Engelliyi, engellemeyin yeter! | DEMOKRAT MERSİN | Mersin'in Demokrat Gazetesi

 
 
 
10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı  10:00  BAŞKAN SEÇER MUT HALKIYLA BULUŞTU  09:55  BAŞKAN ÖZYIĞIT, “BALıK PAZARı SAYıSıNı ARTTıRACAĞıZ”  09:39  CEZAEVI AVUKAT GÖRÜŞME ODASıNDA YENILEME BAŞLADı  09:35  AVUKATLARA ‘SEÇIM VE SANDıK GÜVENLIĞI EĞITIMI’ VERILDI  09:32  81 BARO: CINSEL ISTISMARA HEP BIRLIKTE DUR DIYELIM 
Engelliyi, engellemeyin yeter!

 

BM nezdinde 9 Aralık 1975 tarihinde yayınlanan bildirgeyi, 1981 Dünya Engelliler Yılı olması ve 14 Ekim 1992 UNESCO kararı ile belirlenen 3 Aralık Dünya Engelliler Günü olarak belirlenmesi takip etti. Senede 1 kere bile olsa, sorunlara çözüm öneri sunabilmek, engellilerin sorunlarına dokunacağız.

 
EBRU ÖZTÜRK

20 Şubat 2019 yılında çıkan kararnamenin 4/b maddesine göre Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı; engelliyi söyle tanımlar: ‘’Engelli birey: Fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan tutum ve çevre koşullarından etkilenen birey’’. Engellilik durumları fiziki, anatomik, psikolojik olabiliyor. Kararnameye göre, engellileri, dilsel, işitsel, görsel sakatlıklar, zihinsel ve diğer psikolojik rahatsızlıklar, organ, iskelet sakatlıkları, dış görünüşle ilgili bozukluklar ve bu sınıflandırmaların altında yer verilemeyecek diğer sakatlıklar olmak üzere toplam dokuz grupta ele alınmıştır. WHO’e göre, noksanlık, özürlülük ve maluliyet olarak, engellileri 3 kategoriye ayırıyor. Engellilerin genel olarak ulusal ve uluslararası tanımları bu şekilde geçiyor. Resmiyeti bir tarafa bırakalım; engellilere bir de toplumsal, psikolojik, sosyal, ekonomik ve eğitim açısından bakalım.

Ekonomik açıdan bakalım… Dünyada 500 milyona yakın; ülkemizde 6.9 milyon engelli var. Bazılarımız engellerle beraber hayatını idame ettirip çalışabilirken, bir grup sadece hayatını idame ettirebiliyor, bir kısmı ise birisine muhtaç olarak yaşamak zorunda kalıyor. Ülkemizde %3 engelli istihdamı var ancak bu oranlar 50 kişi ve üzerinde çalışanı olan özel kurumlar ve kamu sektörü için geçerli. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan aldığımız verilere göre 50.000 kişi kamuda, 100.000 kişi özel sektörde istihdam ediliyor. 6.9 milyonda, 150.000 istihdam! Engelli kişiler de, sağlıklı kişinin doğal ihtiyaçlarını tüketiyor. Öncelikli ihtiyaçlar olan, yemek yemek, barınmak, sağlık ve eğitim kurumlarını kullanmak gibi. Çünkü engellinin de, sağlıklı kişilerin kullandığı tüketim malzemeleri aynı… En azından fizyoloji ve güvenlik ihtiyaçlarını tedarik etmesi için, ekonomik gelire ihtiyaç var ki; . 6.9 milyon engellide, 150.000 istihdam; engellilerin durumunu açıklıyor ve bu konuda başka bir söze gerek kalmıyor.

Sosyal açıdan bakalım… Engelli olan kişilerin topluma katılması ne oranda; bir de onu değerlendirelim! 6.9 milyon yani %12 engellinin olduğu ülkemizde, dışarıda yürürken ne kadar engelli görüyorsunuz? Ortak noktalar olan, yürüyüş alanları, metrolar, otobüsler, kamusal alanlar…… Ne kadarı engellilere uygun? Engelliye uygun olmayan, birisinin desteği ile kaldırımdan giden, yürüme engelli kişinin, bir anda orta noktaya dikilmiş ağaç, park edilmiş bir araç ile karşılaştığı anki durumu gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz? Veya rampası olan kaldırıma çıkan ama kaldırım bitiminde rampası olmamasını... En kalabalık ilimiz olan İstanbul’da en son yapılandırılan ulaşım yolu olan metrolarda bile, her durak engelliye uygun değildir; engelliye uygun olanlarda, gerekli semboller vardır. Bu noktalar en son teknolojiye göre işleyen ve 9 Aralık 1975 tarihinde engelli bildirgesini, 14 Ekim 1992 UNESCO kararını kabul ettikten sonra gerçekleştirilen çalışmalar idi… Engelli zaten kendi sorunları ile mücadele verirken, plânsız ve detayları düşünülmeden yapılmış çalışmalar olarak, biz de ayrıca engellileri engelliyoruz.
 
Eğitim açısından bakalım. Eğitimde 2 farklı engelli grupla karşı karşıyayız. Bunlardan birisi, zekası okumaya yetkin olmasına karşın; yürüme, görme, duyma gibi sorunlarının olmasından dolayı yaşanan sorunlar ile zihinsel olarak sorunlu olduğu için, özel okullara gitmesi gereken öğrenciler. Bunları farklı açılardan görebilmek ve değerlendirebilmek gerekli… Zihinsel sorunu olmayan kişiler de çok başarılı olabilirler yeter ki; okullarımız belirli standartlara uygun olsun! Çok iyi bilinen bir gerçek vardır ki; BİR UZUVU AZ İŞLEYEN VEYA İŞLEMEYEN BİR KİŞİNİN, DİĞER UZUVU DAHA GÜÇLÜDÜR. Örneğin; görmeyen bir kişinin sese karşı duyarlılığı daha fazladır. Kendisine uygun işi seçen her engelli başarılı olabilir. Örneğin göremeyen kişilerin santral, avukat gibi meslekleri, yürüyemeyen kişilerin masa üstü işlerini seçmesi, duyamayan kişilerin gürültülü sanayinin olduğu yerlerde çalışmaları, kolları olmayan kişilerin sosyolog, psikolog gibi işleri seçmeleri, epilepsi gibi rahatsızlıkları olanların tehlikeden uzak (pilot, subay, operatör gibi) işleri seçmeleri, ilk adımlarının doğru olmasını sağlayacaktır. Engelliler için tek hassasiyet, engelinin, engelliyi engelleyemeyeceğini kabullenmesidir. Zihinsel engelli olan çocuklarımızın da hayatını daha kaliteli hâle getirebiliriz. Bunun için ilk yapmamız gereken, ilçemizde bulunan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim bölümüne gitmek! İlçede engelli kişiye en uygun okul, kendisine sunulacaktır. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gitmesi durumunda, diğer ilçelerde de, çocuğuna uygun hangi okulların olduğunu öğrenebilir. Böylece eğitilen engelli çocuğun da hayat kalitesi artar, sosyal bir kişi olur ve hayata tutunur…

Psikolojik açıdan bakalım… Önce empati yaparak başlayabiliriz… Hayatımızda herhangi bir döneminde bir engel ile karşılaştığımızı varsayalım; canımız sıkılmaz mı? ‘Neden ben’ sorusu gelmez mi; aklınıza? Karda düşüp; ayağınızı kırdınız ve 15 gün evde oturmanız gerekti; zorlanmaz mısınız? Tüm bunların sürekliliği olduğunu düşününce; bunun yükü ağır değil mi? Tüm bunlarla mücadele eden dezavantajlı kişilere olumlu yaklaşarak, kendimizin de engelli olmaya aday olduğumuzu bilerek; içimize almamız, engellinin motive olması için zaten yeterli… Bunun haricinde dezavantajlılar olarak sizden bir talebimiz yok zaten! Zaten onları toplumdan dışlayarak ne kazanabiliriz ki?

Toplumsal açıdan bakalım… Gelişmiş toplumlarla, gelişmemiş toplumları birbirinden ayıran en kalın kırmızı çizgi, bir nokta kişileri, diğeri topumu düşünür. Gelişmemiş toplumlarda kral, padişah veya han olan kim ise, söylediği doğru olan da odur ki; toplumsal çalışmalar pek hız alamaz. Oysa gelişmiş ülkelerde, kişiler ikinci planda; toplum ilk plandadır. Bu nedenle sivil topum kurumları çok fazladır ve konu o STK ilgilendiriyorsa, mutlaka verilecek karar için fikri alınır. Toplumsal olarak değerlendirilen konular, yaşlı, engelli, çocuk, çalışan, kadın, tabiat gibi geneli ifade eder ve bu nedenle alınan kararlar, diğer kişilerin üzülmesine neden olmaz. Örneğin sağlıklı bir kişinin, engelli olmasına neden olan kişi için af durumu gibi… İş yerinde iş kazası ve/ya meslek hastalığına yakalanmış bir kişinin işten çıkarılması gibi.. Toplumsal açıdan bakış; biraz önce dokunduğumuz ekonomik, sosyal, psikolojik, eğitim düzeyi sorunlarının bileşkesidir! Toplumun bakış açısı, duyarlığı, çoğunluğun fikirleri, bizleri daha iyiye veya daha kötüye götürür. Daha iyiye gitmek için ilk başa dönüp; eğitimle toplumu bilgilendirmekle çalışmaya başlamak gerekiyor.
 
Kişilerin değil; toplumların baz alınarak, azınlığın değil; çoğunluğun taleplerini değerlendirerek; bugün engelli değilim demek yerine; sağlıklıyım ama engelli adayıyım diyerek bakabildiğimiz gün; güneşin doğduğu gün olacak! Kimse engelli olmak istemez; sonradan engelli olup da sevinilmez ama ne yazık ki olunabilinir! Sonradan kazanılmayıp; doğuştan da engelli olunduğu olunur… Hiçbir anne-baba, çocuğum ‘engelli çocuğum olacak’ diyerek getirmez hayata! Engelle karşılaşıldığı gün; dünyanın en kötü hastalığının, karşılaşılan hastalık olduğuna inanılır. Çünkü sevdiği kişinin, dolayısıyla kendisinin canı yanmıştır. Engeli görür ve o hastalığı, o gün hisseder! O gün, ne ailesi, ne doktoru ne de başka bir kişidir; on yardım edecek olan. Tek destekçisi, o hastalığı yaşayan kişidir. Tek tek ne yapacağını bilmeyen, bir şeyler yapmak isteyen ama nasıl yapacağını bilmeyen kişilerdir; engellilerin sivil toplum örgütleri…

Toplumsal çalışmalar eğitim, tüm bu çalışmaların başıdır. Bir otel müdürü olarak, daha önce İşkur ve Üniversiteler ile çalışmalar yapıp; satış pazarlama eğitimleri ve servis personeli yetiştirme eğitimi vermiştim. Eğitimi tamamlanan kişileri işe yerleştirdiğimiz zamanki mutlulukları görülmeye değerdi... Epilepsililere öncülük yapabilmek için otel müdürlüğünü bıraktığım dönemde, günümü kurtarmak için haftasonlarında İngilizce ve Fransızca dersleri vermiştim. Öğrencinin ilerlediğini görmek, ona birşeyler kazandırabildiğinizi hissetmek harika bir duygu... Ama engelli olup; hayattan bezmiş, yaşam ümidi kaybetmiş, ‘bu saatten sonra okuyamam’, ‘bu saatten sonra çalışma hayatına nasıl girebilirim ki’, ‘dışarı çıkmaya çekiniyorum; ya fenalaşırsam’ diyen, çaresizliklere çare olmak; böyle düşünen hasta ve yakınları ile konuşup, onları yapmaları gereken konularda bilgilendirmek, ‘ben de senin gibiydim ama yaptım. Sen de istersen yapabilirsin’ diyerek hayata tutundurduğunuzu görmek, hepsinden daha güzel! Bu nedenle özellikle şunu belirtiyorum. ‘Ben senden çok daha kötü durumdaydım; 3.5 yıl evden dışarı bir ekmek almaya kendim gidemedim ve 3 hafta yatalak olmayı tattım ama ben kazandım. İstersen sen de kazanabilirsin! Şimdi kenarda oturup; düşünecek misin; yoksa harekete mi geçeceksin?

Öğrenmek; öğretmek güzeldir ama hayata tutunamayan, psikolojik bunalım hatta intiharlara kadar giden durumların önünü alabilmek, seminer-panel gibi çalışmalarla doktorlara soramadıkları herşeyi öğrenerek; yanlış müdahalelerden kurtarmak farklı bir duygu. Bana ‘bu yaştan sonra ne yapabilirim’ diyerek gelen ama şimdi birşeyler yapabilenleri de, ‘ameliyatla ölme riskim var, korkuyorum’ deyip, ameliyatla iyileşenler de... Yaşamak ve yaşatmak; hayata tutunmak ve tutundurtmak; acımak değil; destek olmak, engelin kişiyi değil; kişinin engeli yenmesine yardımcı olmak... Bence eğitimler arasında en zevkli olanı bu! Herkes yaşadıklarını hisseder hayatta. Bir annenin hislerini, başka bir anne anlayabilir veya bir hasta yine aynı hastalığı tadan bir kişinin hislerini... Doktorunun verdiği ilacının doğru olup-olmadığını bile bana soran, ne kadar çok kişi oldu... Çünkü engelli olan bir kişi, yine kendisi gibi engel sorunu yaşayan bir kişiden aldığı tavsiye ve bilgiler, çevresinden, hatta uzmanından aldığı bilgiden bile daha kıymetli oluyor!

Ben de bir engelliydim ama inanarak; savaşarak engeli yenmeyi başardım. Hatta sadece dernek başkanlıklarıyla değil, ilk epilepsi ile ilgili romanı yazdım, ilk epilepsi bültenini hazırladım, Nevşehir’de ilk kadın kolları başkanı oldum, Beylikdüzü’nde ilk otobüs hattı seferlerini koydurdum, hepsinden önemlisi 15 yıl çalışarak, benim gibi uzaktan eğitim almak zorunda kalanlara 42.600 kelimelik ilk elektronik iktisadi ve idari bilimler sözlüğünü hazırladım. Tek amacım engellilere ışık olabilmek; yön vermek...

Hem Epilepsi ve Yaşam Platformu başkanı, hem Türkiye Sakatlar Derneği Kadın Kolları Başkanı, hem İşçi Sendikası İstanbul Şubesi Engelliler Sorumlusu hem de Öncü Kadın Engelliler Komisyonu üyesi olarak çalışan, çalışmayan, çalışamayan; kadın, erkek tüm engellilerin gününü kutluyor; bu özel günümüzdeki basın açıklamamızda bizim yanımızda olan Cumhuriyet Kadınları Derneğine teşekkür ediyor, daha bilinçli, daha duyarlı, daha sosyal bir dünyanın oluşmasını temenni ediyoruz. Tek dileğimiz; engellilerin engellerle engellenmemesi…



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!


 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA