Ali Adalıoğlu

Asrın felaketini yaşadık.

Doğrudur.
Doğal afettir.
Buna kimsenin diyeceği olamaz.
Ancak, felaket öncesi ve sonrası alınacak önlemler vardır.
Bu önlemleri alacaklar bellidir.
Tek adres İKTİDARdır.
Yani Bay Başkan ve Cumhur İttifakı.
Hele hele 1999 Marmara Depremi’nden sonra iş başına gelen bir hükümet, 20 yılı aşkın iktidardaysa kaçış yoktur.
Bay Başkan ve destekçileri şapkayı önüne koyup düşünmek zorundadır!
Mutlak yan etkenler de olabilir.
Asıl sorumlu bu ülkeyi yönetenlerdir!
İyi oldu mu kendilerinden, kötü oldu mu Allah/ muhalefetten!
Yok böyle bir DÜNYA!
Kendin geç kaldığını itiraf et helallik iste, sonrasında seni protesto edenlerin sesini kısmaya çalış!
Tıpkı 4. Murat Dönemi gibi.
Yasaklar başladı.
Sus sus sus!
12 Eylül Askeri Dikta döneminde bile olmayan yasaklara başvuruyor İktidar. Maçta protesto yasak!
Sosyal Medyada eleştiri yasak!
RTÜK radyo ve televizyonların tepesinde Demokles’in Kılıcı gibi sallanıyor.
Yalnız hep aynı tarafı kesiyor. Muhalefet yapan televizyon kanallarına ceza üstüne ceza.
Yalan haber yapan, deprem bölgesini bile güllük gülistanlık gösteren yandaş medyaya ise tık yok!
Vur abalıya misali.
Yetmiyor İktidarın arka bahçesinin Genel Başkanı Büyük Devlet Adamı Devlet Bahçeli alenen hem takımları hem vatandaşları tehdit
ediyor.
Ne de olsa Çakıcı arkasında!
Vur, kır, sustur!
Tüm bunlar gösteriyor ki, iktidar huzursuz!
Çünkü, yolun sonu görünüyor!
Mayıs’ta seçim var.
Görünen köy kılavuz istemez!
Vatandaştan helallik istemek de seçimi kurtarmaz!
Adamın canı yanmış.
Evi barkı yıkılmış.
Ailesinden ölenler var.
Bu acı büyük acı.
Bu acıyı dindirmek öyle kolay değil.
Tüm statları da kapatsanız, medyanın sesini de kesseniz vatandaş yaşadığını bilir!
Bunun da hesabını sandıkta sorar!
Kısacası, “Korkunun ecele faydası yoktur!”.

BRAVO GÜLTAK’a !
Bana mı bir şeyler oluyor, yoksa Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak’a mı anlayamadım.
Aklı -selim olarak bildiğim bir başkandı Gültak.
Yalnız son zamanlarda bir şeyler oldu sanırım. Mersin deprem sonrası büyük göç aldı.
Sıkıntı her geçen gün artıyor. Mersin’in “Afet Bölgesi” ilan edilmesi gerektiğini Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve STK başkanları kaç kez dile getirdiler.
Ankara’dan ses yok, derken Gültak bir gazeteye konuşmuş;
“Mersin’i Afet Bölgesi İlan Etmeye Gerek Yok” diye buyurmuş!
Ve devam etmiş;
“Mersin 2 ya da 3 ay bir misafirperverlik yapacak ve yapmak zorundayız. Onlar bizim insanlarımız. Ama orada elektriğe, suya ve
çocukların eğitime kavuştuğu andan itibaren buradaki göçün kalıcı bir göç olmayacağını düşünüyorum. Bu yüzden Afet Bölgesi ya
da olağan üstü hal bölgesi iradesini mantıklı bulmuyorum. Bu hesabın arkasında iktidarımıza bir eleştiri yapmak isteyenlerin dili
var, arkalarında başka niyetler var diye düşünüyorum” demiş. Mustafa Başkan’nın niyet okuma gibi bir hüneri olduğunu bilmiyordum!
Demek ki yanılmışım!
Ya Bay Başkan’ın beynini okumuş ya da Onun adına karar vermiş!
Helal olsun Gültak’a.
Bu açıklamalardan sonra 2024’te Büyükşehir adaylığını garantiler demektir!
İstemeyeni dede çarpsın!
Neyse yazılacak o kadar şey var ki, Gültak’a burada bir nokta koyalım.
Sözün ÖZÜ;
Deprem yarası hepimizin içini acıttı!
Bu bir gerçek.
Hiç olmazsa böylesi günlerde kutuplaşmasak olmaz mı?
Ve de sus sus sus!
Nereye kadar?
Konuşan Türkiye’den susan Türkiye’ye yol almak kime yarar?
Siyaset yapacağım diye Mersin’in geleceği ile oynamak kimseyi yüceltmez !
Vallahi art niyetim yok!
Anımsatayım dedim.