o belgelerdendir.

Atatürk, Park Otel’i çok sevmişti. Zaman zaman Park Otel’de kalıyordu. Orada bulunduğu günlerinden biridir. O gün camı açmıştı. Saçları rüzgârdan uçuşuyordu. Tablasında sigaranın dumanı vardı. Denizi ve gökyüzünü seyrediyordu. Ve o günü yaşayanlar sonraki zamanlarda bana şöyle diyeceklerdi:

Hissettirmiyordu ama yorgundu. Öyle bir bakıyordu ki deniz ve gökyüzüne, sanki uçup gitmek ister gibiydi.

PARK OTEL’DE ZABİT

1937 yılının Ocak ayında İstanbul’a gelen Atatürk beni Park Otel’e çağırttı. Gittiğimde kendisini sıkıntılı bir halde buldum, biraz da terli idi. İç salona geçtikten sonra balkona çıktı. Sert rüzgarın karşısına göğsünü vermişti. Saçları rüzgârdan uçuşuyor ve o dalgın dalgın Marmara’yı seyrediyordu, mutlaka kafasını kurcalayan bir şey vardı. Üşütmesinden korktuğum için:

-“Hava çok sert soğuk alırsınız içeri buyrun” dediğim vakit gene o dalgın hali ile döndü ve bir masaya oturdu. Bir şeyler söyleyeceğini bekliyordum ki dudaklarından şu cümleler döküldü:

-“Paşa biliyor musun ben Cumhurbaşkanlığını bırakıp Hatay’a çete reisi olacağım.”

Bunları söylerken gene sıkıntılı hali devam ediyordu, benim gülümsediğimi görünce:

-“Ne gülüyorsun” dedi.

-“Efendim Hatay’ın çete reisi bir teğmen olur.”

-“Varsa öyle bir teğmen ver bana.”

-“Emredersiniz... Bütün teğmenler emrinize hazırdır, yalnız bir dakika müsaade ediniz Hatay’la komşu olan 2. Ordu Komutanı arkadaşım İzzettin Çalışlar’dan izin alayım...”

Birdenbire durdu yeni aklına gelmiş gibi:

-“Haa doğru. Onu unuttuk.”

Hemen arkasında da yaveri Celal’i çağırıyor ve İzzettin Çalışlar’a telefon açarak Eskişehir’e hemen gelmesini emrediyordu.

O sırada açılan kapıdan Yunus Nadi içeri girdi. Ona ilk sözü:

-“Sen ne dersin bu Hatay işine” oldu ve Yunus Nadi de şu cevabı verdi:
 
-“Paşam senin bu işte blöf yapmadığına büyük devletler kani olunca Hatay senindir.”

-“Aferin be! İşte seni bunun için severim, iç bir kadeh.”

Atatürk’ün sıkıntılı hali geçmiş, neşeli bir hal almıştı. Bu sırada trenin hazır olduğu bildirildi. Atatürk kalktı. Bana eve gidip istirahat etmemi söyledi. Israrıma rağmen teşyiine müsaade etmedi. Sonradan öğreniyordum ki o gün Ankara ile birçok telefon muhaberesi olmuş. Onları Eskişehir’e davet etmiş, sıkıntısı da bundanmış...

‘İTTİHATÇI DOKTOR VE TEŞKİLAT-I MAHSUSACILAR GELDİ PAŞAM’

Mustafa Kemal uçup gitmek ister gibi denizi ve gökyüzünü seyrederken Fahrettin Altay Paşa: “Paşam Suriye’ye gönderdiğiniz İttihatçı doktor Fahri Bey ve Teşkilat-ı Mahsusacılar dönmüşler, buradalar.”

TEŞKİLAT-I MAHSUSACILAR SURİYE’DE

Biraz sonra altı Teşkilat-ı Mahsusacı ve İttihatçı doktor Fahri Bey, Atatürk’e durumu anlatıyorlardı. Doktor Fahri şöyle konuşur:

“Emrettiğiniz gibi Suriye’ye gidilmiştir. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Amerika misyonlarının etraflarından tedbirler alınmıştır. İstihbarat ve dinleme hareketine geçilmiştir. Bunların dışında yaptığımız hususi bazı temaslarda bize intikal ettirilen bilgilere göre sizin Hatay ile ilgili son kararınızın ne olacağının merakı içinde olacağım. Size takdim ettiğim raporda bunlar teferruatlı bir şekilde anlatılmıştır ve bu arada Cumhuriyet Ordusu’nun kuvveti de onlar tarafından tekdit edilmektedir.” Atatürk zarfı aldı, Fahrettin Altan Paşa’ya uzattı. “Akşam müzakere yapılacaktır” dedi. Doktor Fahri Bey’e döndü: “İcap ederse tekrar gideceksiniz.”

Atatürk zaman zaman elini harita üzerine koyuyor, Hatay ve İskenderun limanını işaret ediyor, buraların ne kadar önemli ve stratejik olduğunu söylüyordu.

EMPERYALİZME KARŞI TEDBİR

Atatürk emperyalizme karşı devamlı tedbirli olunmasını ve Türk Ordusu’nun kuvvetinin yüksek tutulmasını emretmiştir. Bu bakımdan da sık sık ordu manevraları yapılıyordu. Hatay meselesinde de yine ordunun tatbikatları olmuştur. Türk Ordusu’nun o dönemlerde güçlü tutulması siyaseti hep önde gelmiştir. Fahrettin Altay Paşa, ordu ile ilgili uzun bir görüşmemizin ilk bölümlerinde bana şunları anlatmıştı:

“1937 yılının Ağustos ayında büyük bir ordu manevrasında yapılıyordu. 10 tümenden fazla bir kuvvetin katıldığı bu manevra, benim idaremde iki taraflı hakiki bir savaş gibi tertip edilmiş, Atatürk, İnönü, Fevzi Çakmak manevrayı izledikleri gibi Balkan ve komşu devletlerin Genelkurmay Başkanları ile diğer devletlerin ateşemiliterleri de davet olunmuşlardı ki maksat, CUMHURİYET ORDULARI’nın KUVVET VE KUDRETİNİ göstermekti. Bunun için de her şeyin tabii, samimi olması ve yabancıların etrafı istedikleri gibi gezip görmeleri temin edildi.”

BOZKIR’DA FABRIKA ATEŞLERI

Atatürk, İttihatçı Mahmut Celal Bey’e (Bayar) İttihatçı ismiyle hitap etmeyi severdi. İsmet İnönü, bazı mebuslar ve komutanlarla toplantı yaparken şöyle demişti: “Emperyalizm bozkırda yaktığımız ateşte yok olup gidecektir, demiştim. Şimdi size söylüyorum ki bozkırda yanan ateşte emperyalizm yok edilmiştir ama emperyalizmin topraklarlarımız üzerindeki iktisadi amaçları hep sürecektir. İktisadi emperyalizmi hiç aklınızdan çıkarmayınız. Dolayısıyla Anadolu’nun bütün illerinde fabrika bacaları, fabrika ateşleri yanmalıdır. İktisadımızı kuvvetli tutmak mecburiyeti vardır. Sizler de bunu takdir ediyorsunuz. Hatırlayınız daha Harbiye’de “Emperyalistler Anadolu’yu müstemleke hale getirdi” demiştim. Şimdi bizim topraklarımızın her tarafındaki fabrika ateşleri ile daha ileri bir endüstri hareketi içinde olmamız icap etmektedir. Cumhuriyet’le beraber mühim mesafeler aldık ancak bu mesafeler daha da ileri götürülmelidir...”

KAYNAKÇA:

Taylan Sorgun, Devlet Kavgası ve İttihat Terakki.
Taylan Sorgun, İmparatorluktan Cumhuriyet’e, (Fahrettin Altay Paşa’nın hatıratı).
Taylan Sorgun, Mütareke Dönemi ve Bekirağa Bölüğü.
Taylan Sorgun, Esir Şehrin Fedaileri.
O dönemleri yaşayanların gazeteci Taylan Sorgun’a birebir anlattıkları.



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!


 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA