10:21  BAŞKAN SEÇER, ‘TARSUS KARBOĞAZI ÇEVRE FESTİVALİ’NE KATILDI  10:10  GEZEGENEMİZİ KURTARMAK İSTİYORSAK DAHA SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEĞE GEÇİŞ KAÇINILMAZDIR  21:40  GAZETECI A. VAHAP ŞEHITOĞLU, KıZ KARDEŞINI KAYBETTI  21:57  MERCAN’DA BİR İLK: ‘GECE GÖZLEM ETKİNLİĞİ’  21:35  ŞEHITOĞLU, DURAK’A TAM DESTEK VERDI  10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı 
HDP SOLCU, DEMOKRAT VE LAİK MİDİR? | DEMOKRAT MERSİN GAZETESİ
image
Av.İzzet ULUDAĞ

HDP SOLCU, DEMOKRAT VE LAİK MİDİR?

Bazı CHP’li arkadaşlar ve CHP’nin üst yönetiminden bazıları, 7 HAZİRAN 2015 seçimlerinde neredeyse kampanya halinde HDP’nin barajı aşmasının bir zorunluluk olduğunu ileri sürüyorlardı.

AKP’yi alaşağı etmek için bu elzemmiş!

Ve elbette HDP, solcu, demokrat, sosyalist ve hatta laik imiş! 

Öncelikle içinde bulunduğumuz ABD ve terör örgütleri eli ile yaktığı cehennem ateşinin harlandığı ve ülkemizdeki seçim sonrasında yaşadığımız karışık süreç içinde, ilerde de “HDP’nin solcu ve demokrat olduğu, seçim barajını aşması gerektiği vb şişirmeler” karşımıza çıkartılacağı için şunu açıkça belirteyim:

Aslında HDP, PKK’den tamamen bağımsız olmuş olsaydı bu soruya çok değişik cevaplar verebilirdik.

Amma, bağımsız değil.

PKK, günümüzde sırtını ABD ve İSRAİL’e dayamış bir terör örgütüdür.

Bu nedenle de;

HDP de, milli değil, gayrı milli bir çizgi izlemektedir.

İçinde etnik olarak Kürtlerin de bulunduğu Türk Milleti ve devletinin her bakımdan güçlenmesi için şimdiye kadar HDP’nin ve yönetimlerinin –değişik adlar altında kurulup kapatılan partiler dâhil- tek parmağını bile kıpırdatmadığı açıktır. Programında ve seçim beyannamesinde bu hususta en ufak bir ima dahi bulunmamaktadır. Bırakın Türkleri, açlık sınırlarında dolaşan, işsizlikle kıvranan, hayvancılığın yok edildiği, tarımın çökertildiği bu küreselleşen dünyada Kürtler için de haklı olarak haykırdığı, sorunsuz, sağlıklı, müreffeh yaşanması için vaat ya da talep ettiği somut tek bir program maddesi yoktur.

Kürt kökenli gençlerin eroin ve uyuşturucu kullanım oranının her geçen gün arttığı bir dönemden geçiyoruz.

Bu süreçte uyuşturucu ile mücadele bir yana, ticaretinden büyük paralar kazandığı söylenen terör örgütünün ülkeye soktuğu bu maddeleri, özellikle işsizlikten çaresiz duruma düşen gençlerin satmak zorunda kaldığı da bir olgudur.

Türkiye cezaevi, artık terör suçlusu Kürt gençlerinden daha çok, uyuşturucu satan, hırsızlık yapan, ticarete hile ve dolandırıcılık sokan, kirli ve yasa dışı işlerden para kazanmak zorunda kalan ve bu nedenlerle tutuklanan ya da ceza alan Kürt gençleriyle doludur.

Bu gençler ve yok olup giden hayat ve hayaller de HDP ya da PKK’nin umurunda değildir.

İş, ekmek ve hürriyet HDP için boş uğraştır.

Fabrikaların kapandığı, var olanların özelleştirildiği, limanların yabancı şirketlere devredildiği, özellikle bölgede işsizliğin doruk yaptığı, mezraların boşaldığı, okulların kapatıldığı, iş makinalarının yakıldığı, sağlığın bozulduğu, açlığın her geçen gün kendini daha çok hissettirdiği Doğu ve Güneydoğu, bu parti için sadece kaynak topladığı, gerekirse oy aldığı kısır bir coğrafyadır.

Ortaçağ kalıntısı toprak ağalığı, toprağın adaletsiz ve eşitsiz dağılımı nedeniyle şekillenen bir birine taban tabana zıt sosyal ve ekonomik kutuplar, hala kan bağı ilişkisinin hüküm sürdüğü bu topraklarda, ağalığın, şeyhliğin ve şıhlığın alabildiğine maraba ve mürit üzerinde yakıcı ve yaptırıcı etkisi, HDP/PKK’nin hangi toplumsal ve sosyolojik bir zeminde siyaset ya da faaliyet yaptığını açıkça ortaya koymaktadır.

Cumhuriyet sonrasında bu sosyo-ekonomik tablonun ağalık ve şeyhlik aleyhine değişme ihtimali karşısında zaman zaman yaşanan ve acılarla sona eren kalkışmaların, bu topraklarda var olan geri toplumsal ve ekonomik ilişkilerin milletleşme, sanayileşme ve milli devletin güçlenmesi yönünde ilerlemenin önüne set çekmek amacıyla yapıldığı açıktır.

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün hangi etnik kökenden gelirse gelsin her bireyi kucaklayacak ve çağın en ileri organizması olan milletleşmenin ve milleti geliştirecek ve dış tehlikelere karşı koruyacak olan milli devletin önünde en büyük engel olarak gördüğü feodal toprak sorununun reform yoluyla çözülememesi, bu gün yaşanan siyasi, ekonomik, demografik ve sosyolojik sorunların en büyük nedeni ve terör örgütünün de yaşama zeminidir.

İşte PKK/HDP, bu toprağın ürünüdür.

Birliği değil, feodalitenin ve bunun sonucunda ortaya çıkan sosyal ilişkilerin devam etmesi için parçalanmışlığı savunur. Zaten terör bizatihi, toplumsal parçalanmışlığın ve dağınıklığın eseridir.

Ancak görüldüğü gibi terör örgütü ya da HDP, bu parçalanmışlığı gidermek niyetinde de değildir.

Bu durumun sürmesi, yaşamaları için en sağlam toplumsal zemini sağlar.

“Kürdistan sömürge, Türkiye emperyalisttir” teorisi, parçalanmış bu toplumu büyük hayallere doğru yolculuk yapmaları için en büyük yemdir.

Bu “Kürdistan sömürge, Türkiye emperyalisttir” teorisi, emperyalizmin HOBSON ve LENİN’den bu yana gerçekten ne olduğunun teorik ve pratik neden ve sonuçlarıyla -1914 yılında Osmanlı topraklarının paylaşılma arzusuyla başlayıp İstiklal Savaşı ile devam eden ve bağımsız bir Türkiye kurulma sürecinde de ve hatta bugün bölgemizde de gördüğümüz gibi- çatışsa da, PKK gibi terör örgütleri için sırtını dayayacakları bir dağ olarak gördükleri ABD’ye sarılmalarına meşruiyet (!) sağlayacak bir mal olmuştur.

Hepimiz, görüyoruz biliyoruz.

Bu gün emperyalizm, hiçbir milli devletin yaşamasını istemiyor.

Parçalanmış devletler, etnik, mezhepsel ve farklı inançlara dayalı mikro yapılar, başı önüne eğik toplumlar, eksik olmayan çatışmalar, sürekli kan ve etnik temizliğe uğrayan, göçe zorlanan onlarca milyon insanın sosyal travmatik gözyaşları, –bu gün Suriye, Irak ve diğer Müslüman ülkelerde ve bizim topraklarda özellikle yaşadığımız gibi- cehennem ateşi, emperyalizmin yıkıcı ve bölücü politikasının sonucudur.

Emperyalizm, bu kadar kötülüğü, ortaçağ kalıntılarının mayasıyla birleştiriyor.

Milletlere karşı etnik parçalanmış toplumların hayallerinin, Laik yapıya karşı da inanç farklılıklarının körüklenerek çoğaltılmış kin ve intikam ateşini kullanıyor.

“Ne tür bir oyun bu?” diye soran kim?

Ama herkes bu soruya verdiği yanıt ile sınanıyor!

HDP/PKK de!

Oyunu görmeyip kaderini sözüm ona bir köle devlet (!)vaat eden ABD ve İSRAİL ile mi yoksa bu coğrafyanın mazlum milletler ve bunlara karşı varlığını sürdürmek için mücadele eden milli devletler ile mi birleştireceksin?

Cevap;

PKK/HDP, topraklarında yaşadığı milli devleti, TC'yi ve bölgede bulunan tüm milli devletleri kaos sonrasında parçalayarak ABD ve İSRAİL’in rahatça cirit atacağı bir parçalanmış coğrafyaya çevirmeye çalışıyor.

Çağımız Mustafa Kemal ATATÜRK'ün de saptadığı gibi mazlum milletlerle ezen milletler arasındaki çatışma çağıdır.

Mazlum milletler ancak emperyalizmin mahv u perişan olmasıyla Büyük Uyum Dünyası'na kavuşabilirler.

HDP/PKK, mazlum milletlerin safında yer almadığını ve almayacağını özellikle son günlerde ABD’ye ve Birleşmiş Milletlere yaptığı açık çağrı ile ilan etmiştir.

Arkasında elinde silah PKK ve ABD'nin emperyalist gücü bulunan HDP, ülkemizin demokrat, solcu, sosyalist ve Alevilerine kendisinin ne kadar demokrat, solcu, büyük insanlık ideali peşinde koşan, inançlara özgürlük vaat eden, birleştirici, AKP karşıtı vb olduğunu Ahmet Hakan COŞKUN en başta olmak üzere AYDIN DOĞAN’ın gazete ve televizyonlarından sazlı-sözlü, ABD’nin yayın organlarından allı pullu, “yetmez, ama evet” diyerek AKP’yi destekleyen liberal çevrelerin ve ülkenin en büyük para babalarının, Beykoz konaklarının ağzından yağlı ballı anons etmiştir.

Ortalık her yönüyle kargaşa halindedir.

At izi, ti izine karışmış ya da bilerek karıştırılmıştır.

Esasen bu hayattan ve vatandan kopmuş, solculuğu 1960’lı haydi en fazla 1970’li yıllarda, o da kitap sayfaları ve dernek mahfillerinde kalmış, gerçeği görüp yorumlayacak mecalleri de tükenmiş, kafasındaki hayallerle yaşayan, bir kısmı da fena halde paralanmış olan çevrelerin biraz da PKK’nin savurduğu “kan gövdeyi götürür” misali tehditlerinden korkarak kendilerini huzur içinde hissetmek ve insanlığa tarihi bir hizmet yapıyormuş gibi göstermek için HDP’ye oy vermeleri sağlanmıştır.

Elbette etrafındaki gerçekten solcu ve sosyalist olduğuna inandığım, ancak teorik ve pratik olarak neyin sol veya sosyalizm olduğunu bilemeyen başta gençler, çalışanlar ve her kesimden yurttaşlarımız HDP’ye bu yaygın propaganda sonucu oy vermişlerdir.

Maalesef bazı Alevi kardeşlerimiz de HDP’nin ve bazı yayın organlarının etkisi ve “eline, diline, beline sahip çıkmak” ilkesinden milletvekili olmak arzusu daha tatlı olduğunu keşfeden bazı kanaat önderlerinin (!) çağrısı ile de HDP’ye oy vermişlerdir.

Bu arada CHP’nin ALTI OK’unu ve LAİKLİK ilkesini asla telaffuz etmeyen bazı en üst düzey yöneticilerinin “HDP barajı aşmalıdır” türünden yönlendirmeleri de Alevi kardeşlerimizi ve diğer CHP’li milyonları etkilemiştir.

Hatta bu etki o kadar güçlü olmuştur ki CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat ÖZÇELİK, sanırım Parti Meclisi’nde övgü alabilmek için “Ben ve aile çevrem topluca HDP’ye oy verdik” bile diyebilmiştir.

Bir de solculukları ve sosyalistlikleri, ne kadar vatansız oldukları, ATATÜRK’e ve milli devlete ne kadar düşman oldukları ile ölçülen, hatta bu ölçüde sınır tanımayan bir profesyonel takım da vardır.

Bunların işi gücü, saf ve temiz insanları kandırmak için hayattan ve bölgesel ve uluslararası gerçeklerden kopuk teori üretmektir.

Bunlar, dünyadaki ve ülkemizdeki para babaları sefahat ve debdebe içinde yaşarken dünyada milyarlarca çocuk ve insanın bataklıkta yaşamak zorunda kaldığı, ekmeksiz ve ilaçsızlık yüzünden kırıldığı, açlık ve işsizlikten öldüğü gerçeğini saklayarak, onlar için asla parmağını kımıldatmadan, zorun altına girmeden, her daim kişisel çıkarları ön plana alan, ağzı kalabalık laf ebeleridirler.

Bunlar laf etmekten, TC’ye küfretmekten başka da bir şey bilmeyen, yapmayan, işe yaramaz, avantacı, haramzade kişilerdir.

Bunlar, özellikle bu seçimde ve seçimler öncesinde ve her zaman milletin kafasının karışması, aklının tutulması ve toplumun bir bütün olarak körleşmesi için de yüksek teori uydurmayı bir keramet sanmaktadırlar. Daha doğrusu bunu bir görev olarak yapmaktadırlar.

Vatansız ve omurgasız olan bunlar ancak TC'ye ve Türk Milleti'ne düşmanlığı esas aldıklarından bütün teorilerinde vatan düşmanlığı vardır.

Günümüzde emperyalizmi şirin, dost ve ebedi bir güç, milli devletleri görevlerini tamamlamış yok olmaya mahkûm bir organ olarak göstermektedirler. PKK’nin ABD ve İSRAİL’e dayanarak zafer kazanmayı, kurmayı hayal ettiği sözüm ona “KÜRDİSTAN”ı (!) gerçekleşmesi kaçınılmaz bir rüya olarak tasvir etmeleri de bundandır.

İşte HDP/PKK ve muhiplerinin sıkıca sarıldığı teorik temel bu “sol”, “sosyalist” “demokrat” ve “eline, beline, diline” sahip çıkmak yerine saltanatı yeğleyen “Alevi” düşkünlere dayanmaktadır.

Milli olmayan, bir vatana dayanmadan sol, sosyalist ya da laik olunur mu?

Ağalığın ve aşiret reisliğinin hüküm sürdüğü bir toprak parçasında emperyalizmin desteğiyle demokrasi bahçesinde bir gül açar mı? Böyle bir toprakta Millet mi olur parçalanmış bir toplum mu?

Ne bu ve buna benzer bir teoriye sol ya da sosyalizm denmeyeceği gibi elbette gerici, bölücü ve emperyalizme kul köle olmayı tercih eden, bölgedeki cehennem ateşine odun taşıyan, ABD ve İSRAİL’in ilelebet bölgeye hükmetmesi için milli devletleri parçalamada, milletleri dağıtmada bu güçlere ortak olan, destek veren HDP/PKK/PYD'ye ASLA SOLCU, SOSYALİST denemez.

BUNLARIN SOLCU OLDUĞUNU DÜŞÜNMEK VE SÖYLEMEK, ÖNCELİKLE BU İDEOLOJİNİN KURUCUSU OLAN KARL MARKS'A, FRİEDRİCH ENGELS'E, BU TEORİ VE İDEOLOJİYE UYGUN OLARAK ZALİM DEVLETLERE KARŞI MİLLİ DEVLETLERİ KURUP DÜNYA DEMOKRATİK MEVZİSİNİ GÜÇLENDİREN, İNSANLIĞA SOLUK ALDIRAN VE İNSANLIK TARİHİNİN İLERLEMESİNE KATKI YAPAN LENİN, MAO, CASTRO, CHE GUEVERA GİBİ TEORİSYEN VE ÖNDERLERİNE VE MAZLUM MİLLETLERE EN BÜYÜK HAKARET VE AYIP OLMAZ MI?

EN ÖNCE DE DÜNYADA İLK MİLLİ DEVLETİ KURMAK İÇİN YEDİ DÜVELE MEYDAN OKUYAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E VE “CUMHURİYET’İ KURAN TÜRKİYE HALKINA” “TÜRK MİLLETİ”NE, DENİZ GEZMİŞLERE, BU UĞURDA VERDİĞİMİZ ŞEHİTLERE İHANET DEĞİL MİDİR?

01.07.2015

 

 Yazı Tarihi : 15.12.2017 13:34:01 | E-Mail : iuludag@ttmail.com
 


 
  YAZARIN ARŞİVİ
 


 
  YORUMLAR
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz          :

Güvenlik Kodu     : Güvenlik Kodu
Kod                        :

 



 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA