Erzurum Nenehatun Kız İlköğretmen Okulu’ndan 1970-1971 eğitim-öğretim yılında mezun oldum.
Ağabeyim ümit Uslan 1967-1968 eğitim-öğretim yılında Gümüşhane Öğretmen Okulu’ndan mezun olmuştu.
Ağabeyim anlattığında heyecanlanırdım.
Öğretmen okullarında, son sınıf öğrencileri için şehir merkezlerinde ve köylerde staj dönemleri olurdu. Şehir merkezinde 1 ay, köylerde 2 ay olmak üzere.
Özellikle köy okullarındaki stajlarını anlatırken ağabeyim, masal dinler gibi dinlerdim, filmden alıntılar yapılıyormuş gibi heyecanlanırdım ve roman okuyormuş gibi dalar giderdim.
Sıra bana geldiğinde, şehir merkezlerindeki staj süresi 15 güne ve köy okullarındaki staj süresi de 1 aya indirilmişti.
Köy Enstitülerinden başlayan kapatma, kırpma, değiştirme, düzenleme,(!) yolunmuş kaz örneğine döndürülmüştü.
Yine de günümüz koşullarına baktığımızda “Çok iyiydi” demekten kendimizi alamıyoruz.
Öğretmen okullarının son sınıf öğrencileri olarak, öğretmenlik mesleğine başlamadan provaları yapmış oluyorduk. Mesleğin ideolojik yanlarını (Meslek Dersleri alarak) 3 yılda kavramaya çalıştıktan sonra, fiili olarak öğretmenliğe başlamış oluyorduk.
Hemşire ya da sağlık görevlisi olmak için Sağlık okullarına gitmek gibi
Mühendis olabilmek için mühendislik fakültelerine gitmek gibi
Doktor olabilmek için tıp fakültelerine gitmek gibi
Hukukçu olabilmek için hukuk fakültelerine gitmek gibi
Ya da imam olabilmek için İmam Hatip okullarına gitmek gibi (Tartışılır olmasına rağmen)
Çeşitli meslekler edinmek için meslek liselerine gitmek gibi
Pekiii, Türk Silahlı Kuvvetlerinde ya da daha anlaşılır olarak orduda görev alabilmek için hangi okullara gitmek gerek?
Havacı?
Karacı?
Denizci?
Mesleklerin ideolojileri, bilgileri ve pratikleri, bakış açılarının kazanılması, irade koyabilmeleri ve etkin olabilmeleri nasıl kazanılacak? Nerede öğrenilecek? Kimler ve hangi ortamlarda öğretecek? Sözüm ona “Milli Savunma Üniversitesi” adıyla kime, ne, nasıl kazandırılacak? Ne kadar etkili olunacak?
Yüzlerce yıl öncesinin tarihsel mirasları bir kalemde atılabilecek mi? Atılmalı mı?
Yoksa;
Başarısız kalkışmadan, başaran darbe mi üretilmek istenmektedir?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sonu mu getirilmek istenmektedir? Ordusuz milletlerin ayaklar altında kalacakları ve hatta kaldıkları bilinmiyor mu?
Ordu, elbette sivil bir kavram değildir. Ordunun sivilleşmesi diyerek zil takıp oynayanlar, körler, aptallar ve sağırlar diyarında olduklarını mı düşünüyorlar ya da hayal mi ediyorlar?
Amaç, üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi diye sormuşlar basından. Yanıtı belli değil mi?
İşte şimdi “Muhalefet” zamanı. CHP ve MHP gereğini yapmalı. Hukukçuların anlatımıyla olmak üzere 110 milletvekili imzasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulabiliyor. Anayasa’ya aykırılık gerekçesi ile Kanun Hükmünde Kararnamelerin geçersiz olacağı açıklanıyor.
Anlaşılır olması için yalınlaştırmaya çalıştık.
Gereği yapılsın
Ya da yapılacaklara…
Düşünmek bile istemiyorum.
Saadet Pesen saadet05@yahoo.com 5/Ağustos/2016 İmece
Yazı
Tarihi :
14.08.2016 14:15:04
|
E-Mail :
saadet05@yahoo.com